Chavez, Naomi ve yeni bir dinin temsilcileri!

11 Ocak 2008 17:30 tsi
Ece Temelkuran, Vogue dergisinin tüm kutsal kitaplardan kalın olduğunu farkettiğinde anlıyor bir işler döndüğünü! Yeni ve çok tanrılı bir din kuruluyor alttan alta. Sürekli bir oruç halindeki mankenleri, tüysüz erkek rahipleriyle... Ve dünya siyasetinin ö

Ece Temelkuran/ Milliyet

Doğrusu, birkaç yıl önce bir kitapçıda farkına vardım çağımızın hakikatinin. Vogue dergisinin özel sayısının kitapçıda satılan bütün kutsal kitaplardan daha ağır, daha hacimli olduğunun dikkatimi çekmesiyle başladı her şey.
Kadınların bu ve benzeri dergilerin kapaklarına nasıl bir huşu içinde baktıklarını, sayfalarını çevirirken neredeyse görünmez bir vaiz tarafından ele geçirilmiş gibi görünmelerini izledikçe anladım ki artık dünya, yeniden, çok tanrılı.
Ve bilirsiniz, her türlü yeni dini önce ev kadınları benimser. Kadınların benimsediği din sonra erkeklere ait olur, erkekler tarafından ele geçirilir. Dinin kendi içindeki mantığı niyeyse tarih boyunca böyle işliyor. Önce kadınlar inanıyor.

Şöhretin kurduğu din

İşte şimdi de, azizlere benzeyen, bronzlaştırılmış, turuncu renkli pembe dizi kahramanlarına, bir din için çile çeker gibi aç kalan rahibelere benzeyen mankenlere, meleklere benzer şekilde tüysüzleştirilmiş erkeklere inanıyoruz. Tıpkı bir dinin önderleri gibi yaşarsak, onlar gibi görünürsek, olursak, davranırsak mutlu olacağımıza inanıyoruz.
Önce kadınlar inandı buna ve şimdi erkekleri de içine alacak şekilde büyüdü yeni din. Yeni çok tanrılı din. Bu sonsuz sayılı tanrıya sahip dinde şöhret sahibi olan herkes bir tanrı. Takip ediyoruz onları. Tıpkı çok tanrılı dinlerin tanrılarını takip eder gibi.

Chavez ve Carla Bruni

Peki siyasetin bununla ilgisi ne?
Chavez, hakikaten aklını kaçırdı son zamanlarda. Baştan da belliydi biraz böyle olacağı. Neyse ki Venezuela'da olanlar, yapılanlar bir tek onunla ilgili değil. Ama mesele bu değil. Mesele Chavez'in top model Naomi Campbell'e verdiği röportaj.
Önce Latin Amerikalı, tuhaf espri anlayışı zannetmiştim bu röportajın gerçekleşmesini. Ama sonra Sarkozy ile Carla Bruni'yi beraber görünce fark ettim ne olup bittiğini. Kurnaz siyasetçiler biliyor işini ve çağın nereye gittiğini, çağın insanının nereye baktığını.
Magazinin, gösteri dünyasının yarattığı, kurduğu tanrısal katta kendilerine bir mekân, bir isim, bir mertebe edinmek zorunda olduğunu anlıyor yeterince kurnaz olan siyasetçiler. Eğer o tanrısal mekânda yoksan aslında, kalabalıklar için de yoksun, bunu anlıyorlar.
Yani Naomi, Chavez için; Carla da Sarkozy için çağımızın çok tanrılı din platformu olan magazinin dünyasına giriş biletiydi. Diğer siyasetçilerden sıyrılıp "inananların liderleri" olmak için böyle davranmakta çok haklıydılar.
İngiltere'deki Gordon Brown'dan, Almanya'daki Merkel'den kim bahsediyor? Kimse. Ama gidip Hindistan'ın bir köyünde sorun Sarkozy'yi, gülümseyerek cevap verecektir size. Çünkü artık o da yeni-tanrılar katında. Keira Knightley'in, Britney Spears'ın, Paris Hilton'un ve benzerlerinin tanrıları oluşturduğu dünyada artık onlar da varlar.

Yeni dinin şefkati

Bir anket yapılmıştı yıllar önce ABD'de. Sonuç şöyleydi:
NBA oyuncusu Magic Johnson'ın ensesi Bush'un yüzünden daha fazla tanınıyor. Dünyanın kaderini belirleyen adamın yüzü eğer bir basketbol oyuncusunun ensesinden daha fazla biliniyorsa bir siyasetçi için herhalde yapılacak tek şey hiç değilse bir ense kadar şöhret kazanmak için elinden geleni yapmaktır.
Bu bize fena halde komik geliyor olabilir. Meseleye böyle bakmak bize son derece absürd gelebilir. Ama olup biten budur. Ve bu öyle bir yeni dindir ki şahadet getirmenize hiç gerek kalmadan bir müritsinizdir. Bu öyle "şefkatli" bir dindir ki kimseyi dışarıda bırakmaz, istemeseniz de kucaklar sizi. İsteseniz de istemeseniz de bilirsiniz Carla Bruni'nin göğüslerinin neye benzediğini...

Bu haber 629 defa okundu.