En Sıcak Konular

Adem'den bugüne 'örtünme'nin kısa tarihi

20 Ocak 2008 17:20 tsi
Adem'den bugüne 'örtünme'nin kısa tarihi Ortadoğu'da Musevi, Hıristiyan ve İslam toplumlarının dindar kesimlerinin ittifak ettikleri tek konu tesettür. Dış görünüşlerine bakıldığında bu coğrafyada kadınların çoğu başlarını örtüyor... Avni Özgürel örtünmenin kısa tarihini yazdı...

Avni Özgürel / Radikal 

Geçtiğimiz hafta Başbakan'ın İspanya'da yaptığı açıklamalar dolayısıyla bir kere daha türban tartışmasıyla yatıp kalktık... Sıkıntı kanunla mı düzeltilsin, Anayasa çerçevesinde bir çözüm mü bulunsun, yoksa mevcut durumu değiştirecek bir şey yapılmasın mı? Tartışmaya dahil edilmedik konu kalmadı... Atatürk, Cumhuriyet, laiklik, AKP ajandasından tutun Avrupa Birliği, ABD'nin 'ılımlı İslam' projesi vs...

Konuya bireysel özgürlükler açısından nasıl baktığımı öteden beri yazıyorum... İnsanlara özellikle üniversite muhitinde genel ahlaka aykırı olmamak ve dini kisve niteliği taşımamak şartıyla her türlü kıyafet yasağı getirilmesine karşıyım...

Dini kisveden neyi kastettiğimi de söyleyeyim: Hangi din söz konusu olursa olsun, o dine mensup herkesin değil din hizmetlisi sınıfının giydiği kıyafet...

Adem'den bugüne

Semavi din olarak tanımladığımız Musevilik, Hıristiyanlık ve İslam inanışının yaratılışa ilişkin kabulleri ortak: Allah insan neslinin ataları olan Adem ve Havva'yı yaratıp onları cennetten çıkardığında yaptıkları ilk iş, buldukları bir yaprakla çıplaklıklarını örtmeleri oldu...

Sonrası malum... Hz. İbrahim'e ve daha sonra Hz. Musa'ya kadar pagan inançları da dahil her din, şekil ve kapsamı değişse de, gerek erkek gerekse kadınlar için ilke olarak kılık kıyafet konusunda norm getirmeyi ve örtünmeyi benimsedi. Tevrat'ta erkeklerin şakak bölgelerindeki saçı tıraş etmemelerini emreden ayet var. Tevrat'ta yer alan 'Rebeka Ishak'ı görünce peçesini alıp örtündü' ayetinde, keza: 'Rab o gün baş sargılarını atkıları kaldırıp atacak' cümlesinde yansıyan tablo da budur. Daha ötesi Talmut'a göre başına örtü örtmeden sokaklarda dolaşan bir kadını kocası mehir ödemeden boşama hakkına sahiptir... Unutmamak gereken bir husus Hıristiyanların Hz. İsa'nın şeriat vazetmemesi nedeniyle Musevi şeriatına tabi olduklarıdır... Dolayısıyla Hıristiyan inancında da tesettür farzdır.

Kadını fitne kaynağı olarak gören anlayışın yansıdığı İncil yazıcısı Pavlus örtünme konusunu ele aldığı fasılda şöyle diyor: "Fakat bilmenizi isterim ki her erkeğin başı Mesih'tir ve kadının başı erkektir. Mesih'in başı ise Allah'tır. Başı örtülü olarak dua eden yahut peygamberlik eden erkek, başını küçük düşürür. Başı örtüsüz olarak dua eden kadın başını (erkeğini) küçük düşürür. Eğer kadın örtünmüyorsa saçını kessin, saç kesmek yahut tıraş olmak ayıp ise örtünsün.

Çünkü erkek Allah'ın sureti ve izzeti olduğu için, başını örtmemelidir. Kadın ise erkeğin izzetidir. Erkek kadından değil, kadın erkektendir. Çünkü erkek kadın için değil kadın erkek için yaratıldı. Bunun için kadın başının üzerinde hâkimiyet alameti olan örtüyü taşımalıdır..."

Ayrıca günümüzde ölçüleri hayli gevşemiş olsa da gerek Musevi gerekse Hıristiyanların kadınlar söz konusu olduğunda tesettüre İslam dini kadar önem verdiğidir. Hz. Musa'nın peygamberlik görevini yaptığı dönemde hür kadınlar içinde örtünmeyen yoktur. Keza ilk Hıristiyanlardan itibaren İsevi inancını benimseyen kadınlar başlarını örtegelmişlerdir. Hıristiyan tarihinde önemli bir yer tutan Maria Magdelena'nın örtünmemiş olduğunun kabulü ve o haliyle tasvir edilmiş olması toplum içindeki konumuyla alakalı sayılmak gerekir. Kaldı ki onun da ev dışında töreye uygun giysiyle örtülü halde dolaştığını düşünmek gerekir. Bunun dışında Hz. Meryem ve diğer inanan kadınların tamamı örtünmüş haldedir. Pek çok ikonda Hz. Meryem tasviri incelendiğinde, onun başını günümüzde türban diye ifade edilen tarzda örtüyle kapattığı görülür...

Kadınların örtünmesi ve kıyafetleri, erkeklerin saç ve sakalları neredeyse bütün dinlerde önemli bir mesele sayılmıştır. Günümüz İsraili'nde Hasidic diye isimlendirilen ve nüfusun önemli bir oranını teşkil eden sofu Musevi gruba mensup kadınların dişi kimliklerini yok etmek için kaşlarını aldırdıkları, cinselliği sadece üremeye dönük mekanik bir eylem düzeyine indirmek için eşleriyle birbirlerini görmedikleri bir perdenin gerisinde kalarak ilişkiye girdikleri bilinir.


İslam ve kadınlar

Kuran ayetlerini kendimce yorumlayacak değilim. Ancak şu kadarını söyleyeyim ki Kur'an her Müslüman'a ayrı ayrı tebliğ edilmiş sayılması gereken bir ilahi kaynak. Yani falanca tefsirde öyle okudum, ona uydum ya da feşmekanca âlim böyle yapmamı söyledi demek, dini açıdan inanmış bir Müslüman'ı kurtarmıyor. Kuran'ın pek çok ayeti Müslüman'ı birey olarak muhatap alıp onu akılla hareket etmeye çağırıyor.

Buna işaret ettikten sonra günümüzde 'İslami' olarak görülen kılık kıyafet mevzuuna geçebiliriz. Medine'de yani İslam'ın yayıldığı şehirde yetişmiş bir mezhep imamı olan İmam Malik, Müslümanların giysilerinin dini bir norm olmadığını söyler ve yaygın kıyafeti 'Hicaz Örfü' olarak tanımlar. Yani kıyafet, erkekler için de kadınlar için de İslam'la var olmuş bir yeni çizgi değildir. İslam öncesinde din ayrımı olmaksızın sadece Mekke ve Medine'de değil bütün Arap coğrafyasında benimsenmiş bir kıyafet anlayışı söz konusudur.

Tartışma ve yorum farklılıklarının odağında yer alan Nur Suresi'nin 31. ayeti şöyle: "Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (haramdan) kaçındırsınlar, namus ve iffetlerini korusunlar; ziynetlerini açığa vurmasınlar, ancak kendiliğinden görüneni hariç. Baş örtülerini, yakalarının üzerine kadar örtsünler. Kendi kocalarından, babalarından, oğullarından, kocalarının oğullarından, kendi kardeşlerinden, kardeşlerinin oğullarından, kız kardeşlerinin oğullarından, kendi kadınlarından, ellerinin altında bulunanlardan (kölelerinden) ailenin kadınına şehvet duymayan hizmetçilerden, henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına ziynetlerini göstermesinler. Gizledikleri ziynetleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Hep birlikte Allah'a tevbe edin ey mü'minler, umulur ki felah bulursunuz..."

Artık dindar olan olmayan herkes biliyor ki ayetle ilgili tartışma 'Başörtülerini yakalarının üzerine kadar örtsünler' cümlesinden çıkıyor...

Cümleyi başörtüsü emri gibi algılamak da mümkün farklı yorumlamak da...
Nasıl farklı derseniz, bir görüşe göre:

O dönemde erkek ya da kadın başörtüsüz kimse yoktu zaten... Aşırı sıcak bir bölge olan Arabistan'da erkekler de kadınlar da başlarını örtmekteydiler... Dolayısıyla söz konusu ayetle var olan bir hal değil hangi bölgenin kapatılması gerektiğine işaret edilmektedir.

Bu konuda Hanefi mezhebine göre bedenden bağımsız olarak saçın kadın sayılmayacağını da söylemek lazım. Bundan dolayı Hanefi fıkhında uzun saçlı kadınların saçlarının uç kısmının açıkta kalmasıyla tesettürün ihlal edilmeyeceği hükmü yer almaktadır.

Çarşaf ya da cilbab

Son olarak çarşaf diye isimlendirdiğimiz Arapların cilbab dedikleri kıyafet konusuna değinmek gerek. İslam'ın ilk yıllarında Medine Araplarının evleri hayli dardı ve helalar dışarıdaydı. Kaynaklar kadınların geceleri tuvalet ihtiyacı hissettiklerinde Menas adı verilen bir mahalle gittiklerine işaret ediyor. Bilinen, bazı kişilerin gecenin karanlığından yararlanarak kadınların geçeceği güzergâhta gizlenip onları taciz ettiğidir. Bu şahısların yakalandıklarında 'Biz onların hür kadınlar olduğunu bilmiyorduk, cariye sanıyorduk' dedikleri rivayet edilir... Müslüman kadınların cilbab giymeleri bu olaylar üzerine gelen ayet sebebiyledir...

Medine'de köle kadınlar göbekleriyle diz kapakları arasını kapatacak örtü dışında giyinme konusunda kayda tabi değillerdi... Dolayısıyla cilbab Müslüman kadınlar için mensubiyet ifadesi hükmündeydi.

Kıyafet konusunda iki sözcüğü daha anlamlandırmak gerekiyor. Bunların ilki 'siyabe.' Kelimenin Türkçedeki tam karşılığı 'elbise.' Belli bir formu işaret etmeyen her türlü giysinin müşterek ifadesi bu. İkinci sözcük ise 'himar.'

Himar, örfe göre yöreden yöreye biçim, renk özellikleri değişebilir kıyafet manasında kullanılan bir kelime.



Bu haber 640 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,613 µs