Tayyipçi miyim?

0 0 0000 00:00 tsi

"Başbakan Erdoğan, geçmişte Ecevit’in hastalığını diline dolayarak hastalık üzerinden siyaset yapmıştı. Dolayısıyla bugün kendisine karşı yapılanları fazlasıyla hak ediyor."

İşte buna itiraz ediyorum.

Çünkü olay şudur:

Geçmişte Erdoğan yanlış yapmıştır.

Ve bugün de Erdoğan’a yanlış yapılmaktadır.

Dolayısıyla...

Bir "yanlış", başka bir "yanlış"a meşruiyet kazandırmaz! Ne yani?

İlkelerden mi söz edeceğiz, yoksa bir yanlışın başka bir yanlışa karşılık geldiği kahrolası bir denklemin peşinden mi sürükleneceğiz?

Benim açımdan durum nettir:

Eğer Baykal Başbakan olsaydı ve bir hastalık macerası yaşasaydı...

Anamuhalefet partisi AKP’den önemli bir isim de, sağı solu arayıp Baykal’ın rahatsızlığıyla ilgili spekülasyon yapsaydı...

Karşısında yine beni bulurdu.

Çünkü benim açımdan...

Mağdurun adının Erdoğan ya da Baykal olmasının hiçbir önemi yoktur.

Benim derdim basit bir ilke meselesidir ve hepsi budur.

Balkonda namaz

SAYIN Bakan Ali Coşkun...

Kabahat karnenizi bilemiyoruz.

Çünkü göstermiyorsunuz.

Ancak...

İbadet durumunuzla ilgili bilgiye sahibiz.

Çünkü gösteriyorsunuz!

Fotoğrafınızı inceledim:

Beyaz tişört, kırmızı eşofman ve güneş gözlüğüyle kaldığınız beş yıldızlı otelin balkonunda namaza durmuşsunuz.

Allah kabul buyursun.

Böylesi gösterişçi bir ibadet, Allah katında nasıl karşılanır, tabii ki bunu ancak Allah bilir.

Ancak...

Balkonda ibadet meselesinin...

Kul katında pek makbul karşılanmayacağını bilmelisiniz.

Hani "Kocayusuf Camii cemaatinden kendi halinde bir Hacı Ali Efendi" olsanız, "Size ne kardeşim! Ben istediğim yerde ibadetimi yaparım. Size ne zararı var" falan deme hakkına sahipsiniz.

Ancak "Bakan" olmanın, size "sıradan vatandaş"tan farklı bir sorumluluk yüklediğini lütfen unutmayın.

Lüzumsuz tartışmalara son vermek...

Hem Allah, hem de kul katında daha tartışmasız bir duruş sergilemek adına...

Balkondan içeri girip otelinizin odasında yaratıcıyla baş başa kalmaya var mısınız?

Bayram için özel notlar

BİR: Bayram süresince polemiklere son verilecek... (Ancak gaza gelinip olayın İclal’e bir kutu çikolata göndermeye kadar vardırılmasına izin verilmemeli!)

İKİ: Cüppeli Ahmet Hoca’ya, "Ben seninle Malta’da buluşmaya hazırım Hoca! Ne olur sen de bir kerecik Nişantaşı kafelerine buyur" teklifinde bulunulacak.

ÜÇ: Hokkabaz’a gidilecek ama Nuri Bilge Ceylan Baba’nın "İklimler" filmi de ihmal edilmeyecek.

DÖRT: Silivri taraflarındaki çiftlik evlerinde çıplak ayakla çimenlere basarak medya dünyasının dört bir yanından gelen negatif elektriklerden kurtulmaya çalışılacak.

BEŞ: Şile’de arazi bakılacak.

Bir düzeltme

DÜNKÜ yazımda "Yahya Efendi" ile "Şeyhülislam Yahya"yı karıştırmışım.

"Camide riyakárlık olur ama meyhanede olmaz" anlamındaki "Mescitte riyapişeler (ikiyüzlülüğü benimsemişler) ko etsin riyayı / Meyhaneye gel kim ne riya var ne mürai" dizelerinin sahibi Yahya Efendi değil Şeyhülislam Yahya’dır.

Bu konuda uyarıda bulunan dikkatli ve kültürlü okurlarıma teşekkür ederim.

AA

Bu haber 219 defa okundu.