Karalamalara karşı cevap verdi | " /> Karalamalara karşı cevap verdi | "/>

En Sıcak Konular

Karalamalara karşı cevap verdi

27 Haziran 2008 12:21 tsi
Karalamalara karşı cevap verdi Son günlerde Zaman gazetesi ile Taraf arasında bir bağ kurulmaya çalışılıyor. Taraf’ın sermayesi sorgulanıyor, ardından gazetenin basıldığı yerin hesabını soruluyor vs. Ayrıca kişisel iftiralar bile söz konusu oluyor. Leyla İpekçi de hepsine cevap v

Leyla İpekçi/Taraf

Taraf gazetesinin henüz ilk dönemlerinde, bizzat Radikal gazetesi tarafından ‘AKP’li ve dinci’ olarak tasnif edildiğinde bu durumu ele alan bir yazı yazmıştım Zaman’da ve sormuştum:
“Birileri kendi iktidarını kimseyle paylaşmasın diye nice kuşak eğitim hakkını kullanamadı bu ülkede. Nice memur, asker iftira yoluyla işinden atıldı, birçok gazeteci ve aydının faili meçhul kaldı, sayısız genç küle dönmüş toprağından uzaklara sürgüne gitti. Kayıplar bulunamadı. Zalimler cezalandırılmadı. Biz hâlâ hiç sormayalım mı böylesine kanlı bir yapılanmanın dikte ettiği hangi ideoloji zulmetmenin, iftira atmanın, muhbirliğin, darbeciliğin, fişlemenin, işkencenin gerekçesi olabilir? Bunları ceset ve kül miktarıyla meşrulaştırmaya yarayabilir?”
Şimdi Taraf’ta yazıyorum. Halen haksızlığa ve zulme karşı çıkmanın bir kimliği ve ideolojisi yoktur diye düşünüyorum. Hak ve adalet isteyenler ve bunun için mücadele verenler özgürdür bu yüzden. Zaman’da da yazsanız, Taraf’ta da yazsanız hakikat değişmez.
Bugünlerde Taraf gazetesine aynı yakıştırmayı farklı biçimlerde yapan kişi ve kurumların sayısı hızla artıyor. Bu kez farklı olarak, Zaman gazetesi ile Taraf arasında bir bağ kurulması gerekti. Önce Taraf’ın sermayesi sorgulandı, ardından gazetenin basıldığı yerin hesabını sordular. Son olarak da kişisel iftiralar geldi. Sırf birtakım siyasi çıkarlar hak ve hukuk talep eden Taraf gazetesine iftira atmayı gerektirdiği için, birbirinden kaba genellemeler yapılmaya başlandı. Genellemeler kabalaştıkça algı düzeyleri de sığlaşıyor doğal olarak:
Mesela Taraf ile Zaman arasında vehmedilen böyle bir bağın görünür hale gelmesi için ille aralarında yazar transferi gerçekleşmeliymiş gibi bir inanca kapılıyor bazıları. Bir akıl tutulması olsa gerek. Bazılarının ise sözgelimi benim Zaman’dan Taraf’a geçtiğimi öğrendiklerinde “ama o gazete Fethullahçı imiş” dediklerine tanık oluyorum. Bizzat Gülen cemaatinin gazetesinde yazmış biri olarak, asıl şimdi itham ediliyor olmanın ironisiyle tabii.
Daha fenası: Zaman gazetesinde yazan herkesin cemaatle bir ilişkisi olduğundan yola çıkmaktır. Kendi vehimlerinize inanır hale gelirsiniz giderek. Kendinize malettiğiniz her tanım, bir bakıma yeni bir vehim riski de taşımaktadır. Yüceltirsiniz kendinizi, yücelmiş gibi sanarak: Buğulu cam karanlığı gösterir size. Aydınlıkmış gibi.
Tanpınar’dan ödünç alarak bu ‘buğulu cam’ metaforunu kullanmak istiyorum. Evet, bir buğulu camdan bakıyoruz her şeye. Kendimize. Birçok muamması var hayatın. En başta insanın. Kendi içimizdeki değişimleri, başkalarıyla olan farklılıklarımızı her an diri tutuyor bu perdeli algı. İnsanın baktığını tam olarak görememesi son derece açık uçlu bir varoluş imkânı sunuyor çünkü bize. Sanat, aşk, bilim hep bu alanda çoğalıyor. Bunların yakıtı olan hayaller, korku ve arzular, kuramlar, vehim ve vesveseler de tabii. Hepsi kendi biricikliğimizi hatırlatıyor bize.
Her birimizin muammayı netleştirme yöntemleri ise farklı. Benim buradaki ilk kriterim niyet. Art niyetle içilen bir çorbanın tadı ekşi gelir. Sizi kendi tanımlarınızın tutsağı haline getirir art niyet. Ve daha beteri; hep kendi defolarınıza kilitler. Güzelliği değil, çirkinliği yansıtmaya başlarsınız giderek. Art niyet: Sizi kendi yaktığı ateşin yakıtı haline getirir. Farkına varmazsınız.
Varoluşlarını başkalarına iftira atarak gerçekleştiren ve bundan para kazanan kimselerin de yaktığı ateşte özgür düşünceyi yitirdiklerine tanık oluyoruz böyle dönemlerde. Hakikatin tamamının kendilerinin uygun bulduğu sıfatların belirlediğine inanıyorlar artık. Sıfatların faşizmidir bu.
Son olarak: Çeşitli çıkar birlikteliklerini fazlasıyla cemaatçi olarak değerlendirmek mümkün bugün. İdeolojik, etnik, ırkî, sınıfsal, cinsiyetçi göndermelere ihtiyaç duymadan, yalnızca kalbi bağlarla bir araya gelebilmemizin yollarını aramak ilgilendiriyor beni. Hakkaniyet ve adalet adına hareket edebilmeyi çok önemsiyorum bu yüzden.
Hakkı savunmanın da bin bir tuzağı var elbette. Bir anda faşizme savrulabilirsiniz. Hak dağıtma mercii değil hiç kimse. Unutmamaya çalışıyorum. (İşte yukarıda bahsettiğim muamma ancak böyle görünür hale getiriyor benim baktığımı.) Karanlığın gözlerine cesurca bakabilmek için kendi tanımlarınızın ötesine geçebilmeniz gerek. Ancak böyle yaklaşabilirsiniz muammaya. Saf bir niyetle. Böylelikle belki biraz daha ‘olduğu gibi’ görmeye başlarsınız buğulu camın gerisindekileri. Nerede konuşur, nerede yazarsanız yazın.



Bu haber 530 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,720 µs