5 nedeni ! | " /> 5 nedeni ! | "/>

En Sıcak Konular

Kapatılmamanın 5 nedeni !

23 Haziran 2008 08:48 tsi
Kapatılmamanın 5 nedeni !
Hem AKP’nin kapatılmasına karşı çıkan, ama hem de Türkiye’nin dört bir yanında “AKP’ye karşı sol seçenek” toplantıları düzenleyen ÖDP Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Ufuk Uras, AKP’nin kapatılmaması için 5 nedeni ma

Devrim Sevimay'ın Ufuk Uras ile yaptığı röportaj:

Hem AKP’nin kapatılmasına karşı çıkan, ama hem de Türkiye’nin dört bir yanında “AKP’ye karşı sol seçenek” toplantıları düzenleyen Ufuk Uras, “Başsavcı’nın iddianamesinden daha sağlam” dediği formülünü Milliyet’e anlattı: “Eylüle kadar gevşek, geniş bir sol koalisyon kuralım. İlk eylemi yerel seçimlerde tek aday olsun”

AKP Politikalarından Kurtulmak İsteyenler diye bir parti kurulsa kaç oy alır bilinmez, ancak bu amacı paylaşan, azımsanmayacak bir kesimin varlığını söylemeye bile gerek yok. O kesimin çok parçalı olduğu da bilinen ikinci gerçek. Neden çok parçalı? Çünkü gerekçeler ve formüller başka başka...

Mesela ÖDP Genel Başkanı, İstanbul Milletvekili Ufuk Uras’ın gerekçesi ve formüllerinin Rize Bağımsız Milletvekili Mesut Yılmaz’inkilerden çok farklı olduğunu 18 Haziran’da, Brüksel’deki toplantıda öğrendik. Yeşiller Grubu’nun Avrupa Parlamentosu’nda düzenlediği “Türkiye’de neler oluyor?” toplantısında Uras’la Yılmaz AKP’yi hedef alan, fakat taban tabana zıt görüşler açıkladılar.   

Diyelim ki bu normal; sonuçta Yılmaz sağdan, Uras soldan bir isim. Ama acaba Ufuk Uras’ın fikirleri diğer sol ya da sosyal demokrat ortak paydasında buluşanlarla ne kadar uyuşuyor? Acaba Uras’ın dediği gibi sol AKP’ye karşı tek adres olmayı başarabilir mi? Uras’ın formülü acaba hayata geçebilir mi?   

İsterseniz bunun yanıtını vermeye önce kendinizden başlayın. Sizce ÖDP Genel Başkanı’nın “AKP’ye alternatif yaratma” formülü nasıl? İşte size Uras’ın formülü:

Siz hem “AKP kapatılmasın” diyorsunuz, ama hem de ÖDP olarak Türkiye’nin dört bir tarafında “AKP’ye karşı sol seçenek” toplantıları düzenliyorsunuz. Nasıl bir yöntem bu?

Bize göre en doğru yöntem. Zaten o yüzdendir ki, iki aydır Edirne’den Mersin’e, İzmir’den Samsun’a kadar yollardayız.

Siyasi adres arayışı
İşe yarıyor mu?

Yaramaz mı? AKP’ye yönelik en etkili eylemleri yapıyoruz. Son derece kalabalık eylemler bunlar. Anadolu’da AKP’ye karşı ciddi bir siyasi adres arayışı var. Biz de bu arayışın ortak aklını oluşturmaya çalışıyoruz.

Oluşuyor mu peki?   

Gittiğimiz her yerde oradaki toplumu şekillendiren değişik renklerdeki kanaat önderleriyle buluşuyoruz. Aralarında Alevileri, Kürtleri, Çerkezleri de var, sosyalistleri, işçileri, Yeşilleri veya CHP’lileri, DSP’lileri de... Hatta oyunu 22 Temmuz’da AKP’ye vermiş, ama şimdi pişman olan kararsızlar da... Ve hepsiyle hemen hemen temel meselelerde mutabakata varıyoruz.  

Nedir o mutabakat?
Önümüzdeki yerel seçimlerde solun adaylarını her yerde teke indirelim, her yerde ön seçim yapalım ve hem AKP’ye karşı hem de statükocu güçlere karşı bir merkez oluşturalım.

Buna CHP ve DSP de dahil mi?
En azından seçmenleri dahil. Eğer genel merkezleri de ön seçimi kabul ediyorlarsa, ki büyük parti oldukları için zaten kabul etmeleri gerekir, o zaman elbette partiler de dahil. Yeter ki sandıkları mahallelere koyalım, yeter ki yerel seçim adayları liderlerin iki dudağı arasından, paraşütle atanmasın.

“Ön seçimle belirlenen tek aday” formülü tutar mı sizce?
İstanbul, Ankara, İzmir’de dahi tutar. Taban tek bir adreste buluşma fikrine çok hazır. Eğer bunu yapabilirsek işte o zaman Türkiye’nin dengelerini değiştirecek adımlar da atabiliriz.

Dengeleri değiştirmenin başka formülleri de konuşuluyor ama...
Biz dengelerin o başka formüllerle, yani müdahalelerle değil, ideolojik siyasi mücadeleyle, AKP’ye karşı daha sağlıklı bir muhalefet stratejisiyle değişebileceğini düşünüyoruz. Zaten AKP’yi bugünkü hale getirenler o formüllerin sahibi statükocu güçler değil mi? O halde yine aynı formülleri denemeye gerek var mı?

Peki siz nasıl bir “ideolojik siyasi mücadele” öneriyorsunuz?
Örgütlenerek ve bire bir anlatarak...

Neyi anlatarak? Mesela “Laiklik elden gidiyor”u mu anlatıyorsunuz?
Hayır, biz konuya laiklikten girmiyoruz, çünkü hangi laikliği anlatacaksınız? Zorunlu din derslerinin ve tek tip bir Diyanet’in olduğu laikliği mi? Böyle bir muhalefet stratejisi bilakis AKP’yi kendi sahte platformunda daha fazla güçlendiriyor.

Sosyal Güvenlik Yasası’nda o kadar insanın sokaklara dökülmesi biraz da bunu yapmadan konuşmayı başarabildiğimiz içindir. Çünkü işçilere gittiğiniz zaman bakıyorsunuz, bir bölümü başörtülü, bir bölümünün başı açık. Zaten kendileri muhafazakâr olan o insanlara AKP’yi “Türkiye’yi muhafazakârlaştırıyor” diye şikâyet edemezsiniz, onları bir de siz bölemezsiniz.

Alttakilere din imam
O halde siz ne anlatıyorsunuz?
Biz her yerde AKP’nin tipik bir düzen partisi olduğunu anlatıyoruz, kapitalist karakterinin altını çiziyoruz... Diyoruz ki, AKP’nin muhafazakârlığı “alttakilere din imam, üsttekilere han hamam” politikasıdır. Bu da Türkiye’nin görüp göreceği en pragmatik, en faydacı harekettir. 

AKP zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul eden politikalarının mağdurlarını, milliyetçilik ve siyasi İslam şemsiyesi altında tütsülüyor. Yani dini motiflerin bile onlar açısından ne kadar araçsal olduğunu; oysa kutsal olanın asla siyasete bir araç olarak kullanılamayacağını; çünkü kutsal olanın eleştirilemez olduğunu; demokrasilerde ise eleştirinin esas alındığını; bu yüzden de demokrasinin merkezine kutsiyetin konulamayacağını; bunun ülkeyi hızla otoriter rejimlere götüreceğini anlatıyoruz.

İnsanlara “AKP tıpkı o hikâyedeki bisikletli adam gibi ” diyoruz... Bisikletli bir adam, yanında beyaz çakıl taşlarının olduğu poşetiyle ikide bir sınırdan Türkiye’ye geçiyormuş. Tabii bu durum gümrükçülerin dikkatini çekmiş, ama bir türlü o çakıl taşlarının sırrını çözememişler. Yıllar sonra adamı bulup sormuşlar, sen ne kaçırıyordun, diye. Adam “Ben bisiklet kaçakçısıydım” demiş. “Peki ya o naylon torba içindeki çakıllar?” Adam yanıtlamış: “O sadece sizin dikkatinizi çekmek içindi.”

Bizim de önümüze bir şey atıyorlar, biz de onun arkasından debelenip duruyoruz, ama o arada malı alan götürüyor. Biz AKP’nin ve düzenin bu yanını anlattığımızda insanlar hemen anlıyor, çünkü onlar da görüyor. Ve gerçekten insanlar artık demokrasiden, sosyal politikalardan, laiklikten yana bir adres gösterilse onun etrafında buluşmaya hazır halde. Bu ihtiyacı Anadolu’nun her yerinde görüyoruz.

Peki ama o yıllardır bulunamayan “tek adres” olmanın formülü ne?
Cebimizde hazır bir model yok, ancak esnek koalisyon tipinde bir yan yana diziliş olabilir. Tıpkı Latin Amerika’da, Avrupa’da olduğu gibi...

Solda birlik modeli mi?
Birlik demesek de, daha geniş ve gevşek yapıda bir ‘sol koalisyon’ oluşturabiliriz. Üstelik bunun tam da şimdi zamanı. Daha önce erken olabilirdi, biraz gecikirsek geç olabilir, ama Anayasa Mahkemesi’nin kararı ve sonrasının takvimi belli olduğu anda hemen harekete geçmek gerekiyor.

Yani temmuz-eylül arası yapmak şart?
Mutlaka, çünkü Türkiye’nin yeniden yapılanmasıyla solun yeniden yapılanması ilk defa bu denli örtüştü. Bu bir fırsat. Aynı şekilde Türkiye’nin demokratik dönüşümüyle Avrupa’nın geleceğini de senkronize etmek lazım. Bu ikisinin de örtüşen bir yanı var. Yani Türkiye’nin bu yol ayrımından siyasetin alanını genişleterek, krizin rejim krizine dönüşmesini ve Türkiye’nin felce uğramasını önleyerek, demokrasiyle çıkmak mümkün. Bunu da yaparsa bir tek sol yapabilir.

Böyle bir oluşum yüzde 47’den ne kadar pay alabilir sizce?
Bugün yüzde 30 civarında kararsız var. O kararsızları örgütlemek mümkün, yeter ki karşılarına istedikleri gibi ortak adaylar çıkarılsın. Ortak aday gösterildiğinde neler yapılabildiğini benim seçilmem sırasında gördük. İstanbul Birinci Bölge’den 82 bin oy aldım. O oyların 3’te biri Kürtlerden, 3’te biri soldan, 3’te biri de Alevilerden geldi. Yani tam Türkiye İşçi Partisi’nin 1960’lardaki hali gibi... Şimdi biz bunu daha da esnek bir koalisyona dönüştürebilir ve Türkiye’yi AKP’den demokratik yollarla kurtarabiliriz.

Sizce bu formül Başsavcı Yalçınkaya’nın iddianamesinden daha mı etkili sonuç alır?
Tabii, AKP’yi çökertecek asıl formül budur. Yasakçı anlayış tam tersine güçlendirir AKP’yi, ama güçlü bir sol koalisyon çökertir. Zaten dikkat edin birden bire sokak muhalefetinde bile ciddi bir düşüş oldu. Niye? Çünkü insanlar AKP’nin düştüğünü görüyorlar, ama çok statükocu düzen güçlerine de sıcak bakmıyorlar. O yüzden bizim ne yapıp edip, demokrasiden, gerçek ve özgürlükçü bir laiklikten, sosyal politikalardan yana, yüzünü sola dönmüş bütün sosyal demokratları, Alevileri, şiddetle sorunun çözülemeyeceğini gören Kürt muhalefetini, solun bütün renkleriyle bir sol koalisyonda toplamamız lazım. Türkiye’nin tek çözüm yolu bu.

Darbe olasılığı görmüyorum ama lafı bile kötü
Meclis’te takip ettiğiniz kadarıyla AKP’de bir telaş var mı?
Olmaz mı? AKP, freni patlamış kamyon gibi yokuş aşağı gidiyor ve çok net bir B planları olduğu kanaatinde de değilim.

Bölüneceklermiş gibi görünüyor mu size?
Kendi içlerinde bir alt akıntılar olabilir, ama henüz âdemi merkeziyetçi bir hareketlenme yok gibi. Tabii mahkemenin kararı sonrası ne olur, onu beklemek gerek.

Kapatma olursa?
Çok fırsatçı bir siyasi hareketle karşı karşıyayız. Eğer partide kendilerine bir ikbal görmüyorlarsa hızla bir ayrışmaya gidebilirler.

Peki, ara rejim olasılığı var mı?
Eğer AKP fire vermeden hemen yeni bir parti kurarsa, tek partili iktidar durumunu sürdürür. O yüzden bu bir tür Nihat Erim modeli beklentisi içinde olanların pek şansının olduğunu düşünmüyorum.

Erken genel seçim bekliyor musunuz?
2009’un sonbaharına kadar beklemiyorum, ama tabii Erdoğan’ın gözü kararabilir. Doğrusu o zaman da bu bir siyasi harakiri olur, çünkü ben bu saatten sonra sadece Tayyip Erdoğan için atılacak bir adımın kamuoyu vicdanında karşılığı olmayacağını düşünüyorum.

Darbe olacak söylentileri size ciddi görünüyor mu?
Hayır, görünmüyor, ama lafının ediliyor olması dahi kötü. Bunun bir şık olarak bile kenarda durması Türkiye’de siyasetin hâlâ sivilleşmediğinin göstergesi.

Sizce bizi bekleyen bir cumhurbaşkanlığı krizi var mı?
Olabilecek en kötü sonuçla karşılaşılırsa ne yapacağı tabii kendi takdiri, ama ben Sayın Gül’ün bir şey olmamış gibi davranacağını düşünmüyorum. Bir güven tazelemek isteyebilir.

Yeni parti ve lider arayışları içinde ciddiye aldığınız var mı?
Bunlar nafile işler, çünkü toplumda bir sosyal karşılıkları yok.

Siz “AKP kesin kapanacak” diyor musunuz?
Gördüğüm kadarıyla kapatılma olasılığı yüksek. Çünkü o zayıf iddianameye rağmen dava görülüyorsa bu bana iyi şeyler söylemiyor.

AB’de ‘Müzakereler biter’ havası yok
AB’nin AKP davasına ilişkin tavrı geçen hafta Türkiye’de tartışma konusu oldu. Kimileri diyor ki “AKP kapatılırsa müzakereler askıya alınır”, kimileri de diyor ki, “Hayır, AB’de giderek bir ton farkı oluştu, böyle bir tehlike yok.” Sizin Brüksel’de edindiğiniz izlenim hangisi?
Hayır, bu netlikte, bu sertlikte, köşeli bir tutum yok. Ben Brüksel’de “AKP kapatılırsa müzakereler biter” havasını görmedim. Ama tabii onların da kafaları çok karışık. Bir tarafta kalıcı demokrasi adımları atmayan AKP politikaları var, diğer tarafta da birtakım güçler... Buradan nasıl olur da başka bir seçenek yaratılamadığını anlayamıyorlar. Nitekim Daniel Cohn-Bendit, toplantının sonunda güzel bir Yahudi sözüyle işi özetledi: “Size iki şıktan birini seçin derlerse, mutlaka üçüncü şıkkı seçin”, diye. Ben de “O üçüncü şık biziz” dedim, hem demokrasi isteyen, hukukun üstünlüğü olsun diyen, hem de laik hassasiyetleri olan...

Yalnız buradan anlıyoruz ki onlar da AKP’yi “demokrasi şampiyonu” gibi görmüyorlar?..
Hayır görmüyorlar, Hıristiyan Demokratlardan Yeşillere kadar AB’de herkes AKP’yi son derece pragmatik buluyor. Hepsinin kuşkuları var. O kuşkuyu da en iyi Sosyalist Grup Başkanı Martin Schulz ifade etti. Dedi ki, “Tayyip Erdoğan’a baktığınızda sempati buluyorsunuz, ama bir şey de var tam göremediğimiz. Bunu hep hissettik.” Tabii Schulz, Deniz Baykal için de ağır eleştirilerde bulundu. Sosyal demokrasi adına bu kadar otoriter  ve aşırı milliyetçi bir bakış açısının kabul edilemez olduğunu söyledi.

AKP’nin kapatılmaması için 5 neden
Size göre AKP niçin kapatılmamalı; madde madde sayarsanız, bir?..
1- 40 yıldır 24 partinin kapatılmasının bir sonuç vermediğini gördüğümüz için...
2- Biz AKP’yle siyaset ve demokrasi zemininde baş edebileceğimizi düşündüğümüz için...
3- Parti kapatma Türkiye’de bir takiyeci siyasete yol açtığı için...
4- Bu kadar yargı ve idari vesayeti Türkiye’deki siyasetin sivilleşmesinde ciddi bir problem yarattığı için...
5- Partileri kapatsanız bile seçmenlerini kapatacak bir dolap olmadığı için...

Peki parti kapatmak yerine ara tedbirler alınmasına nasıl bakıyorsunuz?
O olabilir tabii, sistemin buna hakkı vardır.

Kimi AKP’liler  gelip Erdoğan’ı çekiştiriyor
Başka partilerden gelip size dert yananlar oluyor mu?
Ben Meclis’in en solunda ve en arkasındayım. Oraya zaman zaman gelip dertleşenler oluyor tabii. AKP’li olup Tayyip Erdoğan’ı çekiştirenden, “Bu böyle olmamalıydı, geçmiş olsun” diyene kadar...

AKP’lilerden Erdoğan’la ilgili en çok duyduğunuz şikâyet hangisi?
22 Temmuz seçimlerinden sonraki tutumu, MHP’yle yaptığı ortaklık... Ben de o zaman soruyorum, “Peki sizin kadroya bu yanlış akılları kim veriyor?” diye...

Ne yanıt alıyorsunuz?
O konuda rivayet muhtelif, ama yanlış akıl verildiği konusunda mutabakata varıyoruz. Aynı şekilde CHP grubundan da gelenler oluyor, “Biz eski solcuyuz” falan diye... Kaç kişisiniz diyorum, “10-15 kişi varız” diyorlar. Fakat tabii onlar da genel dengeleri sarsacak adımları atmıyorlar.

Peki, özellikle yeni milletvekillerinde “Parti kapatılırsa gitti bizim vekillik” üzüntüsü var mı?
Tabii ciddi bir moral bozukluğu, bir süngü düşme hali var. Mesela bu 2004’te darbe teşebbüsünde bulunan generaller hakkında araştırma komisyonu kurulsun diye imza atalım dedim, daha henüz “Tamam, ben imzalıyorum” diyen bir AKP’li çıkmadı. CHP, MHP ve DSP zaten baştan “İmzalamayız” dedi.

milliyet



Bu haber 882 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,352 µs