'Demokrasiyi sandığa gömerseniz o sandıkta hapsolursunuz'

28 Haziran 2008 19:59 tsi

Hatay Barosu'nun Antakya'daki Narin Otel'de düzenlediği , ‘Kuvvetler Ayrılığı ve Anayasa Mahkemesi’ konu başlıklı panele Sabih Kanadoğlu'nun yanı sıra Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Özdemir Özok, 21 ilin baro başkanı katıldı. TBB Başkanı Özdemir Özok, AKP’ye açılan kapatma davasının ardından yargının sürekli saldırıya uğradığını söyledi. Bu saldırıyı herkesin açık seçik gördüğünü de kaydeden Özok, “Ortaya atılan fikirler bir kafa karışıklığına neden oluyor. Demokrasinin olmazsa olmazlarından birisi kuvvetler ayrılığı, bu ayrılığı herkes kendine mal edip Anayasanın önüne geçemez. Şu unutulmamalıdır ki, Anayasa Mahkemesi kapatma davası ile ilgili olarak ne lehte, ne de aleyhte bir açıklama yapma yetkisine sahip değildir. Ancak birilerinin demokrasiden anladığı ‘Oy çoğunluğu ve koltuk sayısı bende, ben istediğimi yaparım’ anlayışı son derece yanlıştır” diye konuştu.

Eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu da, konuşmasına ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ sözleriyle başladı.

20 Ocak 1921 Anayasası'nın ilk ve değiştirilemez, değiştirilmesi teklif bile edilemez maddelerinden birinin ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ maddesi olduğunu kaydeden Kanadoğlu, “Anayasanın temelini de bu madde oluşturmaktadır. Ulusal egemenlik demek, tam bağımsız ülke demektir. Ulusal egemenlik, Türk yargısına dikte ettirmek istedikleri olumsuzluklara karşı çıkmaktır. Çağdaş demokrasilerde, böyle şeylerden bahsedilemez” dedi. Konuşmasının devamında ise isim vermeden AKP'ye yüklenen Kanadoğlu, şunları söyledi:

‘YASAMA YETKİSİ DE SINIRSIZ DEĞİLDİR’

“Demokrasi, çoğunluğun her istediğini yaptığı şey değildir. Milli irade, ülkeyi 4-5 yıllığına kimin yöneteceğini seçer, tayin eder, tercihini ortaya koyar. Yasama yetkisi de sınırsız değildir. Ben milli iradeyi temsil ederim, istediğimi yaparım demek, demokrasiden anlamamak demektir. Demokrasi zor bir rejimdir, özveri ister, ihtimam ister, özen ister. Bütün demokrasiyi sandığa gömerseniz siz de o sandığın içinde hapsolursunuz. Laiklik ilkesi demokrasilerin olmazsa olmazlarından birisidir. Ancak siyasiler laiklik ilkesine zarar vererek, bindikleri dalı kesiyorlar. Laikliğin zarar görmesi demek, tarikatların, mezheplerin, cemaatlerin sözünün geçmesi demek. Sizin bu ülkeye layık gördüğünüz rejim, çağdaş demokrasi olamaz. Günümüzde din siyasete alet edilir hale getirilmiştir. Okul yıllarımı sayarsanız yaklaşık olarak yarım asırdır hukuk içerinde yaşayan, kanunlar içerisinde olan biriyim. Ancak şunu hemen belirtmeliyim ki, Türk yargısı aradan geçen yıllar içerisinde son dönemde yaşadığı haksız yıpratmalar, itelenmeler, ötelenmeler hatta terbiyesiz bir şekilde eleştiriye uğramamıştı. Renklerin en beyazı yargıdır, yargıda en küçük bir lekeyi kaldıramaz. Ancak bütün kurumların da hızla kirlendiğini söylemeden geçemeyeceğim. Artık herkesin silkinip kendine gelmesi gerekiyor. Bu gidişatın sonu ulusal egemenliğin tehditlere ulaşmasıdır.”

hürriyet

Bu haber 566 defa okundu.