ABD 'derin devleti' seçim sonucunu belirledi mi?

16 Ocak 2008 12:52 tsi
ABD seçimlerinde yine bir takım esrarlı işler dönmeye başladı. Önceki seçimlerin Başkan W. Bush'un zaferiyle sonuçlanmasını sağlayan 'gizemli işler', bu defa da Demokrat aday Hillary Clinton için uğraş veriyor. Geçenlerde Clinton'ın Obama'yı geçmesi

Taha Kıvanç/ Yeni şafak

ABD'de 'derin devlet' ha!

ABD seçimlerinde 'derin devlet parmağı' konusunu neredeyse atlayacaktım. Hürriyet'in ABD'deki önseçimlerde akıl almaz bir altüst oluş yaşanmasına 'komplo' açısından yaklaşması ülkemizdeki 'komplocu' zihinleri harekete geçirecektir.

Düşünebiliyor musunuz, ABD gibi bir ülkede bile olaylara müdahale eden bir 'derin devlet' var!

Oliver Stone ünlü bir film yönetmeni. Aklını 'derin devlet' konusuna takıp Nixon ve Kennedy filmleriyle siyasi olayların 'merkez medya' tarafından asla dile getirilmeyen yönlerine ışık tutmaya başlamasıyla birlikte 'sapıttı' muamelesi görmeye başladı. Ama aldırmadı ve Reagan'a suikast girişimini de beyaz perdeye aktardı.

Filmlerini izleyenler biliyor: Üç filmiyle Oscar ödülü kazanmış, 50'ye yakın itibarlı ödülün sahibi Oliver Stone ABD'de 'devlet içinde devlet' yapılanması olduğuna ve o yapının siyaset ve iş hayatından da aldığı destekle olayların gidişini etkilemek için harekete geçtiğine inanıyor.

David Baldacci ismi bizde pek bilinmez; her yeni eseri en çok satanlar listesinde başlara kurulan gerilim romanları yazarıdır. 'The Camel Club' romanıyla birlikte 'deve kulübü' adını taşıyan bir 'karşı derin devlet' grubunu devreye soktu Baldacci. Kulüp başkanının kendisine uygun gördüğü takma-ada bakın: 'Oliver Stone'... Son romanı 'Stone Cold' ile, Baldacci, derin devletin kollarının nereye kadar uzandığını anlatmak için Oliver Stone adıyla dolaşan 'karşı derin devlet' örgütü liderinin geçmişine döner. Derin devlete karşı harekete geçmeden önce o da derin devletin tetikçilerindendir çünkü...

Nobel'e sürekli aday gösterilenlerden Amerikalı romancı Don deLillo da, 1988'de çıkan 'Libra' adlı romanında Kennedy ile suikastçısı Oswald'ın kesişen hayat çizgilerini işler. Türkçeye de çevrilmiş bu romandan, 11 Eylül uğursuz eylemleri ertesinde ABD'yle biraz daha yakından ilgilenirken, bir lokantada karşıma çıkan sol bir aydın beni haberdar etmişti.

Bütün bunlar ancak romanlar ve filmlerde olur sanırdım. 'Derin devlet' bizde aklını bozmuş olanların icadıysa, ABD gibi ülkelerde romancıların ve filmcilerin hayal hanelerinde yaşattıkları bir gölge gibi gelirdi bana.

Kennedy suikastları (önce ağabey John F., ardından kardeşi Robert) derin devlet işi miydi? ABD'ye başkan adayı olmaya hazırlandığı söylenen ailenin genç prensi John Kennedy Jr. 1999 yılında kendi kullandığı uçağın düşmesiyle hayatını kaybetti; acaba o da mı? Richard Nixon'un istifasına yol açan Watergate Skandalı, baştan sona onu koltuğundan etmek üzere planlanmış bir siyasi entrika mıydı?

Kennedy'lerin ölümünden sonra ABD'nin Vietnam politikası keskin biçimde değişti ve hızla daha fazla bataklığın içine gömüldü ABD. Nixon bütün savaş yanlısı retoriğine rağmen ABD'yi bataklıktan çıkartmak için Vietnam'da politika değişikliğine gitmeye hazırlanıyor, Çin'le arayı düzeltme yollarını arıyordu.

Ya Reagan'ın sonuca ulaşmayan suikast girişimine uğraması? Gerçekten artist Jodie Foster'i etkilemek isteyen bir tahtası eksik takıntılı bir gencin dolduruşa gelerek düzenlediği bir eylem miydi o, yoksa onun sıktığı kurşunlar daha yolun başındaki yeni başkana yollanan birer mesaj mıydı?

Seçime giderken kendilerini seçmenlere beğendirmeye çalışan aday adayları arasından en az birinin "11 Eylül eylemleri de Amerikan derin devletinin işi" diyeceği ve kampanyasını bu tez üzerine oturtacağı beklentisinde olanlar vardı; Cumhuriyetçi Parti'nin radikal adayı Ron Paul'un "O ben değilim" açıklaması hayal kırıklığına sebep oldu.

Bu noktaya nereden geldik? Iowa'da yapılan önseçimlerde ipi göğüsleyen Barack Obama'nın, anketlerde en az on puan önde göründüğü Hillary Clinton'a New Hampshire'daki önseçimde geçilmesi yüzünden... Hürriyet, bu durumu, "Hillary komplosu" başlığıyla duyurdu okurlarına. Ben de, elimin eriştiği yerlere uzanıp "Bu komplo, ne komplosudur?" deyü araştırıp durmaktayım.

Denilen şu: New Hampshire'daki önseçimde sayım makinelerinin devrede olduğu yerleşim yerlerinin hepsinde Hillary öndeydi, elle sayılan her yerde Obama; bu nasıl olabilir? Çıkarılan sonuç şu: Sayım makinelerine uzaktan müdahaleyle bu sonucun alınmasını 'derin devlet' sağladı.

George W. Bush'un 2000 seçimini katakulliyle aldığını da hatırlatıyor bu konuda kalem oynatanlar. Bush, toplam oy sayısında geride olduğu halde seçim sistemi bir eyalette kilitlendiği için, Yüksek Mahkeme tarafından başkanlığa getirilmişti. Kilitlenen eyalette ise kardeşi Jebb Bush valiydi.

Bir dostum, "Sen böyle şeylere inanmazsın, ama" dedi ve ekledi, "Orta ismi Hüseyin olan Barack Obama gerçekten aday olursa sağlığından endişe ederim."

Bu haber 490 defa okundu.