Derin avukatlar iş başında!

30 Ocak 2008 12:55 tsi
Çökertilen çeteler içinden çıkan avukatlar dikkat çekmeye devam ediyor. Alparslan Arslan, Kemal Kerinçsiz, Fuat Turgut bunlardan birkaçı. Suç çetelerinin varlıklarını korumak ve kanunlardaki boşluklardan yararlanmak için bu yola başvurduğu ifade ediliyor.

Kaos ortamı meydana getirerek kriz çıkarmak isteyen çeteler için sistemin açıklarını bilmek hayatî derecede önemli. Varlıklarını kanunlardaki boşluk ve muğlak ifadeleri kullanarak sürdüren Ergenekon terör örgütü gibi suç çeteleri, bunun için bünyesinde mutlaka bir veya birden fazla avukat barındırıyor. Ergenekon'da gözaltına alınarak tutuklanan emekli Tuğgeneral Veli Küçük'le aynı karede fotoğrafları yayınlanan Danıştay saldırganı Alparslan Arslan bir avukattı. Hrant Dink ve Orhan Pamuk'un TCK'nın 301. maddesinden yargılandığı davalarda şikâyetçi olmasıyla tanınan avukat Kemal Kerinçsiz de son operasyonda yakalanarak cezaevine gönderildi. Aynı operasyonda gözaltına alınan Hrant Dink cinayetinin azmettiricisi olarak yargılanan Yasin Hayal'in avukatı Fuat Turgut ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.

Hukukçular Derneği Başkanı Kamil Uğur Yaralı, kimi avukatların adının son yıllarda çete ve cinayetlerle anılmasının mesleğin itibarını zedelediğinin altını çizdi. Hukukçuların sistemin 'yumuşak karnını' iyi bildiğini vurgulayan Yaralı, Türkiye'de çetelerin iktidar alanı oluşturabilmek için sistemin kilit noktasındaki kişileri yapılanmaya dahil ettiğinin altını çiziyor. Çetelerin içinde avukat, hâkim, savcı, emniyet mensubu ve asker bulunmasını buna bağlayan Yaralı, Türkiye'nin gerçek manada hukuk devleti olabilmesi için çeteleri açık ve şeffaf bir şekilde soruşturmasının şart olduğunu kaydediyor. Konya Barosu'nun eski Başkanı Avukat Hasip Şenalp de Yaralı'nın söylediklerini destekliyor. Şenalp, "Çeteler açık vermemek için avukatları kullanıyor." diyor.

Demokrat Hukukçular Derneği Başkanı Avukat Halil Doğan, hukuku bilen, kanuna saygılı olması gereken avukatların suç işlemesinin yadırgandığını belirtiyor. İnsan haklarına, yaşama özgürlüğüne en önce saygı duyması beklenen kişinin hukukçu olması gerektiğini hatırlatan Doğan, "Her türlü haksızlık karşısında mağduru korumaya çalışacak, suçluyu cezalandıracak organ, hukukçulardan oluşan yargıdır. Mağduru koruması gerekenler, insanları mağdur ediyorsa, tuz kokmuş demektir." açıklamasında bulunuyor. Kahraman olma isteğinin de avukatları bu tür yollara iten sebepler arasında yer aldığını ifade eden Doğan, "Yargı suçludan, güçlüden yana olur, yargıç, siyasi tercihini ortaya koyup hukuktan ayrılırsa, insanlar kendi doğrularını kendi güçlerini kullanarak uygulamak ister. Hukuktan sonuç alamayanlar mafyaya, tahsilâtçılara müracaat eder. Bu da bir kaos yaratır." diyor. Halil Doğan'a göre, darbe girişimi başarısız olanların hain, başarılı olanların ise devlet başkanı ve kahraman ilan edildiği bir ülkede, herkes örgüt kurup kahraman olmak isteyebilir.

Zaman

Bu haber 370 defa okundu.