Mehmet Ali Talat değişti mi? En azından politikaları; çünkü bir kesim, Muhalefetteyken Türkiyeyi eleştiriyordu, şimdi Rumları eleştiriyor diyor. Talat da bunu kabul ediyor ama biçim olarak
Rumların, Türkiyenin limanlarını kendilerine açma isteğini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye, Gümrük Birliğine Güney Kıbrıs dahil 10 yeni AB üyesini katmak üzere Ek Protokol imzaladı ama şerh koydu. Bunun Rumları tanıma anlamına gelmeyeceğini belirtti. Türkiyenin KKTC ile eş güdümlü hareket etmesi, hem de bu konuda geri adım atamaması gerekir. Çünkü bu, domino etkisi yapar. Eğer Türkiye bu konuda adım atarsa, Rum tarafı anlar ki bastırdığı takdirde her şeyi elde edecek.
8 Temmuzdan bu yana Papadopulos ile yaptığınız görüşmelerde gelinen aşama nedir?
Rum tarafının zaman kazanma taktiğini görüyoruz; Güney Kıbrıs tarafı, Türkiyenin AB sürecinde ilerlerken Rum tarafına muhtaç olacağı, bu nedenle bazı dayatmalarda bulunabileceği düşüncesiyle sürekli müzakereyi geciktirmeye çalışıyor. Biz doğrudan müzakere isterken, Kıbrıs Rum tarafı akademik çalışma istiyor. ABden, dünyadan, Kıbrıs Türklerinden gelen uzmanlar konuyla ilgili bilgi, veri toplayacaklarmış.
Adada çözüm konusunda ümidiniz var mı?
Tabii ki var. Sonuçta haklıyız. Türkiye güçlü bir ülke. ABnin Türkiyeye ihtiyacı var. Türkiyeye yapılacak baskı sınırlıdır.
Başbakan, Ekimde ABDde Başkan Bush ile görüşecek. Kıbrıs konusu da ele alınacak. ABDden ne bekliyorsunuz?
ABD, süper güç olarak çok şey yapabilir. Yapabileceği her şeyi de yapmış değil. Süper güç olarak Kıbrıs Rum tarafına nefes aldırmayabilir. Ama öyle yapmıyor.
AB, Lübnan tahliyesinde KKTC limanlarını kullanmak istedi mi?
Öyle bir girişim oldu. ABD tarafı arkadaşlarımızla temas kurdu. Sadece Amerikalılar değil, İsveç de temas kurdu. Belli bir noktaya kadar geldi. Ama ondan sonra Rum tarafı müdahale ederek, bunları engelledi. Güney tarafı, üstelik bu tahliyede havaalanları ve otelleri yetmiyor diye SOS çekti. Sonrasında Türkiye Mersin Limanı devreye girdi. Düşünün, koskoca bir süper güç olmasına karşın, insani bir konuda bile Kıbrıs Rum tarafına teslim oldu.
AKPnin KKTC hükümetinin devrilmesinde parmağı var mı?
Türkiyenin bu son gelişmelere yönelik doğrudan bir müdahalesi olduğuna inanmıyorum. Burada iki koalisyon ortağı partinin arası, özellikle yerel seçim döneminde çok fena bozuldu. Ve hükümeti sürdüremeyecek noktaya geldiler. Benim anladığım kadarıyla temaslar oldu ve bunun sonucunda bazı milletvekilleri partilerinden ayrılmayı düşünürken, böyle bir ayrılmanın Türkiyenin tepkisine neden olup olmayacağı gibi bir endişe oldu.
Bunun için AKP Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişliye mi başvurdular?
Kime sorduklarını bilmiyorum ama Türkiyedeki ulaşabildikleri yere sordular ve onlardan bunun Kıbrısın iç sorunu olduğu gibi bir cevap aldılar. Bildiğim kadarıyla hükümet ortaklarının Türkiye hükümeti ile herhangi bir sorunu yoktu. Her zaman, burada özellikle sağ partiler, Türkiyeye danışmadan istifa etmezler. Korkarlar çünkü. Yani eskiden kalma bir alışkanlık. Sol korkmaz. Solda böyle bir şey yok.
Tempo
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle