İsrail'in Trabzon ilgisi!

Geçen yıl sadece Türkiye'de değil başta Trabzon'un gurbetçi evlatları olmak üzere yurtdışında yaşayan tüm Türklerin yoğun ilgisini çekip bir çok iletişim organlarında yer verilen "TRABZON'D 5. KOL FAALİYETLERİ" başlıklı röportajı Gazeteci- Yazar Hakan Yılmaz Çebi ile gerçekleştirmiş, başta devlet erkanımız ve ilgili birimlerimiz olmak üzere tüm TÜRKİYE'yi uyarmıştık.

Bir kez daha, bir süredir yeni çalışmalarını hazırlamak için bölgemizde araştırmalar yapan Hakan Yılmaz Çebi'nin peşine takıldık. Bu defa yolumuz "Uzungöl"de kesişti. Biz dinlenmek için turizm sohbeti beklerken o yine "örtülü harbin", örtüsünü kaldırıp, uyutulan Türkiye'nin "KALK BORUSUNU" çaldı....

- Geçen yıl Trabzon- Gümüşhane yolunda sizi yakalamıştık şimdi ise Uzungöl'de. Yaptığımız özel görüşme de bu defa PONTUS'UN PKK'sını, Gümüşhane üzerinden Karadeniz hattına indirmeye çalışıyorlar demiştiniz, kısa bir süre sonra da bu bir takım olaylar meydana geldi. Ancak yine bölge halkının gönüllü jandarmalığıyla bu kuklalar zemin bulamadı. Uzungöl'e yaptığınız ziyaretlerde bir takım mesajlar var mı?..

-Dünya almasını bilene sürekli mesaj verir... Eğer siz her gittiğiniz yere acaba Yaratan beni buraya niye getirip götürdü deyip, bu düşünceyle bakarsanız o gözün baktığı her şey size istihbarat verir!.. Maalesef ülkemizi fiziki manada yapılanmış kurumlarla değil de metafizik manada yapılanan "Çarıklı Erkan-ı Harp"le koruyoruz!.. Bu bilgiyi vermemin sebebi ülkeye sahip çıkmanın öyle bir yerlerden makam, mevki-görev beklememek gerektiğini hatırlatmak için! Bu Allah'ın işi ya varsınız ya yapmazsınız!.. Bu işin tacirliği olmaz. Gün olur ayak olursunuz, gün olur baş!... Baş açık yalın ayak gezenle, helikopter pilotu olup başlarda gezen çoğu zaman aynı adamdır. Uzungöl' gelince bölgeyi pek iyi bilen ve takip eden arkadaşlar, hüsn-ü zanla araştırmacı yazarlığımızı takdir ettiklerinde olsa gerek yukarıdaki adam tiplemesine bizleri de yakıştırdıklarından, her gittiğimiz yerle ilgili muhaberatları bizlere de aktarıyorlar. Sözde devlet adına hareket eden turizmle ilgili kurumların ki bunlar ülkeyi peşkeş çeken firmalar tarafından adamları yerleştirilmek suretiyle kontrol altına alınmıştır, yerli yatırımcıya teşvik verip daha kapsamlı tesisler kurdurmazken; Sümer tabletlerinde HABİRU/HIRSIZ olarak geçen Siyonist İsrailoğulları adına hareket eden bir takım şirket ve şahısların önünü açmaktadırlar.

- İsrailiyat çıkarlarına hareket ettiklerini nereden biliyoruz?..

- Bir kere bölgede sık sık toplantı yapan ve burayı su yolu haline getiren bazı şahıs ve firma yetkilileri, bunların şeceresini ve bağlantılarını takip edip rapor tutan merkezlerinde pek iyi bildiği gibi İsrail unsurlarının Türkiye'ye deki taşeronları. Hepsinin bağlı olduğu "Baron ve Baronesler Siyonist Yahudi Yapılanması" içinde, kendileri de 33. Dereceli işadamları familyasından. Burada İsrail adına otel ve eğlence merkezleri açma işini onlar takip ediyor. Bakın Uzungöl'ün şu anki işletmecileri yerli ve bölgedeki lokantalarda en ufak bir alkollü içecek servisi yapılmıyor, haliyle akıl ve sağduyu da başta olduğundan "fuhuş turizmi" de buralara giremiyor...

 -Kulağınıza gelen başka duyumlarda olduğunu söylemişlerdi?..

-İsmi üzerinde duyum tabii lakin altını dolduranlar oldu elbet. Şimdi Almanya'da bu bölgenin evlatlarından olup önemli bir otelin sahibi olan şahıs bir takım iş görüşmeleri için kalburüstü mecraların birinde Türk dostlarıyla otururken yan masada Almanca aksanıyla ancak her hallerinden Yahudi oldukları belli olan bir grubun Uzungöl hakkında konuştukları dikkatini çeker. Kendisi de iyi Almanca bilmektedir. Konuşmalara kulak kabarttığında burada yapacakları otelin detayları hakkında bilgilere ulaşır... Bu bilgilere ulaşan insanlar aynı zamanda Uzungöl'le ilgili dernekte de aktifler, haliyle bölgeyi herkesten iyi bilen ve bu konu da son derece hassas olan insanlar..

İSRAİL ÇIKARLARI İÇİN ALMAN

İSTİHBARATÇILARI KULLANIYOR?

- Uzungöl'ün turizm açısından stratejik önemi haricinde başka bir önemi de var mı?..

-  Bakın Adapazarı- Artvin hattı ki bu hatta kale hükmünde olan il Trabzon ve ardı Gümüşhane'dir. PKK gibi PONTUS'U Karadeniz'de bir taşeron terör örgüt olarak organize etmek isteyen İsrail, bu amaç için Yunan ve Alman istihbaratının elemanlarını kullanıyor. Pontus'un merkezi olan SANTA YAYLASI BAŞTA OLMAK ÜZERE, UZUNGÖL, TAŞLI YAYLASI, SÜMELA MANASTIRI gibi stratejik merkezler, k tekrar ele geçirilmeye çalışılıyor. Öncelikli olarak gurbetçi trafiğinden dolayı Almanlara bölgede nispeten sempatiyle bakılıyor bu yüzden Alman istihbaratının (BND) elemanları, İsrail'in taşeronu olarak dikkati çekmeden çalışabilmektedirler. Tıpkı Küresel Hokkabazların; "Kiliseler Birliği"ne; "Halklar arası bir yakınlık var, Türkiye'deki misyonerlik faaliyetlerinde Koreliler'i kullanın" diye talimat vermesi gibi bir direktif var ortada.  Biliyorsunuz bugün Almanya iktidarı başta olmak üzere istihbaratı da "İsrail sızmalarının" kontrolündedir....Özellikle SANTA YAYLASIN'DA bulunan harabeler bir dönem ülkenin koç gibi işadamları sayesinde en ufak taşına kadar bir takım yerlere taşındı(!) Oysa daha ne gizli hazineler var (!) Neyse konumuz bu değil... Ayrıca enerji ve farmakoloji başta olmak üzere bir çok bilimsel araştırmaları bu "koyunun etini de postunu da" nasıl değerlendiririz misali şimdiden tesbit edip projelendiriyorlar. Merak etmeyin bize de bu projelerde yer veriyorlar; ameleleri olarak!...

- Siz bir ara MPL Televizyonu Hazır Kıta programınızda Şenol Sakınmaz'la Kıbrıs üzerine konuşurken, Sayın Sakınmaz Kıbrıs'ta ARTEMİS OTEL adı altında sözde turistik bir otelmiş gibi ABD askerlerine Ortadoğu'da ve muhtemel Kafkaslar ve Balkanlarda çıkacak savaşlar sırasında bu askerlere aslında dinlenme, rehabilitasyon merkezleri yapıldığına dikkat çekmişti...

-  Eyvallah Sayın Sarı, siz anladınız onu (Gülüşmeler). Latife oldu ama konu pek ciddi. Tıpkı orada planlandığımız gibi bunlar bölgedeki kendi ajanlarına öncelikli olarak Rehabilitasyon merkezleri kuruyorlar. Ayrıca bölge insanının tabiatı üzeride oynamak için mutlaka o insanlara para kazandırıp sonra harcatmak gerekir. Misyonsuz para kazanan insan bu parayı zevkinde harcamak ister. Bu ülke kaynaklarını tekelinde tutan gayri milli unsurlar öyle bir psikolojik deney fareleri gibi halkın üzerinde oynuyorlar ki; Önce insanları aç bırakıyorlar sonra doyuruyorlar sonra da bakın hep bu tokluğu yaşamak istiyorsanız öpeceğiniz eli bileceksiniz deyip önce insanların nefislerine kendilerini itaat ettiriyorlar. Bu amaçla da Trabzon'da ARTEMİS OTELLER kuruyorlar. Burası bir enerji merkezi bu merkezi kontrole almak sadece iktisadi bir yapılanmayla olamaz bunun psikolojik, sosyolojik, kültürel, dini boyutları var. Bunları bir merkezden birbirini destekleyen bir plan dahilinde hareket ettirmezseniz kalıcı olamazsınız. Bu da balonlarını patlatacak bir "Hazır Kıta"nın daha erken davranmasına sebep olur!..

- Tarihi incelediğimizde şehirlere hakim olma önce dağlara hakim olmakla başlıyor...

 - Sayın Sarı sizi tebrik ederim. Harika bir tespit. Tarih sadece okumakla olmuyor, tarih başlı başına bir stratejidir. İsrail bugün Golan tepelerinden niye bir türlü çekilmiyor. Yeryüzünde bütün işgaller dağlardan başlar! Peygamberler ilahi emirleri alma trafiğine hep dağlarda başlamışlardır. Zihni arınmalar hep dağlarda olur! Dağ zirvedir, şahikadır bir milletin ufkudur. Bir milletin ufkunu karartırsanız ümitlerini de karartırsınız neyi hayal edecek neye zirve diye tırmanacaksınız. Siz hücrelerinizi başınızda tutamazsanız ömrünüz boyunca yaşatacağınız nesil "ayak" olur "ayak"... Dağlarında illeri olan ülke burası. Gelip görsünler buralarda kartal yuvalarına bile evler yapılmış. Bırakın evleri camiler inşa edilip beş metre karın altında zangır zangır titreyerek cemaatle sabah namazları kılınıyor.? İbn-i Haldun'un asabiye teşhislerini hatırlayıp dağ insanının karakterini çözün, bu milletin tamamını ovalara yayıp üzerlerine şeytanlarını yaymadan hakimiyet kuramazlar...

netpano.com