En Sıcak Konular

Yakında balık yemek hayal olabilir!

31 Ocak 2008 10:11 tsi
Bilinçsiz avlanma ve kirlilik Karadeniz’de balıkların varlığını tehdit ediyor. İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bayram Öztürk 2-3 yıllık av yasağı önerdi.

İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bayram Öztürk, Türkiye'nin kalkan balığı stoklarının aşırı avlanma ve kirlilik nedeniyle sürekli azaldığını belirterek, ''Karadeniz'de kalkan stoklarının yenilenmesi için 2-3 yıl avcılığın yasaklanması, avlanmaya kapatılması lazım'' dedi.

Prof. Dr. Öztürk, fakülteye ait ''Yunus S'' adlı araştırma gemisiyle 27 Ekim-2 Kasım 2007 tarihleri arasında 10 araştırmacıyla Batı Karadeniz'de İğneada, Bulgaristan ve Romanya açıkları ile Tuna Nehri'nde gerçekleştirdikleri biyoçeşitlilik araştırma seferinin sonuçlarına ilişkin bilgi verdi.

Yıllardır Karadeniz'in kirlendiği ve bu kirliliğe en çok Tuna Nehri'nin neden olduğunun söylendiğini anlatan Prof. Dr. Öztürk, ancak Tuna bölgesindeki mevcut durumu tespit etmek ve bunun Türkiye'ye etkilerini anlamaya yönelik çalışmaların sınırlı olduğunu ifade etti. Bu eksikliği gidermeye çalıştıklarını belirten Prof. Dr. Öztürk, şunları kaydetti:

''Tuna'dan gelen kirlenmenin Karadeniz'i ne kadar kirlettiğini, bunun Türk boğazları ve Marmara Denizi'ni, hatta Ege Denizi'ni nasıl etkilediğini anlamamız gerekiyor. Çünkü kirlenme, Türkiye'nin su ürünleri üretimine ciddi darbe vuracak nitelikte. Tuna'yı kirleten orta Avrupa, yani AB ülkeleri üzerinde baskı kurmamız gerekir. Baskı kurmamız için onlardan aldığımız verilerle değil, kendi oluşturduğumuz, ölçtüğümüz, analiz ettiğimiz veri ve değerlerle konuşmamız lazım. Bizim yaptığımız aslında bir anlamda yukarıdaki tuvaleti akan komşuya, 'Niye bu damlamayı, akıntıyı durdurmuyorsun, niçin salonumu kirletiyorsun?' demek. Çünkü kirlenmenin etkileri Karadeniz'e ve doğrudan Türkiye'ye ve Akdeniz'e kadar uzanıyor. Bizim bu konuda ısrarcı olma, bu ülkelere baskı kurma ve işbirliği yapma zorunluluğumuz var.''

Kalkan balığı tehlike altında

Prof. Dr. Bayram Öztürk, yaptıkları çalışmada kalkan stoklarında büyük bir yıpranma olduğunu gördüklerini belirterek, ''Batı Karadeniz'de gerçekleştirdiğimiz araştırma seferinde elde ettiğimiz bulgulardan birisi, Türkiye'nin kalkan stoklarının sürekli olarak azaldığı. Bu azalmanın sebebi aşırı avlanma ve kirlilik. Bu çalışmamızda 3-4 kilogramlık kalkanlara rastlanmadı. Elde ettiğimiz kalkanların hepsi çok daha küçük, 1 kilogramın altında olan kalkanlar. Bunlar yavru ve genç kalkanlar, esas olgun, yumurta bırakmış kalkanlar değil'' diye konuştu.

Kalkan stoklarındaki yıpranmanın durdurulması veya azaltılması için uluslararası ortak bir çalışma yapılması gerektiğine inandıklarını ifade eden Öztürk, 29-31 Ekim 2007 tarihleri arasında Romanya'nın Köstence kentinde düzenlenen ''Karadeniz Ekosisteminin Sürdürülebilir Yönetimi ve Korunması Uluslararası Sempozyumu''nda Bulgaristan, Romanya ve Türkiye'nin içinde olacağı bir ortak çalışma programını önerdiklerini anlattı. Prof. Dr. Öztürk, ''Karadeniz'deki kalkan balığı avcılığı ve bunların stokları konusunda ortak bir çalışma başlatılmasının gerekli olduğunu düşünüyoruz. Çünkü bu balıklar yer değiştiren balıklar. Dolayısıyla bu balıkların stoklarının korunması sadece Türkiye'nin değil, diğer Karadeniz ülkelerinin de görev ve sorumluluğu. Diğer yandan, bu balıkların avcılığı en çok Türkiye'de yapılıyor. Onun için Türkiye'nin bu konuda daha fazla sorumluluk üstlenmesi lazım'' dedi.

Av yasağı yeterli değil

Mezgit balığı stoklarının da azaldığını tespit ettiklerini bildiren Prof. Dr. Öztürk, şöyle konuştu:

''Avlanma yasağı yeterli olmuyor. Ayrıca ne yazık ki trolle kaçak avcılık hala var. Karadeniz'de kalkan stoklarının yenilenmesi için 2-3 yıl avcılığın yasaklanması, avlanmaya kapatılması lazım. Bunun yanı sıra Karadeniz'de yasaklara uyulması, kaçak avlanmanın dikkatle izlenmesi ve iyi bir denetleme gerekiyor. Avcılık izleme programının Türkiye'de geliştirilmesi lazım.''

Prof. Dr. Bayram Öztürk, Karadeniz'deki türleri geliştirmek için deniz koruma alanları oluşturulması gerektiğini de dile getirerek, ''Belirli alanların özel koruma alanı ilan edilmesi için çalışıyoruz'' dedi.

Araştırma seferini bu yıl Nisan ayında tekrarlayacaklarını anlatan Prof. Dr. Öztürk, çalışma alanını Sivastopol ve Sinop Burnu'ndan İstanbul Boğazı'na kadar genişleteceklerini bildirdi.

Kirlilik analizi

İÜ Su Ürünleri Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Gülşen Altuğ da, araştırma seferinde 82 istasyondan su örneği alınarak inceleme yapıldığını söyledi. Bakteriyel analizler sonucunda özellikle kanalizasyon kaynaklı bakteri (fekal koliform) miktarının Karadeniz'in derinliklerinde yüzey suyundan daha fazla olduğunun anlaşıldığını belirten Altuğ, bunun Karadeniz'e gelen insan kaynaklı atıkların derin deşarj yoluyla da yapıldığını gösterdiğini ifade etti.

Karadeniz'de sanayi ve insan kaynaklı atıklar ile deniz taşımacılığına bağlı kirliliğin hızla arttığını ve ekosistemi tehdit ettiğini vurgulayan Altuğ, Tuna Nehri'nde yapılan bakteriyolojik ve besin tuzları analizlerinden, bölgenin yoğun bir şekilde kirletildiği bulgusuna ulaşıldığını söyledi. Altuğ, nitrit ve nitrat düzeyinin Tuna Nehri'nde sınır değerlerin çok üzerinde olduğunu, Romanya kıyılarında ise bakteriyolojik verilerin yoğun olduğunu belirterek, petrol hidrokarbonları analiz sonuçlarına göre ise normalde 2,5 mikrogram/mililitre olması gereken petrol miktarının en az 17, en çok 1879 mikrogram/mililitre olarak belirlendiğini bildirdi.

Koruma alanları

Karadeniz'de deniz koruma alanları oluşturulması çalışmasına ilişkin bilgi veren aynı fakülteden Yrd. Doç. Dr. Bülent Topaloğlu da, Karadeniz kıyısında belirledikleri 3 alan bulunduğunu, bunların Kilyos, Şile ve Cide kıyısı açığındaki bölgeler olduğunu bildirdi.

Buralarda sürdürdükleri bilimsel çalışmalar ve gözlemler olduğunu dile getiren Topaloğlu, ''Kilyos kıyısında önerdiğimiz alanda kalkanların önemli bir beslenme sahası bulunduğunu tespit ettik. Dil ve pisi balığı gibi pek çok balık türünün burada yaşadığını belirledik. Şile kıyısındaki alan deniz kuşlarının önemli bir göç yolu üzerinde. Cide kıyısı da Akdeniz fokunun daha önce gözlendiği, çeşitli deniz memelilerinin beslendiği ve yine deniz kuşlarının önemli göç yollarından biri üzerinde'' diye konuştu.

Yrd. Doç. Dr. Çetin Keskin ise araştırma seferinde deniz tabanında yaşayan dip balıkları ve omurgasız canlılarla ilgili bir dizi trol çalışması yapıldığını belirterek, ''20, 55, 75 metre derinliklerden örnekler alındı. Amaç, farklı derinliklerde türlerin dağılımı ve bolluklarında nasıl bir değişim olduğunu ortaya çıkarmaktı. Araştırma sırasında 23 tür balık yakalandı. Kalkan balıkları ise en fazla 50 metrelik derinlikten elde edildi. Yakalanan balıkların boyları 23-46 santimetre aralığındaydı'' dedi.

Zaman



Bu haber 605 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,617 µs