En Sıcak Konular

Hangi Atatürk kimin?

25 Ocak 2008 12:04 tsi
Hangi Atatürk kimin? Ulusalcılar kalpaklı, askerler üniformalı, İslamcılar çarşaflı Latife Hanım'la beraber olduğu, laikler baloda kadınlarla dans eden Atatürk'ü ön plana çıkarıyor. Peki, gerçek Atatürk hangisi? Gazeteci yazar Taha Akyol, 'Ama Hangi Atatürk' kitabında bu

Kaç tane Atatürk var?

Atatürk gibi farklı dönemleri yaşamış, önemli roller üstlenmiş ve liderlik yapmış bir insanın, değişik politikalara girişmesi kaçınılmazdır. Bir solcunun ya da bir sağcının, Atatürk'ün bir tarafını daha çok sevmesi normaldir. Batılı, laik çevrelerin, 1930'lardaki Atatürk'ü ön plana çıkarması böyledir. Bu, tüm büyük liderler için geçerlidir. Yanlış olan 'doğrusu budur' diye empoze etmeye kalkışmaktır.

Proleterya da diyor, hutbe de veriyor

Bolşeviklerle ilişki kurarken kapitalizmden, emperyalizmden bahsediyor. Hatta 'proletarya' kelimesini kullanıyor. 0 dönemde çok yaygın olan terimler değildir bunlar. Bolşeviklere yakın görünmek için kullanıyor. Ama zaferden sonra bu terimleri tamamen terk ediyor. Öyleyse, bunlar Atatürk'ün siyasi inancı değil, diplomatik sözleriydi.

Aynı şekilde Milli Mücadele'de camide minbere çıkıp hutbe veriyor, Kuran'dan ayetler okuyor. Osmanlı'da bile olmayan İslami bir gösteri ile Meclis'i açıyor. Ama sonra laikliği ön plana çıkarıyor.

Hangisi gerçek Atatürk?

Tek gerçek değil, hepsi gerçek. Milli Mücadele döneminde, değişik etnik kökenden gelen insanlar arasında birliği sağlamak için İslam'ı ön plana çıkarıyor. Doğu'daki mahalli liderlere ve şeyhlere yazdığı mektuplarda, İslam vurgusu yapıyor. Ama sonra, laiklik döneminde bu terimleri tamamen bırakıyor. "Bunun hangisi iyi" sorusu yanlıştır. Çünkü tarih, 'hangisi iyidir' sorusunun cevabını araştırmaz. Atatürk, değişik dönemlerde, degişik problemlerle karşılaşmış, değişik yöntemler getirmiştir. Bize lazım olan da budur. Bugün hangi tür problemlerle karşı karşıyayız? Ne tür çözümler getirmeliyiz?

 Bugün vatanı sattı diye suçlanırdı!

Hatay'dan başlayıp Musul, Kerkük ve Süleymaniye'yi de içine alan bir sınır çiziyor. "Burası bizim Misak-ı Milli sınırlarımızdır, vatanın bir parçasıdır, hiç kimseye birakmayız" diyor. Ama alamayacagını görünce konuyu kapatıyor. 1934'te yazılan resmi tarih kitabında Musul meselesi yoktur. 1926'da Musul'u kaybediyoruz, almaya gücümüz yetmiyor ve konu hemen kapatılıyor. Bence Atatürk'ün Musul için savaşa girmeme kararı doğrudur, realisttir. Ama o gün, bugunkü demokratik ortam olsaydı, mutlaka, 'vatanı sattı' diye suçlanırdı. Nitekim, "Annan Planı'na evet demek vatanı satmaktır" denildi. Atatürk tecrübesini bilmek; savaş tecrübesini, diplomasi ve politika tecrübesini bilmek demektir. Bunları bilerek günümüze bakılmalıdır. 

İnternethaber



Bu haber 290 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,954 µs