yeşil ışık! | " /> yeşil ışık! | "/>

En Sıcak Konular

Derin gözaltına askerden yeşil ışık!

25 Ocak 2008 10:18 tsi
Derin gözaltına askerden yeşil ışık! İlk kez Susurluk skandalında ortaya çıkan Velik Küçük adı, izleyen yıllarda pek çok dosyada yer almaya devam etti. Tüm bunlara rağmen, Küçük salı günü yapılan 'Ergenekon' operasyonuyla ilk kez yasalarla yüzyüze geliyor. Peki Küçük şimdi nasıl gözaltına

Adı ilk kez Susurluk skandalında ortaya çıkan ve bugüne kadar hiç bir soruşturma geçirmeyen Emekli Tuğgeneral Veli Küçük, yıllardan sonra ilk kez yasalarla yüzleşiyor.

Susurluk’taki kazadan sonra hakkındaki iddialar nedeniyle TBMM’de oluşturulan komisyona bile gidip ifade vermeyi reddeden, Tuğgeneral rütbesine terfi ettikten sonra emekliye ayrılan Küçük, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Ergenekon yapılanmasına yönelik soruşturmasında ilk kez gözaltına alındı.

SUSURLUK’LA DUYULDU

Kamuoyu, Veli Küçük’ün ismini ilk kez 3 Kasım 1996’da Susurluk’taki kaza sonrasında duydu. Kazada ölen Abdullah Çatlı’nın, ölmeden önce telefonla son görüştüğü kişiler arasında Kocaeli İl Jandarma Alay Komutanlığı’nda görevli Albay Veli Küçük de vardı. İtirafçı İbrahim Babat’ın Susurluk raporunda yer alan ifadesine göre, Küçük, 1990’da JİTEM’in başındaki albaydı. Emniyet İstihbarat Dairesi’nde Başkan Yardımcısı olarak görev yapan Hanefi Avcı, 1997 yılında TBMM Susurluk Komisyonu’nda verdiği ifadede, Küçük’ün Çatlı ile defalarca telefon görüşmesi yaptığının belirlendiğini söyledi. Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş da, kazayla ilgili raporunda, Sami Hoştan’ın incelenen tek telefon numarasından, 1996 yılında 7 ayda ve Küçük’le 34, Çatlı ile 13, Korkut Eken’le 6 kere görüştüğü belirtildi.

KARANLIK ÜÇGENDE KOMUTANDI

Küçük’ün Kocaeli İl Jandarma Alay Komutanlığı yaptığı dönemde, bölgede birçok faili meçhul cinayet işlendi. Sapanca-Hendek-Düzce üçgeninde Behçet Cantürk, Enis Karaduman, Hacı Karay ve Savaş Buldan faili meçhul cinayetlere kurban gitti. Küçük, görev yaptığı dönemde, TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu’nun çağrısına rağmen ifade vermeyi reddetti. Olayı soruşturan İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcısı Aykut Cengiz Engin, Çatlı’ya ait cep telefonu görüşme dökümlerinde Küçük’ün ismine rastlayınca, Genelkurmay Başkanlığı’na suç duyurusunda bulundu. Genelkurmay’ın talimatı üzerine Jandarma Genel Komutanlığı, Küçük ile ilgili iddiaları araştırmak üzere üç generalden oluşan bir komisyon kurdu. Turhan Bedirhan, Cahit Balcı ve Yaşar Ilık’tan oluşan Generaller heyeti, araştırma sonucu Küçük ile ilgili suç unsuruna rastlamadı. Küçük, heyete, Çatlı, Hoştan ve Sedat Peker gibi isimlerle ’istihbarat temini için’ konuştuğunu söyledi.

NEREDE OLAY ORADA

O Tuğgeneral rütbesine yükseldikten sonra Giresun Jandarma Bölge Komutanlığı görevine atanan Küçük, daha sonra Çanakkale 116. Jandarma Er Eğitim Tugay Komutanlığı’nda görev aldı. Küçük, 2000 yılında da emekliye sevkedildi. Küçük, Ağustos 2001’de İran-Azerbaycan ilişkilerinin gerildiği bir dönemde Bakü’de ortaya çıktı ve Azeri basınına "Türk ordusu yardıma hazır" açıklaması yaptı. Veli Küçük, 2002 yılında, halen cezaevinde bulunan, yeraltı dünyasının ünlü ismi Sedat Peker’in, ’Öztürkler’ adlı internet sitesinin açılışında yaptığı konuşmada, ’Ergenekon’ sözcüğünü ilk kez kullandı. Küçük, "Türk birliği mutlaka tecessüs edecektir. Asil Türk milletinin yolu Tanrı Dağları’ndan, Ergenekon’dan geçecek" dedi.

’AT İZİ, İT İZİ’

Şemdinli olayları ile ilgili değerlerdirmelerde de bulunan Küçük, olayların JİTEM’e mal edilmeye çalışıldığını öne sürdü, "Orada görevlilerin kimliği bulunmuş. Yakalandığı söylenenler JİTEM’ciymiş. Adam böyle birşey yapacaksa kimliğini orada bırakır mı? Evrakını bırakır mı" yorumunu yaptı. Danıştay’a silahlı saldırıda bulunan avukat Alparslan Arslan’ın telefon trafiğinde isminin geçmesi üzerine de Küçük, şu açıklamada bulundu: "Ülkede at izi, it izine karışmış durumda. Onlarla irtibatım yok. Alparslan Arslan’la konuştuğumu hatırlamıyorum. Fotoğraflarına baktım, kendisini şahsen de tanımıyorum. İsmini de bu olayla duydum."

DİNK’E TEHDİT İDDİASI

Veli Küçük, emekli olduktan sonra Hrant Dink’in 301’den yargılanması için suç duyurusunda bulunan ve şu anda emniyette sorgulanan Hukukçular Birliği Başkanı Kemal Kerinçsiz ile defalarca aynı karede yer aldı. Avukat Erdal Doğan, müvekkili Dink’in Küçük tarafından tehdit edildiğini, en çok da bu tehditten etkilendiğini öne sürdü. Ancak Küçük, bu iddiaları yazılı bir açıklamayla reddetti. Emekli olduktan sonra İstanbul eski Valisi Erol Çakır ve Narkotik Şube eski Müdürü Nihat Kubuş ile Stratejik Güvenlik Koruma ve Eğitim adlı şirket kuran Küçük, bir söyleşide, şunları söyledi: "Hiçbir zaman amatörce çalışmadım. Devletim dedi ki, ’Şu görevi yap’; ’Emredersin’ dedim, yaptım. Tutturmuşlar JİTEM diye. JİTEM diye bir kuruluş yok. İstihbarat Gruplar Komutanlığı vardı. Devlet bana ’İstihbarattasın’ dedi. ’Pişman mısın?’ dersen; hayır, gene aynı şeyi yaparım. Devletime karşı görevimi yaptım."

ASKERE BİLGİ VERİLDİ

İşte bu Veli Küçük’ün de içine dahil olduğu iddia edilen ’Ergenekon’ yapılanmasına yönelik İstanbul Polisi’nin 7 ay önce başlattığı istihbari çalışma, önceki hafta tamamlandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin, operasyon öncesinde askerle de bağlantı kurdu. Askerden de ’yeşil ışık’ yanması üzerine Küçük gözaltına alındı. Genelkurmay, bir süredir adı yolsuzluk ve çetelere karışan bütün askeri personel ile ilgili olarak radikal bir tutum izliyor. Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral İlhami Erdil ve Elazığ’daki 8 Kolordu Komutanlığı dönemindeki iddialar nedeniyle Korgeneral Ethem Erdağı’nın yargılanmalarına izin verildi. Eskişehir’de birlik içinde esrar partisi düzenleyen personel ile Atabeyler Soruşturması’nda ismi geçen bazı subayların da YAŞ kararı ile ordu ile ilişiği kesildi.

GÖZALTINA ALINIRKEN TEK KELİME ETMEDİ

Operasyon kapsamında gözaltında bulunan emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ün ise gözaltına alındığı sırada polise tek kelime etmediği öğrenildi.

Küçük'ün Beşiktaş'taki Levazım Sitesi'ndeki evine 22 Ocak, sabah saat 06.00 sıralarında gelen polis, evin önünde bekleyen ve koruma görevi yapan 2 askere savcılığın yakalama kararını gösterdi. Veli Küçük, kapıyı açtığında ise karşısında Terörle Mücadele ve İstihbarat Şubesi üst düzey yöntecilerini buldu. Savcılık tarafından alınan arama ve gözaltı kararı kendisine söylendi. Küçük'ün kendisini gözaltına almaya gelen polis şefleriyle göz mimikleri ile anlaştığı, başıyla ve gözleri ile karşısındaki görevlileri onayladığı belirtildi. Sağlık problemleri karşısında ilaçlarını yanına alabileceği söylenen Veli Küçük'ün, kıyafetlerini giydikten sonra polise teslim olduğu ve İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ne götürüldüğü ifade edildi.
     
Karaparanın izi

Ele geçirilen belgeler arasında yer alan banka dekontları ve hesap kayıtlarından, örgüte yurtdışından yüklü miktarlarda para transferi yapıldığı da iddia edildi. Avrupa ülkelerinden yapıldığı belirtilen para transferlerinin örgütün uyuşturucu ve silah ticaretinden kazandığı paralar olabileceği iddia edildi. Yurtdışından gelen para transferleri ile ilgili belgelerin bulunmasının ardından Milli İstihbarat Teşkilatı'nın da devreye girdiği bildirildi.

Bilgisayar mı ortaya çıkardı
 
ERGENEKON Operasyonu’nun kilidini, Doç. Dr. Ümit Sayın’ın bilgisayarındaki bilgilerin açtığı ileri sürüldü. 2005 yılında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Adli Tıp Enstitüsü’nde görevli Doç. Dr. Sayın, İstanbul Üniversitesi Rektörü Mesut Parlak’a e-mail yoluyla hakaret ettiği ve iftira attığı gerekçesiyle gözaltına alındı. İddiaya göre, Sayın’ın incelenen bilgisayarında, ’Ergenekon’a ait 3 bin sayfalık bilgi ve belge bulundu. Sayın, "Bahsi geçen kimseyi tanımıyorum" dese de, bu belgeler, operasyonun temelini attı. ’Açık İstihbarat’ adlı ulusalcı sitede köşesi olan Sayın, aynı site yazarı Oktay Yıldırım, Ümraniye’de ele geçen el bombalarıyla ilgili gözaltına alınınca yazmaktan vazgeçti. Site yöneticisi Behiç Gürcihan, Sayın’ın köşesine, kafasını toprağa gömmüş bir adam resmi koyup, köşeye ’Dr. Şerefsiz Ödlek’ adını verdi. Böyle kişilerle aynı yerde yazmak istemediği için yazılarını çektiğini belirten Ümit Sayın, site yöneticileri hakkında savcılığa şikáyette bulunmuştu.
     
Vahim iddialar...

İddialara göre Ergenekon örgütü, Nobel'li yazar Orhan Pamuk'u öldürmek için Glock bir tabanca ve 2 milyon YTL arıyordu.

Çete ünlü isimlere suikastlar yaparak Türkiye'yi darbe ortamına sürüklemek istiyordu. Darbe tarihiyse 2009'du.

Sıhhiye'deki 700 kilo patlayıcı dolu minibüs çetenindi. 'İstanbul'da üç bombalı minibüs var' iddiası panik yaratmak için yayıldı.

Diyarbakır'da kendi adamları Vatansever Kuvvetler Güçbirliği Hareketi Başkanı'na silahlı saldırı düzenleyip 'PKK saldırdı' dediler.

İbrahim Çiftçi, savcıya Hablemitoğlu cinayetini işlediğini söyledi, inandırıcı bulunmadı. Çiftçi, el bombasıyla öldürüldü.

Hürriyet & Milliyet



Bu haber 565 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,533 µs