darbeyle vatan kurtarıyoruz! | " /> darbeyle vatan kurtarıyoruz! | "/>

En Sıcak Konular

100 yıldır darbeyle vatan kurtarıyoruz!

13 Temmuz 2008 10:08 tsi
100 yıldır darbeyle vatan kurtarıyoruz!
Gazete ve dergi sayfalarında darbe ve gizli örgüt iddialarından geçilmiyor. Mahkemeler iddiaların doğru olup olmadığına karar verecek. Ancak darbe yaparak vatan kurtarmak eski bir geleneğimiz. 100 yıl önce İttihat ve Terakki'yle ortaya çıkan bu gelenek g

1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'ndan sonra Sultan Abdülhamid'in kısa bir süre önce açılan meclisi kapatması üzerine Jöntürkler Meşrutiyet'i tekrar yürürlüğe geçirmek için faaliyete geçtiler. Ancak İkinci Abdülhamid aleyhine faaliyetleri başarıya ulaşamadı. Otuz yıl sonra sultana karşı muhalefetin başarıya ulaşacağı yer Makedonya olacaktı.

İHTİLALİN MERKEZİ MAKEDONYA

İsmail Canbolat, Bursalı Mehmed Tahir, Midhat Şükrü Bleda, Talât Paşa, Kâzım Nami Duru ve Rahmi Arslan gibi Makedonya'da görev yapan Osmanlı memur ve subaylarının Hilâl Cemiyeti adı altında Balkanlar'da başlattıkları örgütlenme kısa sürede büyüdü. Örgütün adı Eylül 1906'da Osmanlı Hürriyet Cemiyeti'ne çevrildi.

Cemiyetin Avrupa'ya kaçan üyelerinin temasları sonucunda Osmanlı Hürriyet Cemiyeti ile Avrupa'da Jöntürkler tarafından kurulmuş olan Osmanlı İttihat ve Terakki Cemiyeti Eylül 1907'de birleşti. Birleşmeden sonra ordu içinde örgütlenme ve ihtilal faaliyetleri hız kazandı. Makedonya'daki çeteler ile irtibat kuruldu.

FEDAİLER İŞ BAŞINDA

 İttihatçılar, örgütlenmelerini sürdürüken fedai grubu adı altında cemiyetin vurucu gücünü de teşkil ettiler. Balkanlar'da hızla örgütlenen İttihatçılar Anadolu'da da örgütlenmeye başladılar. Cemiyetin gittikçe büyümesi üzerine Mayıs 1908'de padişaha ve bakanlara ihtarnameler göndererip, Makedonya'da İngiliz ve Rus tasarılarına karşı konulmaması konusunda uyarılarda bulundular.

İttihat ve Terakki kendisini açığa çıkarınca hükümet de karşı faaliyete geçti. Bu sırada İngiltere Tralı Yedinci Edward ile Ruş Çarı İkinci Nikola'nın Haziran'da gerçekleştirdikleri Reval görüşmesi ortalığı iyice karıştırdı. İttihatçılar, Reval'de Makedonya'nın verildiğini iddia ederek eylemlere başladı. Örgütün fedaileri Selanik'te padişah taraftarı memur ve subaylara karşı suikastlara başladılar. O dönemde binbaşı rütbesinde bulunan Enver Paşa, Haziran 1908'de Selanik merkez komutanı Ömer Nazım Bey'i yaraladı. Manastır polis müfettişi Sami Bey vuruldu. Padişahın hafiyelerinden Mustafa Efendi Selanik'te öldürüldü.

SUİKASTLA GELEN İKTİDAR

 Temmuz'un başlarında Enver Bey ve Resneli Niyazi birlikleri ve halktan kendilerine katılanlarla birlikteyle dağa çıktı. Ohrili Eyüp Sabri'de birliğiyle aynı yolu izledi. İsyan gittikçe büyüyorud. Balkanlar'da birçok başarıları olan ve sultanın en güvendiği paşalardan Şemsi Paşa asilerin üzerine gönderildi. Ancak Şemsi Paşa, 7 Temmuz'da Manastır'da örğütün fedailerinden Atıf Kamçıl tarafından vuruldu. Bu suikast İkinci Adülhamid'in elini iyice zayıflattı ve bölgede hükümet denetimi kaybetti.

Padişah, son bir umutla Tatar Osman Paşa'yı manastır'a gönderdi. Ancak 22/23 Temmuz gecesi telgra telleri kesildikten sonra Resneli Niyazi ve Ohrili Eyüp Sabri sayısı 2 bini geçen çeteleriyle manastır'ı basıp, paşayı dağa kaldırdılar. Bu olaydan sonra İttihatçılar'ın önünde hiçbir güç duramadı ve 23 Temmuz'da Makedonya"daki Meşrutiyet'i ilân ettiler. İkinci Abdülhamid okun yaydan çıktığını görünce aynı gün Kanûn-i Esasî'yi yeniden yürürlüğe koydu. Böylece İkinci Abdülhamid'in 30 yıldan fazla süren iktidarının sonu gelmiş, tarihimizdeyeni bir dönemi açılmıştı.

iLK AYAKLANMA ERZURUM’DA

İkinci Meşrutiyet'in ilânını ve ikinci Abdülhamid'in saltanatının sonunu getiren olaylarda kıvılcımın Selanik'te çıktığı zannedilir. Ancak ilk kıvılcım imparatorluğun farklı bir bölgesinde Erzurum'da meydana gelmiştir. Doç. Dr. Muammer Demirel "İkinci Meşrutiyet Öncesi Erzurum'da Halk Hareketleri" isimli araştırmasında bu olayları teferruatlı olarak anlatır. Erzurum'a sürgün edilen İttihatçı tıbbiye öğrencisi Emin ve arkadaşı Baytar mektebinden Manastırlı Receb, 1896'da Erzurum'da bir cemiyet kurmuşlardı.

Bir süre sonra tutuklandılarsa da mahalli halktan muhalif bir kesim oluşturmuşlardı. Erzurum'daki gelişmeleri fark eden Prens Sebahattin, örgüt üyelerinden eski bir subay olan Hüseyin Tosun'u 1904'te bölgeye gönderdi. İttihatçılar, 1906'da vergileri protesto için faaliyete geçip, ardı ardına valileri değiştirttiler. Askeri birlikleri yanlarına alıp, etki alanlarını gittikçe genişlettiler. Meşruti yönetimin getirilmesini ve Meslis-i Mebusan'ın açılmasını istediler. İkinci Abdülhamid, vergileri kaldırıp, olaylara karışanları affetti, ancak ok yaydan çıkmış İttihatçılar, sultanı tanımadıklarını söylemeye başlamışlardı.

Hükümet, durumun ciddiyetini anlayınca Abdülvehap Paşa'yı Erzurum Valiliği'ne tayin etti. Erzurum'daki subay ve askerler il dışına gönderilip, dışarıdan şehre yeni askerler getirildi. Vali, 25 Kasım 1907'de darbe yapmaya hazırlanan Hüseyin Tosun ve yüz kişiyi tutuklatıp, olayları bastırdı. Erzurum'dan sonra Kastamonu, Denizli, Sivas, Diyarbakır, Sinop, Bitlis, gibi şehirlerde padişaha karşı gösteriler yapıldı. İkinci Meşrutiyetin ilk ışıkları, Makedonya'dan çok önce Erzurum'da yakılmıştı.

MANASTIR’DA PATLAYAN TABANCA

İttihatçılar'ın darbesini başarıya götüren olayların başında Manastır'da Şemsi Paşa'nın vurulması hadisesi gelir. Resneli Niyazi'nin dağa çıkması üzerine bölgede denetimi kaybetmeye başladığını gören İkinci Abdülhamid isyanı bastırma görevini, Arnavutluk'ta daha önce başarılı faaliyetleri bulunan ve kendisine sadık olan Şemsi Paşa'ya verdi. Şemsi Paşa'nın ismi bile Makedonya'daki İttihatçılar arasında hemen bir yılgınlık yarattı. Şemsi Paşa'nın Resneli Niyazi'yi kısa sürede etkisiz hâle getireceği kesindir.

Bu durum da yıllardır hazırlığı yapılan ihtilâli akamete uğratacaktır. İttihatçılar, bunun üzerine Şemsi Paşa'yı Resne'ye ulaşmadan öldürmeye karar verirler. Suikast İttihatçılar'ın problem çözümünde her zaman başvuracakları bir yöntem olacaktır. Ancak ismi bölgede efsane gibi gezen ve silahşörler tarafından korunan Şemsi Paşa'yı vurmak o kadar kolay değildir.

Fedailerden Teğmen Atıf Kamçıl, suikast yapmayı kabul etti. Şemsi Paşa, Manastır Postanesi'nden saraya telgraf çekip, Resne'ye gitmek üzere arabasına binerken, Atıf Kamçıl, büyük bir soğukkanlılıkla paşanın korumalarının arasından geçip, tabancasıyla üç el ateş etti.

Ortalığın karışmasından istifade eden fedai yaralanmasına rağmen kaçmaya başardı. Şemsi Paşa'nın öldürülmesi Sultan Abdülhamid'in bölgedeki otoritesini tamemen bitirdi ve İttihatçılar'ın iktidara yürüyüş yolunu açtı. Bengi yayınlarından çıkan Mustafa Ragıb'ın "Manastır'da Patlayan Tabanca" isimli kitabında tarihimizin bu önemli olayı çok teferruatlı olarak anlatılır.

bugün



Bu haber 516 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,869 µs