Sisteme ayar gerek

9 Haziran 2008 19:09 tsi
Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek'in açıklamaları sistemin tıkanıklığının hükümet tarafından da teyit edildiğini gösteriyor. İyibilgi yazarı Hasan Soylu, Çiçek'in açıklamalarını yorumladı ve tıkanıklığın aşılmasının y

Bakanlar Kurulu sonrasında Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek'ten çarpıcı açıklamalar geldi. Bu açıklamalar "Hükümet Sözcüsü" sıfatı taşıyan bir bakandan gelince, ister istemez bunu hükümete hakim olan havanın birinci dereceden bir göstergesi olarak okumak gerekiyor.

Bu açıdan bakıldığında ise, Anayasa Mahkemesi kararının yol açtığı, daha doğru bir deyimle "açığa çıkardığı" sistem krizi, hükümet tarafından da kabullenilmiş oluyor.  

Nitekim Çiçek, TBMM Başkanı Köksal Toptan'ın ortaya attığı "senato" konusuyla ilgili kendisinden ve hükümetten bir bilgi almaya çalışan basın mensuplarına, "Senatodan önce Meclis'in çıkan kararın tartışmasını yapması ve bazı sorulara cevap bulması lazımdır" diyerek "senato" önerisine hükümetin sıcak bakmadığını ortaya koydu.

Daha da önemli olanı, Çiçek'in "TBMM'nin 411 milletvekilinin kabul oyu ile yaptığı bir yasama tasarrufu var. Anayasaya yeni bir madde ilave edilmesi Meclis'in yetkisindedir. TBMM ortaya çıkan bir ihtiyaç sebebiyle 411 milletvekili ile yüzde 80 üzerinde kabul oyu ile yasa çıkardı. Bu iptal edildi, gerekçesini bilmiyoruz. Meclis'in görev alanı büyük ölçüde daraltılmıştır. Anayasa'nın 7. maddesinin anlamı var mıdır yok mudur buna bakılması gerekmektedir. Meclis'in 411 gibi büyük çoğunlukla aldığı karar var bunun iptali ile doğan tartışmalar var. Öncelikle bu konuyu TBMM'nin gündemine alması ve bunu değerlendirmesinde fayda var" şeklindeki sözleri.

Hükümetin bu tavrı, yaşanan "kriz" durumunu aşmada, meclisin rolünü daha da önemsediği anlamına geliyor. Önümüzdeki günlerde TBMM Başkanı Toptan'ın mecliste grubu bulunan partilerle yapacağı zirve görüşmeleri, bu nedenle önem kazanıyor. Toptan'ın "senato" önerisine sıcak bakmadığını belli eden hükümet, girişimlerini sürdürme konusunda ise, Toptan'ın önünü sonuna kadar açan bir tutum sergiliyor.

"Bu sorun sadece AK Parti sorunu değil, bu demokrasi sorunudur. Türkiye'de gerçekte bir kuvvetler ayrılığı var mıdır kalmış mıdır, bunun netleşmesi lazımdır. Türkiye'de demokrasi nereye gidiyor, demokrasinin standardı ne, bunların cevabının verilmesi lazım".

Çiçek'in açıklamalarından öne çıkan bu sözler, Bakanlar Kurulu toplantısında bir bütün olarak sistemin masaya yatırıldığını gösteriyor. "Türkiye'de demokrasi var mı yok mu, demokrasimizin standardı ne" soruları, aslında içerik ve anlamları bakımından son derece ağır ve kritik. Hele ki bu sözlerin muhalefetten değil de iktidar partisinden geldiği dikkate alınacak olursa, yaşanan durumun, sistemi olduğu gibi tartışmaya açan bir "kriz" durumu olduğu daha iyi anlaşılıyor...

Sağ duyu sahibi ve ölçü olarak demokrasiyi gözeten bütün siyasal yorumcuların "sistem tıkandı" tarzında tespitler yapması rastlantı değil. Ancak "sistem tıkandı" tespiti, beraberinde Türkiye'nin önünü açacak bir siyasal açılım ihtiyacını da gündemleştiriyor.

Bu noktada, "sivil anayasa"yı yeniden tartışmanın zamanıdır demek gerekiyor. Sistemi şu ya da bu yasa değişikliğiyle, "pansuman" kabilinden önlemlerle yeniden işler hale getirmek mümkün görünmüyor. Kaldı ki, bunun doğru olup olmadığı da sorgulanmaya değerdir. Çünkü sorun "günü kurtarmak" değil, Türkiye'nin demokrasi standartlarını "tartışılır" olmaktan kurtarmaktır.

Yeni ve sivil bir anayasa ihtiyacı, meclisten başlayarak bütün topluma mal edilen, sivil toplum kuruluşlarının etkin katkı ve katılımını sağlayan bir süreç içerisinde, belki sancılı, ama Türkiye'nin önünü açacak yegane sağlıklı yol olarak görünüyor...

Sisteme "demokrasi ayarı" vermek, yaşadığımız krizin belki de "hayra yorulacak" yegane imkanıdır...

Hasan Soylu www.iyibilgi.com iyibilgi özel

 

Bu haber 821 defa okundu.