En Sıcak Konular

Türk medyası yol ayrımında

14 Ocak 2008 10:38 tsi
Türk medyası yol ayrımında Üç-beş gazeteci bir araya gelince ne konuşur? Şüphesiz siyaset, dış politika, ekonomi, bir de "gazetecilik". Belki kapalı kapılar arkasında konuşulan haklı eleştirilerde vardır ama elaleme şirin görünmek adına konuşmalar kapı arkasına mahpus kalır ve bu

Ekrem Dumanlı / Zaman

Gazetecilik adına kritik bir muhasebe 
 
Üç-beş gazeteci bir araya gelince ne konuşur? Şüphesiz siyaset, dış politika, ekonomi, bir de "gazetecilik". Evet, yanlış okumadınız; biz gazeteciler bir araya gelince en çok kendi mesleğimizin hataları ve idealleri üzerine sohbet ederiz.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Amerika seyahatinde de böyle oldu. Sekiz gazete yöneticisi ve yazarı koşuşturmadan fırsat bulup bir araya geldiğinde medya üzerine de bol bol görüş alışverişinde bulundu. Hele bir kritik tartışma vardı ki onu bu köşeye taşımadan geçemeyeceğim.

Usta bir gazeteci ilginç bir soru yöneltti: "Gazete yönetimi her köşe yazısını yayınlamaya mecbur mu?" Aslında sorunun cevabı çok basit: Hayır. Gel gör ki bu gerçeği Türkiye'de anlatmak çok zor; hatta bunu kimi meslektaşlarımıza şerh etmek, sopayı baştan yemeye razı olmak demek. Oysa bu anlamlı sorunun meslekî bir disiplin içinde ve objektif kriterler doğrultusunda tartışılması gerekiyor. Ve maalesef bu, Türkiye'de ertelenmiş, geciktirilmiş bir konudur. Soruyu soran aslında o günkü Zaman'da çıkan bir köşe yazısını eleştiriyordu ve dostça kullandığı bir üslupla yazıyı haksız, acımasız ve önyargılı buluyordu. Bahsi geçen yazıya bir de o gözle baktım; işin doğrusu biraz da hak verdim. 'Keşke yazılar muhatabını bu kadar incitmese; eleştiriler, prensipler ve ilkeler çerçevesinde kalsa ve yol gösterici özellikler taşısa' temennisinde bulundum. Ancak gayet iyi biliyorum ki bütün bunlar bir temenni ötesine geçemeyecek; en azından kısa vadede. Zira, herhangi bir köşe yazısına yayın yönetiminden gelen en küçük bir itiraz sansür suçlamasıyla bertaraf ediliyor. İşte tam bu noktada her şey birbirine karışıyor; sansür nedir, yayın sorumluluğu nedir?

Tabii ki sansüre karşı çıkılmalı, tabii ki düşünce özgürlüğünü ve çeşitliliğini engelleyen her türlü müdahaleye fırsat verilmemeli; lakin bu mesleğin onurlu bir şekilde ayakta kalabilmesi için sansür çizgisinin doğru belirlenmesi ve sansür sayılmayacak inisiyatifin yayın yöneticilerinin elinden alınmaması gerekiyor. Aksi takdirde, hem itibar kayıpları yaşanır medya için, hem de mağduriyetler çıkar ortaya. Nitekim şu anki manzara medyanın hal-i pür melalini yeterince gözler önüne seriyor.

İşin ilginç yanı da şu: Bir önemli gazetecinin yukarıdaki eleştirisine orada bulunan gazetecilerin hemen hepsi hak veriyor. Ne yazık ki ateşten gömlek sayılabilecek bu ağır vazifeyi yaparken karşılaştıkları zorlukları yeterince gündeme getiremiyor. Her meseleye 'sansür var!' cerbezesiyle yaklaşanlar, çoğu kez editörlere ait sorumluluğu yok edecek bir baskıya neden oluyor ve aslında bir çeşit tersinden sansür uyguluyor. Yayın sorumluluğu taşıyan insanlar 'aman bana sansürcü demesinler' düşüncesiyle kendi mesuliyet alanını boşaltıyor ve mağduriyetlerin kapısını açık tutmak zorunda kalıyor. Belki kendini kurtarıyor ama bir kısım değerleri ve insanları da kurban etmiş oluyor...

Cesur bir şekilde bazı sorular sormalıyız kendimize. Mesela demeliyiz ki hangi durumlarda yayın yönetimi köşe yazısına müdahale edebilir? En temel soru budur; buradan çıkacak cevap pusula özelliği taşıyacaktır. Bu sualin cevabını korkmadan ve dahi birtakım ilkeler eşliğinde verebilirsek, sansürün de önüne geçmiş oluruz. Müsaadenizle birkaç noktayı buraya kaydediyorum:

1- Bazı yazılarda (ve tabii ki bazı haberlerde) ciddi bilgi yanlışları yapılıyor. Marka haline gelmiş dünya gazeteleri bu probleme karşı çareler bulmuş; bazı editörlerin görevi bu tür hataları bulup düzeltmek. Hatta bazı önemli gazetelerde bu, gramer tashihinden anlatım bozukluğuna kadar uzanan geniş bir yelpazede yapılıyor. Yorum hatası, yazarın kendi özgürlük alanına girer ve kendini bağlar; ancak bâriz bilgi hatası yapılıyorsa; tabii ki bu yanlışların düzeltilmesi gerekiyor. Ayıp olmasa buraya en temel yanlışları liste yapmak bile mümkün. Düşünebiliyor musunuz; bir yazar, bir konu bir kişi ya da kitle hakkında yüzlerce yazı kaleme alıyor ve hepsinde çok açık bilgi hatasını tekrar ediyor; çıkıp bir Allah'ın kulu da 'hata yapıyorsun' diyemiyor... Niçin? Tabular uğruna yanlışlara katlanmak, okurun hakkına tecavüz değil mi?

2- Bazı yazılar eleştiri çerçevesini taşıyor, hakaretamiz bir kibre dönüşüyor. Bu haksızlığa maruz kalanın eli kalem tutuyorsa, seviyeyi düşürme endişesini de yeniyorsa, bir şeyler yazıp kendini savunuyor. Ya sütunları, köşeleri olmayanlar? Aciz duruma düşürülmüş fertler, kitleler, kurum ve kuruluşlar haklarını nasıl müdafaa edecek? "Efendim mahkemeye gitsinler" demek çözüm değil. Mahkeme kapısını çalmak hoş bir durum olmadığı gibi; yayın yoluyla kitlelere karşı rezil edilmiş kişiler mahkeme kararıyla topluma derdini tastamam anlatamıyor. Bugün Türkiye'de gazete(ci)ler, ayrımcılık gibi dünyanın en utanç verici suçunu işleyebiliyor; insanları aşağılıyor, ayrılıkları körüklüyor. Irkçılık da yapabiliyor, antisemitizm de yapabiliyor, İslamofobia da yapabiliyor. İnsanlar kılık kıyafetleri yüzünden aşağılanıyor, damgalanıyor... Bu yanlış tutuma hiçbir yayın yöneticisi ve hiçbir yayın ilkesi dur diyemeyecek mi?

3- Bu yazılar hukuken ceza gerektirecek özellikler taşıyor. Bu duruma basın yasasını iyi bilen kişiler (daha doğrusu yetkililer) göz yummak zorunda kalıyor. Niçin? Sansürcü yaftasını yememek için. Peki, hukuk çerçevesini aşarak yayın yapma hakkını kim, kime vermiş ve dünyanın hangi demokratik ülkesinde böyle özgürlük bezirgânlığı yapılmış? Yasada yanlışlık olduğunda, bütün gazeteciler ve meslek örgütleri ayağa kalksın, yeri göğü inletsin, buna kimsenin itirazı yok. Ancak birileri sürekli hakaret edecek, diğerleri sürekli tazminat ödeyecek; böyle bir şey olabilir mi, sürdürülebilir mi?

Türk medyası yol ayrımında. Ya aynaya bakma cesareti gösterip hatalarını müşahede edecek ve derdine devalar arayacak veya tırsak tavrı yüzünden kendi kendini yiyip bitirecek. Özgür medya, ilkeli olduğu müddetçe özgür kalabilir; aksi takdirde kapalı kapılar arkasında yapılan haklı eleştiriler orada mahpus kalır ve elâleme şirin görünme sevdasına bu meslek itibarını kaybeder...


New Hampshire'da Türk gazeteci yok mu?
Amerika'nın ufkundaki seçim; bütün dünyayı yakından ilgilendiriyor. Özellikle Demokratlardaki yarış, Amerika tarihinde bir ilk olma özelliği taşıyor. Adaylardan Hillary Clinton ipi göğüslerse ilk defa bir kadın Beyaz Saray'a ev sahipliği yapacak. Diğer aday Obama, beyaz ırktan gelen başkanlık geleneğini değiştirecek. Siyahî bir liderin Washington'da hükümferma olması, yeni bir dönemin başlangıcı da sayılabilir...

Geçen hafta New Hampshire'da ön seçim yapıldı. Iowa'daki seçimlerden Obama zaferle çıkınca dünyanın gözü New Hampshire'a kaydı. Herkesin kulak kesildiği ön seçim, dünya medyasının da ilgi odağı haline geldi. 2.500'ün üzerinde medya mensubu, ön seçimi yerinde görebilmek için resmen müracaat etmiş, gereken izni almış. Büyük bir gazeteci ordusu demektir bu. 40'ın üzerinde ülkeden New Hampshire'a akın etmiş gazeteciler.

Manzara böyle olunca, 'Türk basını nerede?' diye sormak gerekiyor. Çünkü dünya basınının eşine az rastlanır merakına Türk basını da katılmıştı. Hemen her gün Türk gazete ve televizyonlarında New Hampshire'daki seçime yer verildi. Madem bu olay Türk basınının da bu kadar ilgisini çekiyor; o zaman olayı yerinde takip edecek muhabirlerin orada olması gerekmiyor mu? Televizyon seyrederek, internetteki haberleri takip ederek böyle önemli bir olay, okur ya da seyirciyle bu şekilde paylaşılamaz. Çünkü önemli görülen bir olayda yayın kuruluşları sadece nâkil durumunda kalamaz.

Övünmek için söylemiyorum; ama küçük bir not düşmeden de geçemiyorum. Büyük çekişmeye sahne olan ön seçimleri yerinde takip etti gazeteniz Zaman. Sezai Kalaycı ve Cemal Demir, haber ve izlenimlerini ön seçimin yapıldığı New Hampshire'dan aktardı. Bu, son yıllarda sıkça rastladığımız bir manzaradır aslında. Dünyanın neresinde önemli bir olay yaşansa Zaman muhabirleri oraya hareket ediyor ve hadiseyi yerinden bildiriyor. Bu da 'okunmayı hak eden bir gazete' gayretinin gereğidir...

 HAFTALIK ORTALAMA GAZETE SATIŞLARI
(31 ARALIK-6 OCAK 2008) 

  GAZETE FİYATI(*) H. ORTALAMA NET SATIŞ ÖNCEKİ HAFTA FARK
Z A M A N 40 YKr 785.118 814.963 -29.845
POSTA 25 YKr 660.195 604.198 55.997
HÜRRİYET 40 YKr 569.732 506.988 62.744
SABAH 35 YKr 494.303 421.240 73.063
STAR 30 YKr 325.132 281.042 44.090
MİLLİYET 30 YKr 268.796 254.277 14.519
TAKVİM 25 YKr 249.071 222.633 26.438
VATAN 30 YKr 238.130 218.361 19.769
PAS FOTOMAÇ 30 YKr 211.977 209.953 2.024
FANATİK 30 YKr 202.420 199.765 2.655
AKŞAM 30 YKr 200.690 179.180 21.510
GÜNEŞ 25 YKr 173.522 163.601 9.921
TÜRKİYE 40 YKr 146.027 146.247 -220
BUGÜN 30 YKr 128.773 86.253 42.520
Y. ŞAFAK 40 YKr 113.480 113.296 184
SÖZCÜ 25 Ykr 84.728 80.778 3.950
CUMHURİYET 75 YKr 69.825 68.398 1.427
ŞOK 25 YKr 58.847 55.029 3.818
A. VAKİT 50 YKr 57.301 56.695 606
YENİÇAĞ 40 YKr 54.529 54.609 -80
E. FOTOSPOR 30 YKr 52.896 51.832 1.064
MİLLİ GAZETE 50 YKr 50.691 50.830 -139
DÜNYA 70 YKr 46.668 47.884 -1.216
FOTOGOL 12.ADAM 30 YKr 42.280 40.554 1.726
H. O. TERCÜMAN 30 YKr 36.099 33.308 2.791
RADİKAL 40 YKr 32.447 31.755 692
BULVAR 15 YKr 25.037 24.900 137
TODAY'S ZAMAN 1.5 YTL 16.272 16.272 0
REFERANS 60 YKr 13.708 13.264 444
TARAF 1 YTL 10.982 12.465 -1.483
ORTADOĞU 30 YKr 8.772 8.517 255
YENİ ASYA 50 YKr 8.222 8.002 220
BİRGÜN 75 YKr 5.992 6.359 -367
YENİ MESAJ 30 YKr 5.440 5.407 33
G. EVRENSEL 35 YKr 4.289 5.477 -1.188
T.DAILY NEWS 1,5 YTL 2.809 2.562 247
HÜRSES 10 YKr 2.180 2.183 -3
ÖNCE VATAN 15 YKr 1.085 1.069 16
GENEL TOPLAM . 5.458.465 5.100.146 358.319



Bu haber 292 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,257 µs