Dünya muhalif hareketinin önde gelen isimlerinden yazar Tarık Ali İstanbuldaydı. Iraklı Kürt liderleri, paralı asker olmakla eleştiren Ali, Lübnan Savaşından İrana, İslamcı hareketlerden Latin Amerikaya kadar birçok konuda NTV'den Mete Çubukçunun sorularını yanıtladı.
ABDnin Irak ve Afganistanda zor durumda olduğu artık bir sır değil. Geçtiğimiz günlerde yayınlanan istihbarat raporları özellikle Irakta işlerin yolunda gitmediğini teyit ediyor. ABD kendini nasıl kurtaracak?
Bence ABD, Irak Savaşı konusunda şu anda kendi içinde bazı bölünmeler yaşıyor. Hükümet özellikle Irak Savaşı konusunda suçlanıyor; özellikle askerler kendilerini böyle bir savaşın içine sürüklediği için hükümeti suçluyor. Ve bu durum şu anda ABD politikalarını ciddi biçimde etkiliyor. ABD siyasi atmosferinin bir numaralı konusu bu ve yavaş yavaş sona doğru geliniyor.
Biraz demokrat olanlar artık Savaş bir hataydı ve biz yanlış yaptık demeye başladılar. Yani önümüzdeki 12 ay içinde Iraktan çekilmek için ağır bir baskı altında kalacaklar. Yani bir şekilde Iraktan kurtulmak istiyorlar. Ve bunu da muhtemelen Iraklı Kürtlerle anlaşarak yapacaklar. Kuzey Irakta üs kurarak ve bir miktar asker bırakarak çekilebilirler.
Ancak, ABD çekilirse iç savaş tehlikesinden söz ediliyor?
Var olan koşullarda zaten bir iç savaş yaşanıyor. Gerçekten bir trajedi bu. Birçok kişi şu anda yaşananların Saddam Hüseyin döneminden daha kötü olduğunu kabul ediyor.
Iraklılar için her gün hayat daha kötü bir hal alıyor ve bu son bulmak zorunda. Eğer iç savaş derinleşirse, bu trajedi içinden çıkılmaz bir durum alabilir. ABDliler orada kalmaya devam ettikçe iç savaş daha uzun süre devam edecektir.
Ne tür bir çözümü mümkün görüyorsunuz?
Tek çözüm ABDnin bütün askeri birliklerinin Irakı terk etmesi. Ayrıca hiçbir üssün de kalmaması lazım. Bölgede başka türlü istikrarı sağlamak mümkün değil. Bu arada ihtiyaç olan, Iraktaki ana gruplarla ortak bir mutabakata varmak yani; direnişçiler, Şiilerin Mukteda Es Sadr grubu ve Sünniler arasında bir mutabakatın bir an önce sağlanması gerekiyor. Hepsinin çıkarlarının gözetildiği ortak bir hükümet oluşturulmalı. Bunu yaparlarsa biraz ümit olur yoksa dağılacaklar.
Peki, ABD çekildiği takdirde Iraklı Kürtler kendilerini koruyabilecek mi?
Hayır. Bana göre Iraktaki Kürt liderler dar görüşlü kişiler ve olayları doğru değerlendiremiyorlar. Kürt halkının bütün geleceğini ABDye bağlı olduğunu düşünmekle büyük bir hata yapıyorlar.
En büyük yanlışlardan birisi Kürt milislerin Fellucedeki katliama katılması. Iraklı Kürt liderliği, kendilerini Amerikan İmparatorluğunun paralı askerleri haline getirdi. Korkarım ki sonu çok kötü bitecek . Bundan gerçekten çok korkuyorum; çünkü çok büyük yanlış yapıyorlar.
Lübnan Savaşına gelecek olursak. Bu saldırıyı, İrana yönelik saldırının bir ön adımı olarak değerlendirebilir miyiz? Hizbullahın direnişi bölgedeki dengeleri nasıl etkiledi?
İsralin Lübnana açtığı savaş aylar öncesinden ABD ve İngiltere tarafından planlanmıştı. ABD ve İngiltere destekleniyordu. Tek bir amacı vardı o da Hizbullahı ortadan kaldırmak. Lübnanı İsrail ve ABD planına göre şekillendirmekti.
Bu plan 1975ten bu yana İsraillilerin kafasında da vardır. Lübnanı müttefik yapmak çeşitli vesilelerle oradaki Hıristiyanları yanlarına çekmek istiyorlar. Ancak, bu başarısızlığa uğradı.
Çünkü bölgedeki bütün işleri birbirine karıştırdılar. Bu yüzden İran ve Suriyeye karşı herhangi bir askeri harekâta gireceklerini düşünmüyorum. İsrail de askeri olarak başarısız oldu ve bunu şimdi BM askerleri ile yapmaya çalışıyorlar.
Yani, ABDnin İrana saldırı planı olmadığını mı söylemek istiyorsunuz?
Eğer İrana saldırırlarsa, Irak, Afganistan ve İranda savaşmaları gerekecek ve ABD ordusu bunu biliyor. İrana saldıracak kadar akıllarını kaybetmiş olduklarını düşünmek istemiyorum.
Ama George Bush gibi birisi var...
Bush sadece bir kişi. Diğer yandan Pentagon var. Irakta daha fazla kalamayacaklarını ve bir İran savaşını kapasite olarak kaldıramayacaklarını söyleyeceklerdir.
İranı baskı altında tutmak için saldıracaklarmış gibi göstermeye çalışıyorlar. Nükleer reaktör konusunda onları yakaladıklarını hissettirmek için, bunu kontrol altında tutabilmek için. İsrail için istiyorlar.
Başarılı olamayacaklar ve bence İran hükümeti bu blöfü görecek. Çoğunluğu İsrailin yararına olduğu için. Unutmayalım ki İran, ABDyi perde arkasından desteklemeseydi, Irak ve Afganistan işgalleri mümkün olmazdı. İranlılar da bunu açıkça söylüyorlar.
Bölgede ABD-İsrail ittifakı yanında belli başlı güçlü ülkeler var. Türkiye ve Mısır gibi. Ve bu ülkeler de ABD-İsrail ittifakına yakın duruyorlar. Ortadoğudaki dengeler konusunda neler söylersiniz?
Türkiye, ABD askerlerinin Türkiyede konuşlanmasına hayır oyu verdiği zaman bence tavrını net olarak ortaya koydu. Bu bizleri çok umutlandırdı. Türkiye İkinci Dünya Savaşından, soğuk savaş döneminden bu yana ilk defa ABDye karşı koydu, direndi.
Fakat şu anda tekrar eski politikaya döndü gibi görünüyor. ABDnin taleplerini geri çeviremiyor gibi görünüyor. Lübnanda böyle oldu. Ve Kürt sorunu nedeniyle yakınlaşmaya çalışıyor. Yeniden süngüyü düşürüyorlar. ABDyle karşı karşıya gelmek istemedikleri için geri adımlar atmaya başladılar. Türkiyenin ABDyle arasını iyi tutmaya çalışmasının tek sebebi Kürt sorunu.
Son zamanlarda kafalar giderek karışıyor galiba. Bunda Iraktaki belirsizlik ve işgalin neden olduğu kaosun da etkisi var. ABD istihbarat raporları yeni kuşak İslamcılardan söz ediyor. Direniş nerede bitiyor, terör nerede başlıyor?
İki farklı grup var, biri El Kaide modeli. Onlar terörist. Zaten terörist derseniz memnuniyetsizlik duymayacaklar. Çünkü bu onların nasıl faaliyet gösterdikleri ile ilgili.
Diğer gruplar ise işgale karşı çıkanlar. Bunları karıştırmamak lazım. Hizbullahı, Haması terörist grup olarak karakterize edemeyeceğimizi düşünüyorum. Bunlar İslami renkler taşıyan geleneksel, ülkelerini özgürleştirmek isteyen hareketler.
Tarihe bakarsak, ne zaman mücadele içinde olanlar, İngilizlerle Fransızlarla mücadele edenler terörist olarak anıldılar. İngilizler, İrlandalıların terörist olduğunu söyledi. Sonra onlarla anlaştılar. IRAnın lideri Gerry Adams başta terörist olarak tanımlanırken şimdi devlet adamına dönüştü.
Bu hep böyleydi. Öyleyse terminolojiyi konuşmayacağız. Esas olay, ne zaman bir ülke emperyal bir güç tarafından işgal edilirse direnç ortaya çıkar. Bizim hoşlanmayacağımız bir direnç olabilir. Bu tepkiyi direnç olarak onaylamalıyız, tanımalıyız.
Birçok kişinin ABD ideolojisiyle radikal İslam arasında seçeneksiz bırakılmak istendiğini düşünüyor musunuz?
Bence bu büyük bir problem. Ama burada ilginç olan Lübnanda Hizbullahın İsrail karşısındaki direnişi. Tarihte ilk defa gerçekleşiyor. Nasrallahın mektuplarına konuşmalarına bakarsanız büyük kitlelere sesini duyurmaya çalışıyor. Sadece Lübnandakilere değil.
Bu direnişe katılanların kendilerine çok geniş bir bakış açısı edinmiş olmalarını umuyorum. Artık bu büyük resme küçük bir açıdan bakmasınlar. Bence, bağımsız bir pozisyon yaratmak için mesafe alınmalı. Bazen bu çok zor değildir; ben bunu yazılarımda, makalelerimde yapmaya çalışıyorum.
Yapılacak en kötü şey İslam karşıtlığı adına birden ABD sürüsüne katılmak bazı liberallerin, entelektüellerin yaptığı gibi.
Bu sıkışıklığı aşmanın yolu konusunda ne düşünüyorsunuz? Ya da üçüncü bir yol var mı?
Evet üçüncü bir yol var ama dünyanın bu kesiminde değil. Şu anda Latin Amerikada olduğu gibi.
Venezüellada, Bolivyada olanlar. Küba ile girdikleri işbirliği yeni bir yol açabilir. Ortadoğudaki İslami direniş anti-emperyalist oldukça olumlu bakılabilir ama bu hareketler soysal vizyondan yoksun.
Sosyal vizyonunuz yoksa dünyadaki insanları etkileyemezsiniz, açıyı genişletemezseniz. Latin Amerika muhalefeti ABDdeki insanlara kadar ulaştı biliyorsunuz. Örneğin, ABDdeki yoksullara ucuz benzin projesi başlattılar, bu insanları etkiledi.
Türkiye Sosyal Forumu yapıldı. Siz dünya sosyal forumlarına da katılıyorsunuz. Gidişatı nasıl görüyorsunuz? Savaş karşıtı hareketi de buna dahil edebiliriz
Sosyal forumun fonksiyonu, insanları tartışmaları için bir araya getirmek. Çok fazla şey beklemek gereksiz. Bu bir siyasi parti değil. Açıkça belirtildiği gibi bu bir forum.
Savaş karşıtı hareket ise inişli çıkışlı bir çizgi izliyor. Bu da normal. Çünkü insanların karışık, çelişkili durumları var. Bence önemli olan global seçkinlere meydan okuyacak kamuoyunu oluşturmak için bağımsız sesleri ele almak, bağımsız sesleri arttırmak gerekiyor.
NTV
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle