'Egemen istisnaya karar verendir!' | " /> 'Egemen istisnaya karar verendir!' | "/>

En Sıcak Konular

'Egemen istisnaya karar verendir!'

9 Haziran 2008 16:28 tsi
'Egemen istisnaya karar verendir!' Anayasa Mahkemesi'nin verdiği kararın hukuki olduğunu söylemek çok güç. Acaba sadece demokrasimiz güçlü olmadığı için mi böyle kararlar verilebiliyor? Gerçekten de demokrasilerde Mahkeme'nin verdiği gibi kararlar ya da askeri ve bürokratik darbeler olm

Demokrasinin monarşiden farkı nedir? Bu soruya verilebilecek ilk naif cevap gayr-ı keyfilik ve hukukun üstünlüğüdür.

Zira monarşi, bütün bir devlet idaresinin tek bir kişinin keyfi tasarruflarına bırakılması, kanunların her zaman tek bir kişinin söyleyeceği son söze göre şekillendirilmesi ve kanun koyucunun (monarkın) hiçbir zaman sorgulanamaması anlamına gelir. Demokrasi ise ilk bakışta halkın egemen olması yani halkın egemen olmasını garanti altı alan hukukun egemen olması demektir.  

Fakat büyük hukuk felsefecisi Carl Schmitt demokrasinin bu iddiasının hem teorik hem de pratik açıdan çok da gerçekçi olmadığını ortaya koymuştur. Schmitt’e göre liberal demokrasilerde egemen olan hukuk değil hukuku olağanüstü hal ilan etmek suretiyle askıya alan kişidir.

Gerçi liberaller olağanüstü halin bir istisna olduğunu ve istisnaların kaideyi bozmayacağını söylemektedirler lakin Schmitt Kierkegaard’dan hareketle ‘istisnalar kaideyi bozamaz değil istisnalar kaideyi kurarlar, aslolan istisnadır’ demektedir.  

Öyle ya, şayet demokraside egemen olan monark değil de hukuksa ama bu hukuk da her an keyfi bir biçimde askıya alınabiliyorsa ve buna son kertede bir ya da birkaç kişi karar verebiliyorsa, o zaman hukukun egemenliğinden değil hukuku her an için askıya alabilecek olan kişilerin egemenliğinden bahsetmemiz gerekiyor.

Dolayısyla demokrasiyle monarşi arasında zemin açısından pek de bir fark yoktur. Aralarında belli farklarlar olsa da son tahlilde her ikisi de keyfilikten uzak değildirler.  

Clinton döneminde ABD dünyanın en ileri demokrasilerinden biri olarak gösteriliyordu. Bilhassa dini noktada insanların tercihlerini rahatça ortaya koyabilmelerine imkân verdiği için –mesela hangi dinden olursa olsun bütün memurların işyerlerine kutsal kitaplarını getirmelerine, kutsal kıyafetlerini giymelerine müsaade ediliyordu- Türkiye’deki muhafazakâr çevreler tarafından da takdirle karşılanmıştı ABD. Fakat Bush dönemine geldiğimizde aynı demokrasiden anti-terör politikaları uyarınca bir olağanüstü hal durumu çıkmış ve bu seferde sadece Müslüman olduğu için pek çok kişi sorgusuz sualsiz hapishaneye atılmışlar, türlü soruşturmalara tabi tutulmuşlardı ve bu süreç halen de devam etmektedir.

Clinton’ı da Bush’ u da var eden aynı demokrasi! Çok garip değil mi? Biri hukuka karar veriyor, biri olağanüstü hale. Ama her ikisi de demokrasi tarafından içeriliyor. 

Bizde her dönem bir Bush demokrasisine tekabül ettiği için ‘demokrasinin şöyle rahat çalıştığı bir dönem vardı ama sonra şu adam ortaya çıktı ve bir tür olağanüstü hal ilan etti ve bir anda demokrasimiz tarumar oldu’ deme imkânımız yok maalesef.

Türkiye’nin siyasi tarihini, hukukun işleyememesinin, siyasetçiler tarafından değil bürokratlar tarafından hukukun askıya alınmasının tarihi olarak okumak mümkün. Bu kimi zaman darbeler, kimi zaman muhtıralar, kimi zaman da Ana Yasa Mahkemesi kararları olarak tahakkuk etmiştir, etmektedir.
  
Biz de henüz hukuk tesis edilmediği için askıya alınma durumu da söz konusu değildir. Ama bizlerin görmesi gereken şey, demokrasi hakiki anlamda bu topraklarda tesis edilse bile hukukun askıya alınması ihtimali her zaman için söz konusudur.

Bu yüzden bizler bütün olağanüstü hallere karşı hazırlıklı olmalı, bu tür uygulamalar cereyan ettiği takdirde armut toplamamalı ve bir tür sivil itaatsizlik hakkımızı kullanmalıyız.

Elbette sivil itaatsizlikle şiddet arasında bir ilişki mevcut değildir zira bu sivillik bütün militer niteliklerden azade olmayı gerektirir.

Hukuka değil hukuksuzluğa karşı, istisnalara karşı, istisnalara karar verenlere karşı, olağanüstü hallere karşı, keyfiliğe karşı direnme, itaat etmeme hakkımızı tam da hukuk için adalet için sonuna kadar kullanabilmeliyiz.

Unutmayalım ki, hiç öyle toz pembe bir demokrasi yok; hiçbir zaman olmadı, hiçbir zaman da olmayacak! Ama direniş hep vardı, adalet arayışı hep vardı, isyan hep vardı; hep de olacak!

www.iyibilgi.com analiz Erkam Can



Bu haber 1,697 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,975 µs