En Sıcak Konular

'Hain' diyen komutan düğündeymiş

14 Ocak 2008 12:57 tsi
Er Yüce'yi teslim olduğu için 'ihanet'le suçlayarak gündeme gelen tabur komutanı Dirik 'alarm' verildiği gün düğüne gittiği, aynı gün üç komutanın da izinli olduğu belirtildi.

Taraf gazetesi dün ve bugün; teröristlerin vahşi yüzlerini gözler önüne sererek, 12 Mehmetçiği şehit ettikleri Dağlıca çatışmasıyla ilgili ilginç ifadeleri manşetine taşıdı ve teslim olan erleri hainlikle suçlayan komutanın o gün alarm verildiği halde düğüne giderken, üç komutanın da izinli olmasına dikkat çekti.

Taraf gazetesinin dün ve bugün manşetine taşıdığı ifadeler, Dağlıca çatışmasının sırlarını saklayan sır perdesinin daha uzun süre aralanamaylacağını gösteriyor:

Dağlıca baskınıyla ilgili yeni belgeler vahim hataları gözler önüne seriyor: Baskın öncesi PKK'lıların bölgede olduğu üç kez rapor edilmiş. Askerlerin helikopter isteği reddedilmiş. Olay sırasında
bölükteki üç komutan da izinli. Baskın günü  projektör yakılması da cabası

'Dağlıca'daki ihmaller zinciri

Dağlıca baskınında PKK tarafından esir alınan sekiz asker Tabur Komutanı Topçu Kurmay Yarbay Onur Dirik'in "Kanaaat Raporu"nda suçlanmış, bu erlerin "büyük zararlar doğuran emre itaatsizlik" suçu işlediğini ve bu yüzden şehit sayısının arttığı iddia edilmişti.  Dirik ayrıca, sekiz askerden er Ramazan Yüce'nin "Vatanına ve birliğine açık şekilde ihanet ettiği ve iki personeli teslim olmaya zorladığı" suçlamasında da bulunmuştu.

 
EL BOMBASIZ NÖBET • Ancak Taraf'ın elde ettiği ve iddianamede yer alan belgeler ve askerlerin ifadeleri, PKK'lıların o bölgede bir buçuk ay önce saptandığını, Dağlıca baskınından üç gün önce dokuz yüklü katırla göründüklerini, baskının olduğu günün altı saat öncesinden yine PKK'lı grupların yoğun faaliyet gösterdiğinin tesbit edildiğini ortaya koyuyor. İfadelerde davanın seyrini değiştirecek çarpıcı bilgiler de var. Tepede bulunan mevcudun çok yetersiz kaldığı, askerlerin el bombası olmadan 10 günlük nöbete gönderildiği, PKK'lıların çevrede olduğunun bilinmesinden ötürü askerlerin "endişe duyarak gerildiği", "diken üstünde oldukları" gibi.

Ayrıca olaydan üç gün önce bölgede PKK faaliyetleri tespit edilip mevzide görevli Çağdaş Üsteğmen tarafından helikopter istenmesine rağmen, Tabur Komutanı Dirik'in helikopter göndermediği bilgisi de ifadelerde var. Baskının olduğu gün bölükte, bölük komutanın olmadığı da Dirik'in ağzından itiraf ediliyor. Gerekçe ise, komutanın yapılacak başka bir operasyon için dinlendiriliyor olması.

İşte davanın seyrini değiştirecek ifadelerden satır başları:

Piyade Çavuş Ufuk Çelik: "Taburun emniyetini sağlamak için Keri Tepesi'ni bizim bölük tutuyordu. Bizim bölüğün mevcudu yaklaşık 250 kişi idi. Ancak 20 Ekim 2007 tarihine kadar 1986/3 tertip erler terhis olup gidince, ayrıca tabur komutanının emriyle her bölükten yaklaşık otuzar kişi seçilip alınarak Buğra Bölük Timi oluşturulup tabur karargâhının olduğu bölgede operasyon için hazır tutuluyordu. Bölük mevcudumuz 80 kişiye düştü. 26 kişi de Keri mevzilerinde 10 gün görevde kalmak durumunda oldu. 19 Ekim 2007 tarihinde Nikon dürbününü kullanan Zeynel Abidin, dokuz yüklü katır ve dört silahlı PKK militanı gördü. Yaklaşık bir buçuk ay önce de Meri Tepesi'nde silahlı terörist grubu görülmüştü. Çağdaş Üsteğmen bölük mevcudunun çok yetersiz kaldığını, bu nedenle mevcut personelle tepeyi nasıl emniyete alabileceğimizi bize sorarak hepimizden fikir aldı. Hava çok soğuk olduğundan her yarım saatte bir bir kişi ısınmak için çadıra girip ısınıyordu.

Personelin üzerinde taşıdığı birer adet taarruz el bombası, tabur komutanının emri ile savunma el bombaları ile değiştirmek üzere  toplanmıştı. Biz yeni el bombalarını almadan, yani el bombasız olarak Keri Tepe'ye gelmiştik. Çatışmanın olduğu gün 18:00 sıralarında katırları ve teröristleri gördüm. Durumu Çağdaş Üsteğmen'e bildirdim. O da telsizle durumu tabur komutanlığına iletti. Bu bölgeye taburdan havan ve topçu atışı yapıldı ama mermiler hep kısa düştü. Havan ve topçu menzili dışında kaldılar. Tabur Komutanı o sırada köydeki düğünde olduğundan üsteğmenimize telsizden herhangi bir emir
verilmedi. Bu yüzden bölük komutanımız bu gece uyumamamız gerektiğini ve dikkatli olmamızı söyledi. Herkes önemli bir olayın olabileceğinden endişe duyarak gerilmişti. Hepimiz diken üstünde idik. O gün sis vardı ve aydınlatma projektörleri ile aydınlatılıyordu. Bu nedenle bulunduğumuz tepeden personel yakın mesafeden rahatça görülüyordu.  Saat 00:30 sularında çatışma başladı. Yüzden fazla terörist olduğunu düşünüyorum."

Piyade Er Recep Can: "Olay gecesinden iki gün önce öğle saatlerinde dokuz on katırla üç kişilik görüntü tespit edildi. Bu görüntü Çağdaş Üsteğmen tarafından Tabur Komutanı'na bildirildi. Akabinde kobra helikopteri talebinde bulunuldu ancak talep uygun görülmedi." Piyade Onbaşı Mustafa Kala: "Olaydan üç gün önce terörist gruplar ve katırlar görüldü. Olay günü kırmızı alarm durumundaydık. İlk ateşi teröristler başlattı. Mevzilerimize roketatar, el bombası, doçka, biksi ve kalaşnikof silahlarla yoğun bir baskı ateşi başladı."

 
'TEÇHİZAT YETERSİZ'

Cüneyt Ömür, Özhan Şabanoğlu, Mehmet Şenkul,  Fuat Başoda, Fatih Atakul, İlhami Demir, İrfan Beyaz, Ramazan Yüce ve diğer askerlerin ifadelerinde de olaydan iki gün önce ve olay gününden altı saat önce PKK'lı grupların göründüğü ve teçhizatın yeterli olmadığı vurgulanıyor. Ömür'ün ifadesinde ise, silahının beş altı kez tutukluluk yaptığı belirtiliyor. Er Yüce'ye olay anında istirahatta olduğu suçlaması yapılmasına rağmen, ifadelerden, bunun komutanları tarafından askerlerin donmaması için her yarım saatte bir yaptırıldığı anlaşılıyor.

Yine Dirik'in ifadesinde baskın günü bölgede Bölük Komutanı bulunmaması şu sözlerle açıklanıyor: "Bölgede Bölük Komutanı bulunmamasının sebebi birinin izinde olması, diğerinin ertesi gün icra
edilecek izin konvoyunun yol emniyet görevini sevk ve idare edecek olması ve birinin de birkaç gün sonra yapılacak operasyonun komutanı olarak görevlendirildiği için dinlendiriliyor olmasıdır. Bölgedeki iki bölük komutanı izinli olduğu için lider personelin tecrübe ve yetenek durumu dikkate alınarak gerekli düzenleme yapılmaktadır."

TARAF'IN DÜNKÜ MANŞETİ

Yarbay bir öyle bir böyle

Dağlıca baskınıyla ilgili adı sık sık gündeme gelen Yarbay Onur Dirik'in yargılanan sekiz asker hakkında iki ayrı tarihte verdiği bilgilerle şehit Çavuş Gürdal'ın kardeşine yaptığı açıklamalar çelişkili. Dirik'in baskınla ilgili açıklamaları da farklı

Topçu Kurmay Yarbay Onur Dirik'in Dağlıca baskınıyla ilgili yargılanan sekiz askerle ilgili 24 Ekim ve 16 Kasım 2007'de verdiği ifadelerle, baskında şehit olan uzman Çavuş Selçuk Gürdal'ın ikiz kardeşi Celalettin Gürdal'a söylediklerinin çeliştiği belirlendi. Ayrıca görgü tanıkları ve askerlerin ifadesiyle Dirik'in verdiği bilgiler de çelişkili.


ONLAR SONUNA KADAR SAVAŞTI

Dirik, 24 ekim günü İdari Tahkikat Heyeti'ne verdiği ifadede "Vatanına ve birliğine açıkça ihanet eden P. Er Ramazan Yüce'nin teröristlerle birlikte yaptığı teslim ol çağrısına iki personel riayet etti" dedi. 16 Kasım 2007'de Van Askeri Savcılığı'na gönderdiği "Vak'a Kanaat Raporu"nda Mardinli er Yüce'nin "kendi isteğiyle terör örgütü üyelerine katıldığını ve olayın en belirgin şüphelisi olduğunu" söyledi.

Ancak Dirik, bu ifadeleri verdikten 20 gün sonra Dağlıca baskınında şehit olan uzman Çavuş Selçuk Gürdal'ın ikiz kardeşi Celalettin Gürdal'a "Benim sekiz askerim suçlu değil. Suçluysa da yargı suçunu verecektir. Şunu bil ki benim sekiz askerim sonuna kadar, sabaha kadar savaştı. Sen nerden biliyorsun bu askerlerin ne şekilde ve nasıl götürüldüklerini? Sen nereden biliyorsun bu adamların kafasına silah dayanıp götürülmediğini?" dedi. Gürdal, sonradan iki kez daha telefonla görüştüğü Dirik'in sekiz askerle ilgili aynı değerlendirmeleri yaptığını anlattı.

TOP ATEŞİNE TUTTUM

Onur Dirik'in 24 ekim tarihli ifadesiyle, askerlerin verdiği ifadeler arasında da çelişkiler var. Dirik verdiği ifadede "20 ekim günü saat 23:55'te 5-6 kişilik terörist görüntüsü aldık ve hemen kırmızı alarma geçtik. Müteakiben iki dakika içinde de yedi kişilik terörist görüntüsünü şahsen tespit ettim. Tabura yakın bu kadar kişinin bulunmasını ciddi bir tehdit emaresi olarak değerlendirdim. Müteakiben bölgeyi ateş altına aldırdım ve bu bölgedeki teröristler geri kaçtılar. Ateş açmamdan 30 saniye sonra karşı taraftan ateş açıldı. Saat 00:30 gibi mevzilerimize 20 roket atıldığını bizzat gördüm" dedi.

TOPÇU ATEŞİ OLMADI

Ancak P. Çavuş Ufuk Çelik 21 Kasım 2007 günü verdiği ifadede, Dirik'in aksine ilk görüntünün 18:00'de alındığını ve topçu ateşinin yapıldığı sırada komutanın köyde düğünde olduğunu söyledi. Atılan havan topları ise teröristlerin bulunduğu yere ulaşmayıp, mevzi dışında kalmış. İşte Çelik'in, komutanı Dirik'i yalanlayan ifadesindeki bölüm: "İki silahlı terörist ve dört yüksüz katırı 18:00 sularında gördüm ve hemen Çağdaş üsteğmene bildirdim. Çağdaş üsteğmen de durumu telsizle tabur komutanlığına iletti.  Taburdan havan ve topçu atışı yapıldı. Ancak mermiler hep kısa düştü. Havan ve topçu menzili dışında kaldı. Tabur komutanı o sırada köyde düğünde olduğundan, üsteğmenime telsizden herhangi bir emir verilmedi.

Bu nedenle bölük komutanı, bu gece çok dikkatli olmamız ve uyumamamız gerektiğini ve elimizdeki imkânlar nispetinde görevi yapmamız gerektiğini emretti. Herkes önemli bir olayın olabileceğinden endişe duyarak gerilmişti."

Dirik'i yalanlayan bir diğer nokta da görgü tanıkları başta olmak üzere ifadesi alınan tüm askerlerin, ilk bombanın PKK'lılar tarafından atıldığını söylemeleri. Dirik'in iddia ettiği gibi "23:55'te bölgeyi
ateş altına aldırdım" bilgisi hiçbir askerin ifadesinde yer almıyor.

Taraf

 



Bu haber 914 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,356 µs