'Müslüman Rusya' | " /> 'Müslüman Rusya' | "/>

En Sıcak Konular

'Müslüman Rusya'

30 Haziran 2008 15:16 tsi
'Müslüman Rusya' Rusya Hristyan diyip bu es geçmeyin. "Rusya, devlet ve siviller olarak İslam ve Müslümanlar olmasaydı asla var olamazdı. Bir müellifin sözünü burada aynen tekrar ediyorum: 'Rusya doğuşu ve dünyaye gelişini Müslümanlara borçludur.'" Rusya ve İslam iliş

Daniyal İsayev/dünyabulteni.com

'Müslüman Rusya'

Çok yakın bir zamana kadar "Müslüman Rusya" adlı bir ifade, kimsenin aklına gelmezdi. Bırakın onu bir makaleye konu başlığı etmeye, bu konuda düşünmek dahi doğru olmazdı.

Tüm ilim erbabı ve araştırmacılar hatta Müslümanların kendisi de ezbere konuşuyor ve "Rusya'da İslam"dan ya da 'Rusya İslamı'ndan bahsediyorlar. Ancak hiç bir zaman "Müslüman Rusya"dan bahsetmezler. Her nedense şimdiye kadar İslam'a inananların büyük çoğunluğunun aklına bu düşünce, uygun gelmemektedir.

Bununlar beraber dünyada da, Rusya'da da, birçok şey değişmektedir. Her şeyden önce Müslümanların bilinçleri, kendilerini anlama biçimleri ve hayata bakış açıları tekrar oluşmaktadır. Ülkemize dost olmayan insanlar, her ne kadar bu durumdan memnun olmasalar da, İslam, Rusya'nın ayrılmaz bir parçasıdır. Artı, Rusya, devlet ve siviller olarak İslam ve Müslümanlar olmasaydı asla var olamazdı. Bir müellifin sözünü burada aynen tekrar ediyorum: "Rusya doğuşu ve dünyaye gelişini Müslümanlara borçludur."

Rusya devletçiliğinin doğuşu, oluşumu ve kuvvetlenmesi, ortadoks dindarlığının, monsatır geleneğinin, monsatır eğitim ve ilminin, Rusya'nın benzersiz çok çeşitli kültürünün oluşumu- tüm bunlar ve zikr edemediğimiz birçok diğer şeyler de- Rusların Müslüman komşuları ile karşılıklı kültür alış verişinden, etkilenmesinden ve karşılıkli etkileşiminden meydana gelmiştir.

Bugün modern Rusya topraklarında yaşayan İslam'ın takipçileri, yalnız dünyanın birçok bölgesinde bulunan ve geleneksel Müslüman toplumları olarak bilinenlerden yüz yıl önce İslam'ı kabul etmekle kalmamışlar. Aynı zamanda Rusya halkının, Rusların ve Rus devletçiliğinin oluşumundan yüzyıllar önce bu topraklarda bulunmuşlar.

Müslüman Rusya'sı Derbent, Kazan, Astrahan, Ufa, Tümen, Orenburg ve diğer bölgelerdir. Bugün bu bölgelere Moskova ve Sankt-Petersburg'un da ait edilmesi gerekir. Müslüman Rusya'sı, kazaklığın oluşumuna ve dekabrist harekatına muazzam bir etkisi olmuştur.

Müslüman Rusya'sı demek Puşkin, Lermantov ve Tolstoy'un eserleri demektir. Müslüman Rusya'sı Kuzey Avrasya'da yaşayan halklar ve geniş topraklardır. Onların varlığı Altınordu devleti tarafından sağlam bir şekilde pekiştirilmiş ve Moskova knyazlığı için diğer devletlerin istilalarından muhafaza edilmiştir.

Müslüman Rusya'sı Birinci ve İkinci Dünya Savaş'larının kazandığı cepheler, olimpiyatlarda altın madalyalar ve son yılların bilimsel başarılarıdır.

Bununla beraber kesin bir şekilde şunun kabul edilmesi gerekir ki; Müslüman Rusya'sı, tarihin henüz sonunu getirmediği ve bitirmediği bir fenomenolojidir. Müslüman Rusya'sı, bugün aktif bir şekilde gelişen ve mükemmel bir geleceğin beklediği ülkemizdir. Bugün tüm Rusya ve Rusya'da yaşayan tüm halklar, dünyada ve toplumlar arasında kendi yerlerini arıyorlar. Modern Rusya'da ve modern dünyada benzeri bir arama faaliyetleri içerisinde Müslümanlar da bulunmaktadır.
Rusya Müslümanları, gün geçtikçe, kendi güçlerine, hedeflerine ve geleceklerine daha fazla inanmaya başlıyorlar.

Tüm bunlar İslam sayesinde olmaktadır. Çünkü İslam başka hiçbir şeyle kıyaslanmayacak kadar güç kaynağı, hayata mana, geleceğe ümit, kendi gücünden emine olma düşüncesi ve yolunun hakikat yolu olduğuna dair tefekkür, zihin aydınlığı vermektedir.

Müslümanlar arasında tüm bunlar yaşanırken, Rusya halkının büyük bir çoğunluğu giderek daha da derinleşen bir krize doğru yuvarlanmakta, hayatlarından, işlerinden, ailelerinden, geleneksel değerlerinden memnun olmamakta, hayata bağlılıklarını kaybetmekte ve geleceğe dair hiç bir ümitleri kalmamaktadır. Tüm bunların sorumlusu ise insanlarda gereken inancın, takvanın olmayışı, ön yargılı ve karşılıklı ihtiramda kusur edilmekle ilgilidir. Siyasi olaraksa ifade etmek gerekirse mesele ülkemizde tahminen yirmi yıldır devem eden parçalara ayrılmış milli düşüncenin arayışları içerisinde bulunulmaktadır.

Çağdaş Rusya topraklarında yaşayan Müslümanlar ülkelerinin geleceğini temin etmek için sağlam kaynak teşkil etmektedir. Onlar Rusya'nın en sağlam ve perespektifi en yüksek olan insanlarıdır.

Burada Arnold Toynbi'nin sözleri akla geliyor. O her civilizasyonunun kendini ilan etmesi için yaratıcı azınlığa ihtiyaç duyduğuna emindir. Rusya'nın derin ve kaliteli tekrar oluşumunu yakalaması için onun içinde yaşayan azınlığın yaratıcı özelliklerini ortaya koymalarına ihtiyaç duymaktadır.

Sert kurallara dayanan yasal düzen, her şeye tepkili çar yönetimi, insan temel hak ve hürriyetlerinin kısıtlanması, kanlı ihtilal ve iç savaş, iki dünya savaşı, otuzlu yılların açlık ve terörü, takipler, sürgünler, dine karşı açılan savaş, seksenli yılların herontakrasisi, doksanlı yılların perestroykası (tekrar inşa etme) ve hastalık verici reformları ve en nihayet belirsiz bir sabitlik – tüm bu saydıklarımız ve belirtemediğimiz diğer etkenler Rus kültüründe ve devletin tüm varlığında derin etkiler bırakmıştır. Halkımız açısından ifade ettiğimiz faktörler o kadar ağır sonuçlar doğurdu ki, bu gün derin manevi sarsıntı ve düşüş içerisinde varlığını devam ettirmektedir.

Bizzat bundan dolayı da çağdaş Rusya büyük Rusya haleti ruhiyesini, külütürünü ve gelişimini yakalaya bilmesi için yaratıcı azınlığına ihtiyaç duymaktadır. Bu gün Rusya'da bulunan Müslüman teşkilatlarının kaşısında bir soru bulunmaktadır. Onlar bu yaratıcı azınlığın bir parçası olmağı becere bilecekler mi? Bu sadece olması mümkün olan bir ihtimal değildir, o kadar gerekli bir ihtiyaçtır ki Müslümanların katkısı olmadan Rusya'nın tekrar doğuşu gerçekleşmeye bilir.

Rusya'da yaşayan Müslümanların bazı esatir ve masallardan bir an önce kurtulması gerekiyor. Bu esatirlere göre – dağlarda yaşayan Müslüman halklara göre- güya Müslümanlar yabancılardır, marjinal gruplardır ve onların hepsinin milli evlerine geri dönmeleri ve Rusya'nın genelini ihata eden düşüncelerden uzak olmaları gerekir.
Bu tür yalan ve devlet aleyhine olan düşünceler bazı önemli sebeplere göre temelsizdir:
Rusya'da İslam'ın tarihi dünyanın birçok ülkesindeki İslam tarihinden çok daha eskilere dayanmaktadır.

Rusya'da yaşayan Müslümanlar yüzyıl boyunca gayet esaslı bir şekilde sadece kendi köylerini ya da milli devletlerini değil tüm Rusya'yı hatta eski SSCB mekanının tamamını vatanları olarak görmekteler.

Müslümanlığa yeni yönelen insanlar bu konudaki yalnız düşünceleri asla kabul etmezler. Kimse onlara Rusya'da yaşayan Müslüman halkların geleneksel milli devletlerinin sınırları ile tatmin olunması gerektiğine inandıramaz.

Rusya'da yaşayan Müslümanlar şunu görmekteler: İslam onların ülkelerinde Fas, Tunus, Pakistan, Maleyziya ya da Hindistan gibi ülkelerden daha eski köklere sahiptir. Bu gün Rusya'nın ortadoks kimliğini de muhafaza ederek dünyanın diğer bölgelerindeki Müslümanların ayrılmaz bir parçası olmaktan başka alternatifi bulunmamaktadır. Bu gün ülkemizde temel hak ve hürriyetler, demokrasi, insan haklarının korunması Müslümanlara dinlerini özgürce yaşamağa musade etmektedir. Bu gün Rusya'da yaşayan Müslümanlar hatta birçok geleneksel olarak Müslüman devletleri olarak bilinen ülkelerdeki Müslümanlardan kendilerini daha fazla korunmuş his ediyorlar.

Evet, Rusya'da yaşayan Müslümanları dini azınlık olduğu düşüncesi doğrudur. Ancak burada korkulacak ve yabana atılacak bir durum yoktur. Tüm İslam tarihi kendi ülkelerinde azınlık olarak bilinen Müslümanlar tarafından yazılmıştır. Mekke'de yaşayan Müslümanlar diğerlerine nazaran azınlık idi. Bundan başka Yesrib (Medine) Müslümanları, Abbasi mühacirleri, Müslüman din adamları, lagerlerde yaşayanlar, İspanya'dan Endonezya'ya kadar Hilafet'in sınırları içerisinde yaşayan Müslümanların hepsi bir zamanlar Müslüman olmayan toplumlarda azınlık idiler.

Birçok büyük İslam alimleri, hatta Muhammed Peygamber'in (s.a.s) ashabı dahi dini azınlığın temsilcileri olarak yaşadılar. Ancak bu fikir ne Cafer b. Ebu Talib'i, ne Abdullah b. Mesud'u, ne imam Şafii'yi, ne de İbn Haldun'u etkilemedi. Onlar ve bir.ok diğerleri de Allah yolunda, ülkesinin, içerilerinde yaşadıkları toplumunun ve halkının refahı için sonralar da çaba sarfettiler. Tüm bunlar onların dinlerini ya da vatanlarını daha az sevmelerine neden olmadı. Tam tersine böyle bir durum onlara Hakikatın tek temsilcisi gibi kendi kaderleri, onları çevreleyen toplumun ve komşu halklerın kaderleri için daha fazla sorumluluk taşıma bilincini aşıladı.

Bununla beraber bizim yalnız gayrımüslim toplumlar ile sınır komşusu olduğumuzu değil aynı zamanda her gün İslam'ın karşısına yeni sorunlarla çıkan yeni postendestrual dünya ile de komşu olduğumuzu unutmamız gerekiyor. Bu gün çağdaş Müslüman azınlıkların karşısında duran sorunlar şunlardır: Küreselleşme, devletler arasında yani İslam dünyası ile Batı dünyası arasında sınırların ortadan kalkması,yaşadıkları toplamlarda vatandaş bilincinin ve aktifliklerinin artması.
Bundan başka kısmen gelişmiş Batı ülkesinin ve Rusya'nın Müslüman azınlıkları çağdaş dünyanın sorunlarını daha iyi anladıklarını, yalnız Müslümanların değil kendi ülkelerinin ve dünyanın genelinin karşılaştığı çok zor problemlere İslami cevap bulduklarını söyleyebiliriz. Mamafih bu toplumlar yaşadığımız yüzyılda İslami gelişimin öncülü olmaktalar.

Bazılarına Müslüman Rusya'nın Kuzey Avrasya'da İslam'ın gelişiminin öncülü olabileceği düşüncesi garip seslene bilir. Ancak unutulmaması gerekiyor ki Medine'de Müslüman devletin ve toplumun oluştuğu zaman İslam halifelerinin İstanbul'da bulunan bir Türk olacağını, bu gün Rusya sınırları içerisinde bulunan topraklardan çıkan birisinin Mısır'da sultan olacağını ve haçlılara karşı büyük bir tehlike olacağını kimse tahmin edemezdi.

Müslüman Rusya'sının gelecekte hangi rölü oynaması gerektiğinin takdir edildiğini bir tek Allah bilebilir.

İslam.ru'dan çeviren İbrahim Ali



Bu haber 947 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,304 µs