En Sıcak Konular

"Burası Saddam Meclisi değil"

0 0 0000 00:00 tsi
AB ile ilişkiler sürekli bir gerilime doğru hızla yol alıyor. Bunun en son örneği geçtiğimiz gün Ankara'da yaşandı. "Sizin Meclis’ten şu şu yasalar bir an önce çıkmalı" diyen AB yetkililerine, Adalet bakanı Çiçek sert çıktı: "Burası Saddam’ın Meclisi deği

Hürriyet Gazetesi(nden Yalçın Doğan'ın yazısı:

İNGİLTERE’de gözaltı süresi 28 güne çıkıyor. AB’den çıt yok. O anlı şanlı Kopenhag kriterlerinden söz eden tek bir AB yetkilisi yok.

Türkiye’de gözaltı süresinin yedi günden dört güne indirilmesi için, AB Ankara’nın ensesinde boza pişiriyor, sonunda başarıyor. Çünkü, Kopenhag kriterleri gereği.

Hollanda’da Türkler’e siyasal yasak getiriliyor. AB’den çık yok. Türkiye yönelik tüm AB raporları, azınlıklara siyasal baskı cümleleriyle dolu.

Avusturya’da bir cinayette kullanılan silahın otomatik mi, değil mi, araştırması dört yıl sürüyor. Siyasal cinayeti yakından izleyen AB’den çıt yok.

Türkiye’deki bir siyasal cinayet AB dakika dakika izliyor.

AB sık sık "Türkiye’de yargı bağımsız değil" diyor. Ama, ardından "şu kişiyi mahkeme neden tutukladı, derhal serbest bırakılsın" diyerek, yargı bağımsızlığını kendisi ayaklar altında alıyor.

Türkiye bu örneklerde hep haklı.

ÇİÇEK HAKLI

Geçenlerde Ankara’ya arka arkaya ziyarette bulunan AB yetkilileri ve Avrupa Parlamentosu Sosyalist Gurubu ile görüşmelerde Adalet Bakanı Cemil Çiçek bu çelişkilere dikkat çekiyor.

Hatta, Avrupa Parlamentosu üyeleri bir ara "sizin Meclis’ten şu şu yasalar bir an önce çıkmalı" dediğinde, Çiçek’in tepkisi kızgınlığa dönüşüyor:

"Burası Saddam’ın Meclisi değil. Hükümetin parlamentoya baskı yapması, sizce parlamenter sisteme aykırı mı, değil mi?"

Bu tepkisinde Çiçek haklı. Çünkü, ortada çifte standart var. Kurallar aynı, ama uygulama orada farklı, burada farklı.

Çiçek bunları AB’nin genişlemeden sorumlu komiseri Oli Rehn’e söylediğinde, o kendini sıkışmış hissediyor:

"Ben tüm AB ülkelerine söyledim, herkese aynı kuralların uygulanması için çaba gösteriyorum".

Ne kadar çaba gösteriyor, belli değil. Dikkat çeken nokta şu.

İktidara geldiğinden bu yana, AB konusunda, AKP ilk kez aşağıdan almıyor. Tersine, AKP de, AB’nin üzerine gidiyor.

Adamlar bunun farkında. Onun için, şu sıralar onlar da derinden gidiyor. Her ne kadar, 8 Kasım’da yayınlanacak İlerleme Raporu yine çeşitli eleştiriler getirse de, bu kez biraz da dozunda tutmaya çalışıyorlar.

8 Kasım raporu onların kendi aralarında görüş farklarına yol açıyor.

HANİ PKK

Türkiye AB ülkelerine pek çok sayıda PKK’lının adını veriyor. Çeşitli Avrupa ülkelerinde oturan ve oturma ötesinde, faaliyet gösteren PKK’lıların isim ve adreslerini bildiriyor.

Hiçbir AB ülkesi, bugüne kadar onların bir tekini bile yakalamıyor. Oysa, 11 Eylül sonrasında, Batı’da teröre karşı mücadele farklı bir boyut kazanıyor. Ama, PKK’lılar ellerini kollarını sallayarak dolaşıyor.

AB, kağıt üstünde PKK’yı kınamanın ötesinde, tek bir adım atmıyor.

8 Kasım’daki rapora doğru, Ankara gardını alıyor. Düşüncelerini iletirken, biraz daha aktif. Türkiye bu tepkilerinde ve düşüncelerinde haklı.

Ne var ki, el oğlunun da temelden haklı olduğu konular hiç de az değil. Onların yenik düştüğü alan, çifte standart. Yoksa, temel hak ve özgürlükler, bunların uygulanması, sinsi ayak oyunları, yasalar karşısındaki eşitliğin bozulması gibi hukukun evrensel kuralları, Türkiye’ye hala uzak.

Varsayımla muhalefet

BİRİLERİ çıkıyor, bırakın PKK’yı, hatta ve hatta, büyük bir pervasızlıkla Apo’ya bile af ilan edilmesini istiyor.

Bu isteğe resmi ve gayri resmi tepki gelmiyor. Resmi ve gayri resmi zevat, bu öneriyi ciddiye almıyor. Apo’ya af ilanı gibi bir densizlik karşısında sadece gülüp geçmek, sürpriz biçimde, Türkiye’deki demokratik olgunluğu gösteriyor.

Kuytu köşelerde, bu kez PKK’ya af lafları dolaşıyor. Konuyu hükümet sözcüsü ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek’e soruyorum. Yanıtı şöyle:

"PKK’ya af gündemimizde yok. Af ve benzeri söylemler, güvenlik güçlerinin moralini bozuyor. Kaldı ki, terörle mücadelede esirgediğimiz hiçbir şey yok. Maliye Bakanı zaten bu nedenle, Terörle Mücadele Kurulu üyesi."

Öte yandan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal PKK ile ilgili olarak hükümeti eleştiriyor. Hükümetin, PKK’yı idare ettiğini, öne sürüyor.

Bir parti başkanı elbette hükümeti eleştirmek hakkına sahip. Ama, eleştirinin biraz destekli olması gerek. Somut bilgiye dayanması gerek. Varsayımlarla muhalefet, muhalefeti zayıflatıyor.



Bu haber 299 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,083 µs