Türkiye'nin başarısı için şart ne?

15 Ocak 2008 16:09 tsi
Kısa süre önce içe kapanık, kendine güveni olmayan sürekli iç meseleleri ile uğraşan bir ülke iken Türkiye'nin şimdiki durumu ne? Türkiye nereye gidiyor? Ve nasıl devam etmeli...

Daha çok kısa sayılabilecek zaman öncesine kadar içe kapanık, kendine güveni olmayan sürekli iç meseleleri ile meşgul edilen bir ülke görünümündeyken bu gün dış işleri bakanı ile başbakanı ile ve nihayet cumhurbaşkanı ile birçok koldan dünyaya yeni vizyonunu anlatan bir ülke haline geldik. Bu, büyük ülke olma idealimizin çok önemli bir merhalesidir. Merhum Özal'dan beri adeta olmadığımız uluslar arası arenada, bu günlerde ardı ardına yapılan temasları yayın organları aktarmada adeta zorlanıyorlar. Bu vizyona hangi partiye oy vermişsek verelim topyekûn sahip çıkmalı ve destek vermeliyiz. Zira bu güne kadar hamasetin klişe bir ifadesi olan “ülkenin yüksek menfaatleri” bunu gerektiriyor.

Uluslar arası arenada dünyanın en köklü devlet geleneğine sahip birkaç devletinden biri olmamıza rağmen son birkaç asırdır iç ve dış şer odaklarının amansız çalışmaları ve devleti idare edenlerin kifayetsizliği, bizi bu gün bulunduğumuz duruma getirmiştir. İçe kapanıklık, ürkeklik, yaptığı işin en iyisini yapmama, fakirlik ve sefaletle anılma milli gururumuzu son raddesine kadar törpülemiştir.

Çok az sayıda nüfusuyla atalarımız, yüzyıllar boyunca dünyanın büyük bir bölümüne adaletle hükmetmiş; dünyayı kendi medeniyet rengiyle boyamışlardır. Osmanlının yüzyıllar önce yaptığı eserler hala yıkmakla bitirilememiştir. O günün iptidai ulaşım ve haberleşme araçlarıyla, o kadar uzun süre, o kadar fazla nüfusu idare etme ancak halkın yönetimden fevkalade memnuniyeti ve sunduğu adaletle izah edilebilir. Bu gün Osmanlının çekildiği topraklar adeta kan gölü ve bölge insanı Osmanlıyı özlemle yâd ediyor. Dünyaya uzun süre adeta hükmetmiş bir devletin torunları olarak dünyayla ilgilenmek bizim boynumuzun borcudur.

Büyük Osmanlı Hükümdarı Murat Hüdavendigar'ın “Attan inmeyesuz” sözü tüm torunlarına olduğu gibi bize de bir talimat hükmündedir. Evet, bu günün imkân ve şartlarına göre hazırlanarak dünyanın dört bir yanına insanlığı, medeniyeti ulaştırmanın yollarını aramalı; her imkân ve şartı birer fert olarak da olsa değerlendirmeliyiz. Çeşitli ırk ve dinden olan insanların uzun süre huzur içinde yaşayabildiği medeniyet mirasına dünyanın hava kadar, su kadar, ihtiyacı vardır.

İşte bu değerlendirmeler ve perspektifte Cumhurbaşkanı'nın A.B.D. ve Mısır, Başbakan ve dış işleri bakanının İspanya ziyaretleri hiçbir şey olmasa, şekli bile olsa –ki öyle olmadığı aşikar- kaybettiğimiz moral-motivasyon adına fevkalade bir değer taşımaktadır. Ayrıca ulaşılan teknolojik gelişmelerle, dünya gerçekten küçülmüş ve uluslar arası arenadaki asli rolümüzü oynamaya adeta kader bizi mecbur etmektedir.

Aktif haber

Bu haber 378 defa okundu.