DTP PKK'ya desin, siz de Ergenekon'a terörist deyin!

30 Ocak 2008 13:32 tsi
Ergenekon çetesi askerlerin yönetime el koyması için ortamı hazırlamak üzere 2009’da kanlı eylemler yapacakmış. Yani teröre başvuracakmış. Peki niçin? Şahsi ihtirasları için mi? Çizgi filmlerdeki çok kötü adamlar gibi oldukları için mi? Emeklilikt

Yıldıray Oğur/ Taraf

Siz de Ergenekon’a terörist deyin

Ergenekon çetesi  askerlerin yönetime el koyması için ortamı hazırlamak üzere 2009’da kanlı eylemler yapacakmış. Yani teröre başvuracakmış.

Peki niçin? Şahsi ihtirasları için mi? Çizgi filmlerdeki çok kötü adamlar gibi oldukları için mi?  Emeklilikten canları mı sıkılıyor? Yoksa Kurtlar Vadisi izleyip gaza mı geldiler? Neydi onları bu kumpasların içine sürükleyen motivasyon?

İşte asıl cevap vermemiz gereken soru budur. Bu soruya hep birlikte samimiyetle cevap vermezsek Veli Küçük’ün koltuğuna bir atama yapılır, bu çetecilik oyunu devam edip gider.

Maalesef bunun işaretleri göründü bile. Daha şimdiden derin devletin yani buz dağının görünen kısmı için “Bunlar da Ergenekon Çetesi işte”,  “ruhi sağlığı bozuk mafyatik, insanların işi” havası estirilmeye başlandı. Bazı köşe yazarları ise Ergenekon çetesi karşısında ya çoktan delinmiş yayın yasağının ya da peçenin, çarşafın arkasına saklandılar. 

Halbuki başörtüsü yazarken de çete yazdıklarının farkında değiller.

Ergenekon çetesi neyle suçlanıyor? Cumhuriyet’i bombalamak. Önde gelen Kemalist yazarlardan biri olan Necip Hablemitoğlu’nu öldürmek. Türban kararı veren Danıştay binasının basıp yargıç Mustafa Yücel Özbilgin’i öldürmek. Hrant Dink’i öldürmek.

Peki bu çete şeriatçı, gerici, mürteci bir çete mi? Hayır değil. Yazıp çizdiklerine bakarsanız hepsinin iman etmiş laik, Kemalist, milliyetçi insanlar olduğunu açıkça görürüsünüz. Herhalde hepsi türban yasağını da destekliyordur. Peki de bu adamlar niye Danıştay’ı basıp, Hablemitoğlu’nu öldürmüşlerdi?  Çetenin esas amacının da 2009’da önce bolca kan akıtıp, askerleri müdahaleye zorlamak ve  AKP hükümetini devirmek olduğu da iddia ediliyor.

Çetenin  bir amacı belli ki bu çok eski bumerang eylemleriyle “Ülkeyi bölüyor, şeriat getiriyor” diye suçladıkları hükümeti ve İslami kesimi zor durumda bırakmaktı.Ama esas amaçları  kendilerinden gördükleri insanları, koro  diye Nokta’nın listelerini yayınladığı STK’ları politize etmek, radikalleştirmek, sokaklara ve örgütlülüğe çekmek, iktidarlarını borçlu oldukları korkuyu canlı tutmaktı. Mesela Danıştay baskını üzerinden türban yasağıyla ilgili bir daha kimsenin ağzını açamayacağı bir siyasal atmosfer yaratmaktı. Tabi manipüle edilmeye çalışılan,  siyasete müdahale etmeye zorlananların başında da  ordu geliyordu.

Hala soğukkanlılığınızı koruyorsanız devam edebiliriz. Yani aslında tüm bu saldırıların esas hedefi en çok Türkiye’nin şeriat devletine doğru adıma adım gittiğinden korkan, laiklik ve Atatürkçülük duyarlılıkları yüksek kesimlerdi. En çok onları mobilize etmek, en çok onları çılgın Türkler yapmak için yapıldı bunlar. Onarlı yakından tanıyorlardı. Biliyorlardı ki Danıştay basıldığında bu duyarlılıklar tahrik edilmiş olunacak, kalabalıklar ellerinde Atatürk resimleriyle sokaklara dökülecek, hükümet üyelerine saldıracak, ertesi günkü gazetelerin manşetleri düşmanlarını linç edecek ve böylece siyasi tartışmalarda uzun süredir kaybettikleri haklılığın iktidarını yeniden ele geçireceklerdi. 

‘Durumun hassasiyetinin farkında olmayan’ Diyarbakır’a yeni tayin olmuş hakim ve savcıların lojmanlarına uyarı bombası attıran Altay Tokay’ın taktiği bu. Bu taktiğin adı da terördür.

İşte tam da bu noktada başörtüsü yasağının kalkmamasını savunan, Türkiye’nn bütünlüğü ve rejimin geleceği konusunda haklı haksız kaygıları olan herkesin üzerine büyük bir sorumluluk düşüyor.

Sivil toplum ve siyaset alanında istediğiniz tonda mücadelenizi verin, kavga edin  sözünüzü söyleyin.. Ama sizinle benzer düşünceleri ve amaçları paylaştığını iddia eden ve bu  uğurda türlü kumpas peşinde olup, kan döken ve daha çok kan dökmeyi düşünen bu  “teröristlerle” aranıza artık bir mesafe koymalısınız.

Nasıl ki DTP’yi  PKK’yı terörist olarak tanımaya çağırıyorsunuz, onları bununla sıkıştırıyorsunuz, evet  siz de aynı mitinglere katıldığınız, benzer kitapları okuyup,  benzer şeylere kızdığınız, ortak bir siyasi tahayyülü paylaştığınız bu hukuk dışı, gayri meşru yollara başvurmuş çeteleri “terörist” olarak tanımlamalısınız. Ortak idealleriniz için şiddet kullananlarla aranıza hepimizi ikna edecek bir mesafe koymalısınız.

 “Bana Kemalistler adam öldürüyor dedirtmezsiniz” deyip  bu çetelerin yaptıkları karşısında üç maymunları oynama hatasına düşmemelisiniz. Aksine en çok siz,  istendiği zaman hassas bir yerinden vurulup manipüle edilebilen, sokaklara dökülebilen  hazır kıtalar olarak görülen siz,  sesinizi çıkarmalısınız. En çok siz,  birilerinin darbe planlarında adınızın ne söylenirse onu tekrarlayan ‘koro’ rumuzuyla geçmesinden rahatsız olmalısınız.

Şeriattan ve bölünmekten değil en çok hiç düşünmeden attığınız “Söz konusu vatansa gerisi teferruattır” sloganının bir gün bumerang gibi dönüp sizi de vurabileceği ihtimalinden korkmalısınız. Malezya ve İran’a dönmekten değil,  Atatürkçü bir yazarın, Danıştay’da bir  hakimin teferruat cinsinden uğruna feda edildiği bir “vatanın”  vatandaşı olmaktan endişe etmelisiniz. Kendi katilleriyle yüzleşme sırası şimdi sizde.

Bu haber 2,408 defa okundu.