En Sıcak Konular

'Türkiye ne İran'ın, ne ABD'nin yanında olabilir'

14 Ocak 2008 12:17 tsi
'Türkiye ne İran'ın, ne ABD'nin yanında olabilir' Son dönemde Ortadoğu'da yaşanan gelişmeleri konuştuğumuz Prof. Dr. Beril Dedeoğlu ve Ortadoğu uzmanı Soli Özel, Bush’un Ortadoğu gezisinin İran karşıtı ittifak geliştirme amacını taşıdığında hemfikirler. iyibilgi'nin görüşlerini aldığı uzmanlar &#

Ortadoğu kimsenin ne fikren ne de siyaseten hakim olamayacağı kadar karmaşık. İttifaklar sürekli yenileniyor. Bu yüzden dünün doğru yorumları yarın yanlışlanıyor. Yakın dönemde Ortadoğu'da uzun zamandır birbirine mesafeli olan ülkeler arasında yeni sıcak ilişkiler gelişiyor. Suudi Arabistan kralı İran lideri Ahmedinejad'ı hacca davet ediyor, aynı zamanda iki defa üst üste Türkiye'ye geliyor. Mısır Dış İşleri Bakanı Yardımcısı, İran'a giderek İran'ın nükleer çalışmalarının barışçıl olduğunu ifade ediyor. Bunun üzerine ABD Başkanı Bush on ülkeyi kapsayan Ortadoğu turuna çıkıyor ve açıkça İran'ı hedef alıyor. Filistin meselesiyle eskisinden farklı bir şekilde ilgileniyor.

Tüm bunları ve tabiki bunları etkileyecek olan ABD seçimlerini uluslararası ilişkilere komplo teorilerine boğulmadan bakabilen Soli Özel ve Beril Dedeoğlu ile konuştuk. İki uzman da ABD seçim sonuçlarının Ortadoğu ve Türkiye politikalarında sapmalara sebep olmayacağını düşünüyor. Filistin meselesinin de ABD'nin sandığı gibi kolay kolay çözülmeyeceğini söylüyorlar.

Soli Özel:

(Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi )

Bush’un Ortadoğu turunun anlamı nedir? Nasıl okumak lazım?

Son dönemde ABD’de kendisine yönelik Ortadoğu ile ilgilenmedi şeklinde yapılan eleştirilere bir cevap bu. İkincisi İran karşısında bölge ülkelerini bir araya getirmek istiyor.

Tam da o noktada, son dönemde İran’ın Suudi Arabistan, Mısır gibi ülkelerle ilişkilerini geliştirmesiyle etkinliğini artırması ve istihbarat biriminin raporunun İran’ın lehine olması nedeniyle bu tur, daha çok İran’ı mı hedef alıyor?

Etkisinin arttığını nerden biliyoruz? Sıcak ilişkilerin kurulması başka bir şeydir. İran hiçbir yaptırımda bulunamaz. Ciddi bir flörtleşme var ama bu etkinliği arttı demek değil. Bunu Arap ülkeleri de istemez. Ama sıcaklaşmayı tercih ederler. Mısır Dış İşleri Bakanı İran’a gidince Mısır’ın İran üzerindeki etkinliği niye artmıyor da İran’ınki artıyor?

İsrail Filistin arasındaki ABD aracılığıyla yapılan görüşmelerden gelişme kaydedilir mi?

Ben ümitli değilim. Bush Clinton’ın yapamadığını yapabilir mi? Yani sadece iki lideri tokalaştırarak bir yere varılabilir mi? Kararlı olması, riski göze alması lazım, eğer çözmek istiyorsa. İsrail Harhoma’da 6000 kişilik yeni yerleşim bölgesi kuracağını söylüyor. Önce yerleşimlerin durması lazım… Rice da artık yeni inşaat olmasın dedi. Son yerleşim bölgeleri Doğu Kudüs ile Batı Şeria arasındaki bağlantıyı kesiyor. Bunun giderilmesi lazım mesela.

ABD bir Filistin devleti kurmayı mı düşünüyor? Kudüs’ün statüsü, Filistinli mülteciler, İsrailli yerleşimciler ve sınırlar gibi temel meseleler çözülmeden nasıl bir projeksiyon var ABD’nin aklında?

Bush Yahudi devletinin garantörüyüz dedi. BM kararına dönüş demektir bu. Bir Arap, bir Yahudi devleti… İsrail Başbakanı iki devletli çözüm dedi. Ama Filistinliler iki milletli tek devlet demeye başladılar. Fakat İsrail buna karşı çıkıyor. Aslında nihai çözümün pratiği yedi sene önce Taba’da 2 Ocak’ta kararlaştırıldı. Ama işte mülteci problemi var. Niyetiniz varsa çözersiniz, yoksa idare edersiniz. Tüm dünyaya yayılmış 4 milyon civarındaki Filistinli mültecilerin geri dönerek çoğunluğu elde etmesinden korkuyor İsrail. Bu belki pratik olarak mümkün değil, ama teorik olarak var olduğundan bundan rahatsızlık duyuyorlar. Filistinliler geri dönüşü 6000 ile sınırlı tutacaklarını söylüyorlar ama İsrail “bunun garantisi ne?” diyor. İsrail’in sorumluluklarını yerine getirmesi gerekiyor. Çözüm için niyet ve kararlılık lazım.

Türkiye, ABD-İran arasındaki gerilimde sıkışmış durumda. Enerji meselesini düşündüğümüzde hem orda hem burada olan bir pozisyon ne kadar mümkün?

Türkiye sadece İran ve ABD arasında sıkışmıyor ki. Suudi Arabistan ile İran arasında sıkışmadı mı? Suudlar İran’dan korkuyorlar. İran’ın etkisinin artmasını istemezler. Suudi Arabistan Kralı’nın iki defa Türkiye’ye gelmesi Boğaz manzarası için değildi, İran’a karşıydı. Ama henüz o kadar sıkışmadı Türkiye. Yapılan enerji antlaşmaları daha net değil. Çok kesin şeyler ifade etmiyor. Gösterişin faydası yok. Tabi hem ABD hem İran diyemez Türkiye. Tüm aktörler dans ediyor. Dikkatli izlemek lazım… Kötünün kötüsündense kötüyü tercih edebilir.

Peki, ABD seçimlerinden ne sonuç çıkar? Cumhuriyetçiler yıpranmışlıklarına rağmen kazanırlar mı?

Geçen yıl yapılan projeksiyonlarda Hillary Clinton Cumhuriyetçi John McCain’ın önünde görünüyordu. Ama belli olmaz, bilemiyoruz. Daha bir buçuk yıl var. O süre zarfında olacak gelişmelere bağlı.

Sonuçlar Türkiye’yle ilişkileri nasıl etkiler?

Cumhuriyetçilerin ya da Demokratların iktidara gelmesi Türkiye ile olan ilişkileri pek etkilemez. Yalnız Demokratlar Ermeni meselesini gündeme getirebilirler. Türkiye Ermeni meselesini çözmekte hantal davrandıkça zorlanır. Türkiye sınırları açmalı, adım atmalı ki eli rahatlasın.

Ortadoğu politikasında ne gibi değişimler olabilir?

Bush sonrası İran’la çatışma olmayabilir belki. Özellikle istihbarat birimlerinin raporu nedeniyle… Ama genel politikada değişiklik olmaz. İran’a yönelik yaptırımlar devam eder.

 

Beril Dedeoğlu:

(Galatasaray Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi)

Bush’un Ortadoğu turunun anlamı nedir? Nasıl okumak lazım?

Birincisi ittifaklar zincirinin devamı ve süreci tazeleme girişimi. İkincisi İran’a karşı enerji yolları güvenliğini ABD destekçileriyle garanti altına alması lazım…

Yani bu tur söylendiği gibi İsrail- Filistin meselesini çözmeyi değil de; son dönemde İran’ın Suudi Arabistan, Mısır gibi ülkelerle ilişkilerini geliştirmesiyle etkinliğini artırması ve istihbarat birimin raporunun İran’ın lehine olması nedeniyle, daha çok İran’ı mı hedef alıyor?

İkisi de... Birbirlerinden ayırmak mümkün değil. Hepsi gündeme geliyor. İsrail ayağı da bununla ilgili…

Nasıl bir ilişki?

Aslında ABD İsrail’i İran karşısında kullanmak istiyor denebilir. Bu o kadar kesin değil ama böyle bir görüntü var. Ama İsrail’in İran’la kapışma derdi yok. İran, İsrail için zor. Onun derdi Filistinlilerle. İsrail, ABD ve İran arasında sıkışmış durumda. ABD İsrail’in fedakarlık yapmasını istiyor. Fakat İsrail de bunları ABD zoruyla yapmak istemiyor.

ABD bir Filistin devleti kurmayı mı düşünüyor? Kudüs’ün statüsü, Filistinli mülteciler, İsrailli yerleşimciler ve sınırlar gibi temel meseleler çözülmeden nasıl bir projeksiyon var ABD’nin aklında?

Ciddi sıkıntılar var Filistin meselesinde.  Evet, ABD Filistin devleti kurmak istiyor. Fakat İsrail toplumu da, Filistin toplumu da ABD’nin düşündüğü şekliyle bunu onaylamıyor. Batı Şeria’daki yerleşim yerlerinin boşaltılmasına da İsrailli milliyetçiler karşılar. Çözüm o kadar kolay değil.

Türkiye, ABD-İran arasındaki gerilimde sıkışmış durumda. Enerji meselesini düşündüğümüzde hem orda hem burada olan bir pozisyon ne kadar mümkün?

İran ve ABD ciddi hatalar yapmazlarsa Türkiye aradan sıyırabilir. Fakat Türkiye’nin hem ABD’yi desteklemesi, hem İran’ı kollaması mümkün değil. Yapabileceği ne ABD’ye destek vermek, ne de İran’ı kollamak. Yani pasif bir pozisyon alabilir ancak.

Peki, ABD seçimlerinden ne sonuç çıkar?

Cumhuriyetçiler kazanabilir belki. Bana göre de demokratlar kazanabilir ama İran bir ABD gemisine saldırırsa, El-Kaide yine bir saldırı gerçekleştirirse, Cumhuriyetçiler kazanabilir. Belli olmaz. Neler olur, kimin hakkında skandal çıkar belli değil. Biliyorsunuz ABD’de kişisel özellikler, imaj, aile yapısı vs. oldukça etkili.

Sonuçlar Türkiye’yle ilişkiler nasıl etkiler?

Demokratlar başa gelirse Ermeni meselesinde Türkiye’nin başı daha çok ağrıyabilir. Çünkü onların böyle bir derdi var. Ama genel tavır değişmez.

Ortadoğu politikasında ne gibi değişimler olabilir?

İster Cumhuriyetçiler kazansın ister Demokratlar, çok ciddi sapmalar olmayacak. Araçlar değişebilir sadece.

Biri şiddetle, biri şiddete başvurmadan mı?

Evet, ama Demokratlar zamanında da az savaşılmadı. Yani Cumhuriyetçiler savaşçı, Demokratlar barışçıl demek mümkün değil. Sadece Cumhuriyetçiler tahrik ederler; Demokratlar beklerler, uluslararası destek ararlar.

www.iyibilgi.com özel İlhan Döğüş



Bu haber 477 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,680 µs