En Sıcak Konular

Büyük marketlerde asla göremeyeceğiniz iki şey

16 Ocak 2008 12:39 tsi
Büyük marketlerde asla göremeyeceğiniz iki şey Büyük alışveriş merkezlerinde asla göremeyeceğiniz iki şey, saat ve penceredir.

Hemen her konuya el atan bilim adamları bunu da araştırmışlar ve müşterilerin büyük alışveriş merkezlerinde daha çok vakit geçirerek harcama yapmalarını tetiklemek için, zamanın nasıl da akıp geçtiğini fark etmemeleri amacıyla duvarlarında pencere ve saat olgusuna yer vermemişlerdir.

Malum, büyük marketlerde pencere olmuş olsa, gün aydınlığında içeriye giren bir kişi havanın karardığını fark etmesi durumunda vakit geç oldu diye dışarı çıkma arzusu hissedecektir. Yani alışveriş çılgınlığı kapanından kaçması söz konusu…

Carrefour, Real, IKEA, Migros, Capitol, Tepe Nautilus vb. büyük alışveriş merkezlerinin mimarisine dışarıdan baktığınızda, sanki büyük bir tencere kapağı müşterilerin üzerine kapanmış gibi penceresiz yapılar olduğunu görürsünüz

Nitekim Selçuk Üniversitesi Fizyoloji Profesörlerinden Dr. Neyhan Ergene, marketlerdeki renklerin ve ışıklandırmanın bile özel yöntemlerle belirlendiğini, bu unsurların aç bir insan üzerinde alışveriş yapma arzusunu tetiklediğini söylüyor.

Çığ gibi büyüyor, küçük esnafı öldürüyorlar…

Perakende sektöründe 2007 yılında açılan büyük mağaza sayısı 2006'ya oranla üç kat arttı. Alışveriş Merkezleri ve Perakendeciler Derneği'nin (AMPD) Endeksi'nin verilerine göre 2007 yılında sektörün kaydettiği ciro, 2006 yılına göre yüzde 30 arttı. Sektördeki toplam mağaza sayısı 2007'de yüzde 40 artış gösterdi.

Tam 35 yıldır bir türlü çıkarılmayan büyük marketler yasası İstanbul Ticaret Odası’nda faaliyet gösteren 87 meslek komitesinden 57’sini doğrudan ilgilendiriyor. Bu kadar geniş bir sektörü ilgilendiren bir yasanın neden bir türlü çıkarılamadığı merak konusu...

Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan, büyük marketlerle ilgili yapılacak düzenlemenin tüm tarafların görüşü alınarak uzlaşmayla hazırlanacağını, bu konuda kimsenin endişe etmemesi gerektiğini söylese de, kendinden önceki bakanların söz verip de bir türlü Meclis gündemine getiremediği bu konuyu büyük market lobisine rağmen nasıl hayata geçireceğini de zaman gösterecek.

Perakende piyasalarında ciddi bir rekabet var. Büyük mağazalar kanunu daha da geciktirilirse ve yasal önlemlerle, eşit koşullarda rekabet olanağı sağlanamazsa, bu rekabette yerel perakend­ecilerin daha büyük zararlar görmesi söz konusu. Çünkü açılan her büyük mağaza, etrafındaki on binlerce farklı işkolunu olumsuz etkiliyor ve kapanmasına neden oluyor.

Neden tercih ediliyorlar?

Vatandaşlar artık hırdavatından araç lastiğine, beyaz eşyadan mobilyaya, giyimden gıdaya kadar her türlü ürünün satıldığı alışveriş merkezlerini tercih ediyor. Bu tercihin sebepleri arasında, eskiden alışveriş yapılan market ve bakkallardan satın alınan mallarda seçim yapma, çeşitlik fazlalığı ve satın alınan ürün fiyatlarında karşılaştırma şansı yoktu.

Fakat açılan büyük alışveriş mağazalarında tüketici gördü ki, çok çeşitlilik var, fiyatlarını karşılaştırma olanağı var, satın aldığı ürünü belirli bir zaman diliminde değiştirebilme fırsatı var. Üstelik alışveriş öncesi ve sonrası eve kadar servis araçlarıyla gidip gelme imkânı da işin bir başka yönü.

Büyük marketlerin tetiklediği hastalıklar…

Avrupa'daki mağaza ve market hırsızlıklarını araştıran Center of Retail Research (RR) verilerine göre 16 ülkedeki 2004 hırsızlık bilânçosu 30,7 milyar Euro'yu buluyor. Yıllık ortalama 1 milyon 201 bin müşterinin büyük marketlerde hırsızlık yaparken yakalandığı kayıtlara geçmiş. Müşteri hırsızlıklarının bir kısmı kleptoman hastalarca yapılıyor.

Kleptomani (gayr-i ihtiyari çalma hastalığı), “normal yollardan kolayca temin edilebilecek ya da hiç ihtiyaç olmayan nesneleri bulundukları yerden alarak sahip olma isteği” şeklinde özetleniyor. Hasta, kafasına takılan düşünceye direnemiyor, hırsızlıktan önce giderek artan bir gerginlik, yaşıyor, hırsızlık esnasında ise büyük bir haz duyuyor. Bilinen en ünlü kleptomanlar: Ünlü film yıldızı Winona Ryder, Fransa Kralı 4. Henri.

Büyük bir marketin güvenlik görevlisi kısa bir süre önce başından geçen ilginç bir olayı şöyle anlatıyor: “30 yaşında bir kadın, 1 milyar liralık alış veriş yaptı. Ancak, iki adet parfüm çaldığını tespit ettik. Yakaladığımızda, kleptoman olduğunu belirtti. ‘Elimde değil pişmanım, böyle bir dürtüm var, kendimi öldürmek istiyorum’ diye üzüntüsünü dile getirdi. Alışveriş meblağı yüksek olduğu için sözlerine inandık ve onu bıraktık.”

Türkiye'deki marketlerde yaşanan hırsızlıklar yıllık ciroların binde 2'sine tekabül ediyor. Sadece Migros'larda iki yıl önce açıklanan 1,5 trilyonluk kayıp bunu açıkça gösteriyor.

Duygusal açlık patlama yaptı

Büyük hipermarketlerde özellikle kadın müşteriler ve emekliler market arabalarını raflardan aldıkları mallarla önce gönüllerince tıka basa dolduruyorlar, ardından ücret ödemek için kasaya gelmeden arabaları market içinde bir yerlere terk edip çıkıyorlar.

Marketleri sıkıntıya sokan bu durum, kimine göre ekonomik krizden, kimilerine göre de psikolojik bozukluktan kaynaklanıyor. Psikiyatrlar ise bunu duygusal açlığın göstergesi olarak tanımlıyor.

Tıka basa dolu ama sahipsiz bu alışveriş arabalarının sırrını hipermarketlerin gizli kameraları çözdü. Bu "zararsız eylem"i dostları ya da komşularıyla gezmeye gelen; ama alışveriş yaptığını izlenimi vermek isteyen ev hanımı ve emekliler daha çok yapıyor.

Ah şu tüketim asrı…

Tüketilen şeyin haddizatında satın alınan mal mı olduğu, yoksa insanın kapitalist cenderenin pençesinde nasıl da tükenip gittiği çok su götürür bir tartışmadır.

Teknoloji, bolluk, varlık her şey güzel de, yaşananların insan tabiatı üzerindeki yıpratıcı ve aşındırıcı etkisi yok mu, koca insanlık nasıl olur da kendi eliyle ürettiği heyulanın esiri olma aczi yaşıyor, inanılır gibi değil…

Her nedense, kimi zaman göz alıcı alışveriş merkezlerini gezerken, Mekkeli Müşriklerin kendi elleriyle yaptıkları helvadan putları acıkınca yemeleri olayı geliyor aklıma.

Kendimizi çok mu kaptırdık acaba?

Duvarlarda saat olmasa da, günün devir daim ettiği olmayan pencereler nedeniyle fark edilmese de, zaman akıp gidiyor…

Haber 7



Bu haber 1,049 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,744 µs