Genç subaylar yine rahatsız. Hay Allah!

6 Haziran 2008 16:22 tsi
Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay, Org. Hilmi Özkök'ün genelkurmay başkanlığı döneminde "Genç Subaylar Rahatsız" başlıklı yazısında "genç subayların Org. Özkök'ten sertlik beklentisi" dile getirilmişti. Şimdi de Kışlalı aynı bekl

M. Ali Kışlalı/Radikal

Büyükanıt Beklentisi

Yaşamları boyunca Türk Silahlı Kuvvetleri’ne sevgi ve saygı duymuş, Atatürk Cumhuriyeti’nin en güvenilir koruyucusu olduğuna inanmış insanların bir kesiminde, son günlerde ciddi bir tedirginlik var.
Bunun sebebi TSK’yı temsil eden Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın sergilediği, kimi çok küçük ayrıntılarla ilgili davranışları.

O davranışları yorumlarken, kanımca diğer birçok elle tutulur unsuru dikkate almadıklarından, kolayca neticeye varıp ‘Yaşar Paşa acaba hakkında ortaya atılan iddiaların mı etkisinde?’ sorgulamasını yapıyorlar. Üzülüyorlar. Cumhuriyet’in bilinen vasıflarıyla geleceğinin garantisi bildikleri TSK için kaygılar ifade ediyorlar.

Yaşar Paşa’nın Gül ile ilişkilerinde ortaya koyduğu ölçütlerin Erdoğan’la olanlarda boyut değiştirmesiyle ve ülkede olup biten umutsuzluk yaratan kimi AKP faaliyeti hakkında, eskiden olduğu gibi konuşup tepki gösterme yerine suskun kalmasını tartışma konusu yapıyorlar.

Doğrusu TSK’nın ülke sorunlarına genel bakışını yakından izlemeye, anlamaya ve irdelemeye çalışan bir gazeteci olarak vardığım neticelerde hep olabildiğince objektif kalmaya çalışmışımdır. Bu neticeleri askeri kaynaklara dayandırmamış,onlarda bir hata varsa bunun tamamıyla kendine ait olduğunu ifadeden çekinmemişimdir.

Bu köşenin okurları, kısaca ifade etmem gerekirse, TSK’nın neden 22 Temmuz seçimlerinden sonra tutumunda ciddi değişiklik yaptığı hakkındaki irdelememi bilirler. Ama böyle analizlerden ziyade gazete sütunlarına yansıyan günlük görüntüleri izlemek ve tartışmakla yetinen, yukarıda sözünü ettiğim kesimin Yaşar Paşa vasıtasıyla TSK’dan beklentilerinin de dikkate alınması, yabana atılmaması gerektiğini düşünüyorum.

Bir zaruret olarak kabul ettiğim için, bir noktada geri döneyim; anayasal rejimin bugünün koşullarında, açıkça savunulması misyonunun TSK değil yüksek yargı tarafından üstlenildiğine olan düşüncemi yineleyeyim.

Bu yorum misyonun TSK nezdindeki öneminde bir azalma olduğu düşüncesini asla akla getirmemelidir.

Misyon TSK mensuplarına zaman zaman değişen komutanların kişisel karakter ve üsluplarına göre asla öneminde değişiklikler yaratmaz.

TSK, hiç kuşkusuz misyonunun bilincinde, ama komutanlarının değerlendirmeleriyle sınırlanan plan içerisinde, kışlalarında olayları izlemektedirler.

Ama yukarıda tedirgin gördüğüm kesimin bu havası siviller için son derece karmaşık görünen TSK’nın gerçek havasının değerlendirilememesi ile ilişkilidir diye düşünüyorum.

Doğrusu Genelkurmay içinde Genelkurmay Başkanı’nın kamuoyu karşısında sergilediği davranışların etkilerini izleyen ve bulgularını kendisine sunan, sunmakla da kalmayıp, gereken telkinleri kendisine cesaretle arz eden bir birim var mıdır? Bilmiyorum.

Genelkurmay Başkanlarının zaman zaman maiyetlerinde çalışan kimi astlarına böylesine açık konuşma olanakları verdiklerini biliyorum. Yaşar Paşa’nın da böyle olanaklara sahip yakın astları olup olmadığı hakkında kesin kanım yok.
Son dönemde yaratılan sözünü ettiğim olumsuz boyutları olan havanın bu tür mekanizmanın Genelkurmay’da yaratılmamış olmasından etkilendiğini düşünüyorum.

Köşemin okurları genelde yaptığım eleştirilere, irdelemelere, değerlendirmelere karşın kimseye pek akıl vermeye kalkmadığımı bilirler. Ama bu defa, Yaşar Paşa hakkında, görevinden ayrılmasına çok kısa süre kaldığı şu günlerde, TSK’nın görünümünü de etkileyecek, bir imaj tashihi yapılmasında büyük yarar olduğunu düşündüğümü söylemeliyim

aktifhaber.com

Bu haber 1,225 defa okundu.