En Sıcak Konular

Sezer mert adammış sözünü tuttu

14 Ocak 2008 11:18 tsi
Sezer mert adammış sözünü tuttu 10. Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet Sezer’i tebrik ediyoruz. Hakikaten dediğini yaptı. Demirel gibi ortalıkta durmlkatansa ortadan kaybolmayı tercih etti. İşte Sezer'den açıklamalar...

Osman Özsoy / haber 7           

Sezer verdiği sözü şimdiden tuttu

10. Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet Sezer’i tebrik ediyoruz.

Hakikaten dediğini yaptı.

Ne demişti, ne yaptı, aşağıda izah edeceğim. Önce hatırlatmalarımız olacak.

Öncelikle şunun altını çizelim. Niyetimiz, Çankaya’dan ayrıldığı günden beri gözlerden uzak emekliliğin tadını çıkaran Sayın Sezer’i rahatsız etmek değil. O tür bir düşünce bize yakışmaz. Hatasıyla sevabıyla tarihe mal olmuş bir kişiliktir. Gelecekte bugünleri araştıran siyasi tarihçiler Çankaya yıllarını enine boyuna değerlendireceklerdir. Büyük Buluşma günü de İlahi Adalet kendisi hakkında gerekli hükmü zaten verecektir.

Fakat yazımıza esas teşkil eden konuda 4 yıl boyunca müteaddit defalar yazı kaleme aldığımız için, en azından fikri takip açısından tarihe not düşme adına bir şeyler karalamak gerekiyordu.

Çok gerilere gitmeden şuradan başlayalım. Türkiye 2006 yılı yaz aylarına Cumhuriyet tarihimizin 3. adamı kim olacak tartışmalarıyla girmişti. Kampanyanın öncülüğünü Cumhuriyet gazetesi yapıyordu. Gazete tartışmasız noktayı koydu ve daha görev süresinin bitimine 1 yıl kala Sayın Sezer’i Atatürk ve İnönü’den sonra 3. adam olarak ilan etti. Tartışmalar bitti mi, bitmedi tabi ki…

O tarihlerde Sabah gazetesi genel yayın yönetmeni olan Fatih Altaylı köşesinde özetle şunları yazdı;

“Cumhuriyet gazetesi bir "3. adam" tartışması başlattı. 1. Adam Atatürk'tü, 2. Adam ise İsmet İnönü. Cumhuriyet gazetesine göre 3. Adam Sezer...

Okuyunca güldüm.

Ben kendi payıma 1. Adam'dan sonrakiler konusunda hiçbir zaman emin olamadım.

Fakat emin olduğum bir şey varsa, Sezer'in 3. Adam olmadığıdır.

Varsayalım ki, bir vakanüvissiniz ve tarihin bu 6 yıllık dönemini yazıyorsunuz. Sezer'in hanesine ne yazarsınız

Böyle bir 1. Adam varken, Sezer'e 3. Adam demek, 1. Adam'a biraz haksızlık değil mi!”

 

Ebediyen unutulmak…

2006 yılı yaz başında bu tartışmalar yaşanırken, yaz sonunda ilginç bir gelişme yaşandı.

Ketumluğuyla hafızalarda iz bırakan 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, kendisinden sonraki cumhurbaşkanının seçiminden tam 1 yıl önce, 26 Ağustos 2006’da Kara Kuvvetleri Komutanlığı devir teslim töreninin ardından verilen resepsiyonda alışılmadık görüntüler sergiledi. Her zaman sorulardan kaçan Sayın Sezer bu defa, "Başka sorunuz var mı? Sorun…" diye yeni sorular beklediğini hissettirdi.

Gazetecilerin "Sizi bir daha böyle ne zaman göreceğiz?" ve “Emeklilik sonrası sizi nerede bulabileceğiz?" sorularına ilginç bir cevap verdi ve şunları söyledi; "Ben ölünceye kadar unutturacağım kendimi" dedi.

İşte yazının başında Sayın Sezer’i tebrik etmemizin nedeni buydu.

Kendisini hakikaten Çankaya’dan ayrıldığı günün hemen ertesinde unutturdu. Kendisinden önceki Cumhurbaşkanı Sayın Demirel gibi ortalıkta görünmek için fırsatlar kollamadı. YÖK Başkanı da veda ziyareti için kendisine uğramasa, medyada hakkında nerede ise yazı çıkmamış olacaktı.

O kadar ki, bu yazıyı yazmak için hazırlık yaparken, kendisini 3. adam olarak ilan eden Cumhuriyet gazetesinde Sayın Sezer’le ilgili haberler aradım. Sayın Sezer’i Cumhuriyet gazetesinin de unuttuğunu gözlemledim.

Sezer bu sorunun cevabını bulabildi mi?

Yazıyı son vermeden Sayın Sezer’e hatırlatmamız gereken bir soru var.

Daha önce yayınlandığında büyük ilgi gören, hatta CHP Milletvekili İlhan Kesici’nin yazının yayınlandığı gün, “o olayın tam ayrıntısını bir gün senden muhakkak dilemek isterim” dediği konuya burada yeniden yer vermek yerinde olacak.

 “Cumhurbaşkanına bu soruyu yöneltmemizin kendisinin de bildiği hoş bir nedeni var…” cümlesiyle başlıyordu, “Cevabınız hazır mı Sayın Cumhurbaşkanı?” başlıklı üç yıl önceki bir yazımız.

Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet Sezer henüz Anayasa Mahkemesi Başkanı iken, ortak dostumuz olan bir işadamından oldukça hoşuna giden bir anekdot dinler. Dinlediği olay, o zaman görevde olan kendinden önceki cumhurbaşkanıyla ilgilidir. Haliyle, bir gün kendisinin de Çankaya’ya çıkacağını o tarihlerde henüz bilmemektedir.

ABD Başkanlarına danışmanlık yapan ‘Team 100’ün asli üyesi olan ve Harvard Üniversitesi’nde anayasalar üzerine araştırma yapan dostumuz, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’i bir öğle vakti Çankaya Köşkü’nde ziyaret eder.

Sohbet sırasında bir ara Demirel’e, Amerika’daki bir gelenekten bahseder. Eski ABD Başkanlarının yılda bir kez bir araya geldiklerini ve başkanlık dönemlerinde yaptıkları ve Amerikan halkı için büyük önem taşıyan sadece bir icraatlarını kendilerine ayrılan 4 dakikalık sürede dinleyicilerle paylaştıklarını söyler. Eski başkanlardan dördünün katılımcı olduğu bu toplantılara, Amerikanın elit tabakasından yaklaşık 5 bin kişi, kişi başı 5 biner dolar ödeyerek katıldığını ve oldukça ilgi gördüğünü anlatır.

Demirel’i sıkıntı basar…

İşadamı dostumuz Demirel’i ziyaretin ardından Çankaya’dan ayrılır ve Ankara Bilkent’teki evine döner. Kapıdan henüz girmiştir ki, Çankaya’dan telefonla arandığını öğrenir. ‘Hayırdır inşaallah’ der. Arayan Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Necdet Seçkinöz’dür. Seçkinöz telefonda, “Cumhurbaşkanı ile ne konuştunuz?” diye sorar. “Ne oldu ki?” der işadamı dostumuz büyük bir merakla. “sayın Demirel’in öğleden sonra çok sayıda programı vardı, hepsini iptal etti ve gitti odasına kapandı” der.

Anlaşılan Sayın Demirel, ya Çankaya’da geçirdiği yılları değerlendirip bu ülke için ne yaptığı sorusuna cevap aramak, yada geçirdiği yıllara yanmak üzere, bir iç muhasebe yapmak için odasına kapanmıştır. Sayın Demirel’in, “bir gün ya sorarlarsa” düşüncesiyle o gün hangi cevabı hazırladığını elbette bilemiyoruz.

Yazının başında da ifade ettiğimiz gibi, işadamı dostumuz bu hadiseyi Anayasa Mahkemesi Başkanı iken ziyaret ettiği Ahmet Necdet Sezer’e de anlatır. Anlatılan hadise ve Sayın Demirel üzerindeki etkisi Sayın Sezer’in ilgisini çeker ve dikkatle dinler. Bu olay vesileyle sohbette, makamların gelip geçici olduğu, önemli olanın ülkeye hizmet olduğu konuşulur.

Gün gelir Ahmet Necdet Sezer Cumhurbaşkanı olur. İşadamı dostumuz Sayın Sezer’i Cumhurbaşkanlığının ilk günlerinde Çankaya’da ziyaret eder ve yeni görevinin hayırlı olması dileğinde bulunur.

Bu arada Sayın Sezer ortak dostumuz olan konuğuna, birkaç yıl önce kendisinden Süleyman Demirel’le ilgili dinlediği yukarıdaki hadiseyi Cumhurbaşkanı seçildiği günden beri sürekli hatırladığını söyler. Görünen o ki, Sayın Cumhurbaşkanı Çankaya’daki günlerini bu anlayışla geçirme kararındadır.

2004 yılı Haziranında İstanbul’da yapılan NATO zirvesi toplantısı vesilesiyle İstanbul’a gelen işadamı dostumuz o günlerde bana; ‘Osman Bey, Sayın Sezer’in Cumhurbaşkanı seçilişinin üzerinden 4 yıl geçmiş. Zaman nasıl da akıp gidiyor değil mi? Acaba Sayın Sezer, Süleyman Demirel’le ilgili unutamadığını söylediği o hadiseyi şimdilerde hatırlıyor mudur? Eğer hatırlıyorsa, Çankaya’da geçirdiği 4 yılı aşkın süre için (Ben Cumhurbaşkanı iken ülkenin önünü açacak şöyle bir adım atmıştım) diyebileceği bir icraatı olmuş mudur? Eğer olduysa, Amerika’daki gibi bir toplantı düzenlense kamuoyuyla acaba neyi paylaşmak isterdi?’ demişti.

Sayın Sezer’in Çankaya’daki son gününde bu soruyu kendisine bir kez daha yöneltmiş olalım ve diyelim ki; “Sayın Cumhurbaşkanı, yıllar sonra bir grup öğrenci sizleri ziyarete geldiğinde veya Amerikan başkanlarının yaptığı gibi toplantıya davet edildiğinizde, 7 yılı aşan görev süreniz içinde bu ülkenin tarihine geçen ve ülkenin önünü açan hangi hizmetinizi kendilerine anlatmak istersiniz?”

26 Ağustos 2006’da gazetecilere, Çankaya’dan ayrıldıktan sonra kendisini unutturacağını söyleyen ve hakikaten unutturan Sayın Sezer, aradan geçen 6 aylık süre içinde acaba, “Ben bu ülke için şunu yaptım diyebileceği cevabını hazırladı mı?”

Kendisini yakında ziyaret edip bunu soracağım.


 



Bu haber 647 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,524 µs