AK Parti'nin REDD-İ HAKİM hakkı doğmuştur

6 Haziran 2008 21:40 tsi
Doç. Mustafa Şentop, dünkü karar sonrası, AKP'nin kapatma davası için redd-i hakim talebinde bulunabileceğini söyledi. Redd-i Hakim nedir? Sonuç verir mi? İşte ayrıntılar...

Anayasa hukukçusu Marmara Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Mustafa Şentop, Anayasa Mahkemesi'nin meşruiyetini kaybettiğini söyledi. Doç. Şentop, "Anayasa Mahkemesi, AKP'nin kapatma davasıyla ilgili bir davada 'ihsas-ı rey'de bulunmuştur, AKP'nin kapatma davasında redd-i hakim talebinde bulunma hakkı doğmuştur" diye konuştu.

Doç. Şentop, AKP'nin bunu kullanıp kullanmasının ise kendi elinde olduğunu belirtti.

Mustafa Şentop, Anayasa Mahkemesi'nin üniversitelerdeki başörtüsü düzenlemesi hakkında dün aldığı kararın da, herhangi bir meşruiyetinin bulunmadığını belirterek, Meclis'in bu kararı yok saymasını istedi.

Doç Şentop, 'Meclis bu kararı nasıl yok sayabilir' sorumuza ise, 'Mahkemenin dünkü kararını hiç göz önüne almayıp, bu anayasa değişikliği ile ilgili olarak kanuni düzenlemeler yapabilir" şeklinde cevapladı.

Anayasa hukukçusu Doç. Şentop, 'TBMM'nin, Anayasa Mahkemesi'nin kararını yok sayması, kamplaşmayı arttırmaz mı' sorumuza ise, "Olabilir, ama bunu niye hep seçilenler düşünüyor, biraz da atanmışlar düşünsün" cevabını verdi.

Anayasa Mahkemesi'nin Türkiye'deki en önemli hukuki sorun haline geldiğini özellikle vurgulayan Doç. Mustafa Şentop'a göre, Anayasa Mahkemesi, kendini çok hassas yerde tutan çerçevesini çiğnedi.

Mustafa Şentop, dünyada iki ülkede, anayasa değişikliklerinin Anayasa Mahkemesi'nce denetlendiğini, bu ülkelerden birinin Türkiye, diğerinin ise Güney Afrika Cumhuriyeti olduğunu belirtti.

Doç Şentop, Anayasa Mahkemesi'nin verdiği kararın meşru olmadığının, Türkiye'de çeşitli makalelerde incelendiğini de belirterek, bu incelemelerin en önemlisi olarak, Uludağ Üniversitesi Anayasa Hukuku öğretim üyesi Prof. Kemal Gözler'in 'Anayasa Yargısının Meşruluğu Sorunu' isimli makalesini örnek gösterdi.

Prof. Gözler, 2006 yılında yazdığı makalesinde, özet olarak şunları söylüyor: "Anayasa yargısının meşru olduğu yolundaki görüş, kanunların anayasaya aykırı olamayacağı ilkesine dayanır. Kanımızca anayasa yargısının meşruluğu bu ilkeyle açıklanamaz. Çünkü, bir kanunun anayasaya aykırı olup olmadığı, kendiliğinden anlaşılan, apaçık bir şey değildir. Bir kanunun anayasaya aykırı olup olmadığına yorum yapılarak karar verilir. Anayasa yargısının olduğu bir sistemde bu yorum anayasa mahkemesi tarafından yapılır. Anayasa yargısının olmadığı bir sistemde ise bu yorum, yasama organı tarafından yapılır. Anayasa mahkemesinin yorumunun, yasama organının yorumundan daha doğru olduğunun ispatlanması mümkün değildir. Yasama organının yorumu da, anayasa mahkemesinin yorumu da yanlış olabilir. Zira, anayasanın yorumu, bir "bilme işlemi" değil, bir "irade işlemi"dir. Diğer bir ifadeyle anayasanın yorumlanması, "bilme alanı"nda değil, "irade alanı"nda yer alır. Bir demokrasi de ise irade gerektiren alanda, karar verme yetkisi hakimlere değil, halka veya halkın temsilcilerine aittir."

dünyabülteni

Bu haber 708 defa okundu.