En Sıcak Konular

Kararı hangi yazar nasıl gördü?

31 Temmuz 2008 17:33 tsi
Anayasa Mahkemesi'nin AK Parti kararı köşe yazarlarını da üçe böldü. Kimi yazarlar karara tepkili, kimi karardan memnun. Ancak bazılarının da kafası karışık...

İşte bazı yazarların Anayasa Mahkemesi'nin kararına bakışı...
 
Vesayet rejimi aynen devam ediyor (Emre Aköz - Sabah)
Anayasa Mahkemesi'nin verdiği kararı yorumlarken, olaya 'ekonomi', 'iç barış' ya da 'siyaset' gibi çok çeşitli açılardan bakabiliriz.
OLUMLU açıdan:
* Ekonomide istikrar ve güven sürecek. Bir krize karşı tek parti hükümetiyle tedbirler alınabilecek.
* Bence en önemlisi Ergenekon davasının ardındaki siyasi irade devam edecek.
* Kürt meselesinde ilerleme sağlanabilecek. Bazı açılımlar yapılabilecek.
* Yavaşlayan bürokrasi tekrar çalışmaya başlayacak.
* Avrupa Birliği yolunda demokratikleşmeye ağırlık verilebilecek. Avrupa'nın da desteğiyle bazı Anayasa ve yasa değişiklikleri yapılabilecek.
OLUMSUZ açıdan:
* AKP'nin karizması fena halde çizilmiş oluyor. Anayasa Mahkemesi adeta partinin kulağını çekiyor, tek ayağının üstünde durma cezası veriyor.
* Laikçi kesim, 6'ya 5 (hatta 5 bile değil, 4+1 ) oranından hareketle iddialarını sürdürmeye devam edecek.
* 'Şaibeli' AKP ne kadar çırpınırsa çırpınsın, "tamam şeriatçı değil ama laiklik yanlısı olmadığı da kesin" diye anılacak.
* Yani bu karar laiklikle ilgili tartışmaların, aynı yoğunlukta devam etmesine yol açacak.
Özetle: Bu sonuç AKP açısından bir 'Pirus Zaferi'dir. Vesayet rejimi aynen sürüyor. AYM'nin 10'uncu ve 42'nci maddelerde içerik denetlemesi yaparak Anayasa'yı ihlali etmesi meşrulaşıyor. "Demokles'in Kılıcı" AKP'nin tepesinde sallanıyor: "Sen ekonomiyle ilgilen, pastayı büyüt, belediyelerle hizmet götür ama devlet işlerine fazla karışma" denmekte.
Not 1: Bence bu kararda ABD'nin de ciddi etkisi var. Bu etkinin tam olarak nasıl işlediğini bir süre sonra öğreniriz.
Not 2: Bu kadar zayıf, bu kadar yanlış bir iddianame, böylesine yüksek onay gördü ya, vay halimize!

AKP kapatılmalıydı, ama kapatılmadı! (Cüneyt Arcayürek – Cumhuriyet)

Engel kalktı. Artık RTE dilediği gibi at koşturmakta serbest! Ola ki -beklediği gibi çıkan- kararın açıklanmasından sonra 22 Temmuz’da herkesi kucaklayan bir siyaset anlayışı ile hareket edeceğini söyleyecek fakat 22 Temmuz’dan sonra bu vaadinin asla arkasında durmadığını kanıtlayan girişimlerde bulunduğu gibi bugün de benzeri girişimlerde bulunacak, toplumu gerecek, yeni bunalımlara yol açacak. Huylu huyundan vazgeçer mi?

Karar, AKP’nin, (tabii ki RTE’nin) ne olduğu bilinen yoluna devam etmesini sağlıyor. Bay Başkan’ın partilerüstü, memleketsever yorumlarına göre, karar AKP’ye bir çeşit uyarı niteliği taşıyor. O kadar! Özetlemek gerekirse: Ne demeye geliyorsa AKP kapatılmadı ama, kapatıldı! AKP kapatılmalıydı, ama kapatılmadı!

Balans ayarı ( Umur Talu - Sabah )

 Ben mütevazı bir yorumcuyum. Kendi halinde. O yüzden "Yüksek Ankara politikası"ndan filan anlamam!
Anlayanlar aylarca size de bana da şunu söyledi:
"Kesin kapatılacak."
Bense onlara (ki Ergun Babahan da dahil, çok sayıda tanığım var) "kapatılmayacak" diyordum bu işlerden anlamadığım için!
"Türban" Anayasa Mahkemesi'nde "9'a 2" ile iptal edilince, haftalar önce ve haftalardır hepsine söylediğim şuydu:
"Kapatmada 6'ya 5 bekleyin".
(Ama bunu veya başka bir tahmini açıkça asla yazmam!)
Tahminin zemini şu: Bu işler sadece hukukla yürümüyor. Davanın açılması nasıl siyasi ise... Nihayeti de öyle.
Buradan asıl sebebe geliyoruz:
Türkiye'nin tekrar (istikrar) rayına sokulması ihtiyacı.
İktidar da Silahlı Kuvvetler de "siyasi" yaralarla bu sürece geldiler.
Dolmabahçe'deki "mutabakat" çabası sekteye uğrayınca, bu sütunda çok anılmış "Washington mutabakatı" ile çeşitli "aşırılıklar"ı tasfiye ederek, keskin bıçakları törpüleyerek, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti"nin, "türbansız ve Ergenekon'suz" bir istikrara kavuş(turul)ması...
Ve bölgedeki (Irak, Afganistan, İran) gibi "meseleler"e hazır hale getirilmesi.
Benim açımdan bu karar "demokrasiyi güçlendirici" bir sonuç.
Bahsettiğim "bölgeler ile gölgeler" ayrıca değerlendirilmeye muhtaç. AKP ise, "muzaffer" değil, "yaralı" çıktığına şükreder konumda. CHP hangi konumda, meçhul!
İlginç (ve belki de iyi olan şu):
Türkiye'de artık kimse (şimdilik) çok çok güçlü değil!
Bir de, iki cephede "kesin kapatılacak" diyen "çok bilmişler"e, pek bilmeyen biri olarak diyeceğim şu: Yoğurdu hep üfleyerek yiyin, olur mu canım!
Ama ne fark eder ki; yanıla yanıla bi şeycik olmuyor memlekette.
Bir de, ne tuhaf değil mi: Koca demokratik cumhuriyet, 70 milyon nüfus, 30 milyon seçmen, mahkemedeki tek oya bakıyor!

Ilımlı İslam devleti kurma projesine devam (Bekir Coşkun – Hürriyet)

Oysa bizim tek projemiz vardı Mustafa Kemal’in, onurlu özgürlük savaşını vererek, Müslümanların yaşadığı Anadolu’da kurduğu "laik, demokratik, çağdaş, hukuk devleti" projesi...
Bizler için "yeryüzünün en önemli siyasi projesi" bu değil miydi?
Ama AKP ile birlikte her şey değişti.
Yeni bir projeleri var arkadaşların laik cumhuriyeti silip, yerine ılımlı İslam devleti kurma projesi...
İşte dün Anayasa Mahkemesi tüm bunlara "Devam" dedi.
Artık en yüce yargı tarafından "aklanmış" AKP’yi kimse tutamaz.
Güya tarafsız olması gereken Cumhurbaşkanı ile ülkenin Başbakan’ı, devletten, hatta kendi odalarının duvarlarından dahi gizledikleri "projelerine" devam edebilirler.

Uyarıya gerek yoktu (Fehmi Koru – Yeni Şafak)

Aslında Ak Parti'nin bu alanda bir 'uyarı' almaya ihtiyacı bulunmuyordu. Altı yıllık iktidarı boyunca, Ak Parti, ülkenin hassasiyetlerine aşırı riayet etme gayretindeydi. Bugüne kadar gerçekleştirdiği neredeyse bütün demokratik kazanımlar Avrupa Birliği (AB) üyeliğine bağlı değişikliklerdir. 2002 ve 2007 seçimlerinde kendi tabanına verdiği sözlerin çoğunu o hassasiyetlere riayet yüzünden ertelemek zorunda kaldı Ak Parti... Anayasa Mahkemesi önüne götürülen şikâyet konularında bile tek başına hareket etmiş değil sözgelimi 'türban' konusunda gerçekleştirilen anayasa değişikliği CHP dışındaki bütün partilerin katılımıyla Meclis'ten geçmişti.

Karar ağır, yaptırım hafif  (Taha Akyol – Milliyet)

Rıza Türmen laikliğe bağlılık konusunda en az Başsavcı kadar titizdir ama hukukçu titizliğine de sahip olduğu için, “iddianamenin zayıf” olduğunu da söylemişti. İddianame gerçekten zayıftı. Ama Yüce Mahkeme’nin 11 üyesinden 10’u AKP’nin “laiklik karşıtı fiillerin odağı olduğu” iddiasını ispatlanmış saydı. Refah Partisi’nin kapatılmasında bile iki üye karara muhalif kalmıştı. Tek üyenin karara muhalif kaldığı AKP kararı bu yönüyle daha ağırdır!
Ancak yaptırım yönünden çok daha hafiftir parti kapatılmamış, sadece Hazine yardımı kısmen kesilmiştir. Kapatma oyları 7’yi bulmadığı için, “daha hafif yaptırım” olarak Hazine yardımının kesilmesi kararı oluşmuştur.

Kimseyi tatmin etmeyen bir karar (Ertuğrul Özkök – Hürriyet)


Gelelim Mahkemenin aldığı kararın anlamına.
"6’ya 5 kapatma" kararı alıp ta, partinin kapatılması ne anlama geliyor?
1 Mart tezkeresinde, çoğunluk tezkerenin geçmesinden yana oy kullandığı halde, bunun kabul edilmemesinin anlamı neyse, bununki de odur.
Yani Mahkemenin iradesi, kapatılma yönünde çoğunluk sağlamıştır ama, kanun en az 7’ye 4 çoğunluk istediği için, partinin kapatılması kabul edilmemiştir.
Bu sonucun AKP’nin hoşuna gideceğini sanmıyorum.
Ama partinin kapatılmasını bekleyen çevrelerin de hoşuna gitmediğine eminim.
Öyleyse soru şudur:
Kimseyi tatmin etmeyen bir karar, Türkiye’yi kurtarır mı?
Bugün itibariyle hepimizin cevabını araması gereken soru budur.
Bu kararı, herkesin, yani Türkiye’nin menfaatine çevirecek bir enstrüman haline getirebilir miyiz?

Direkten döndü (Melih Aşık – Milliyet)

İddianamenin hukuku katleden, gazete kupürlerinden ibaret, güdümlü bir metin olduğunu iddia edenlere de bir yanıt niteliği taşıyor bu karar.
Tüm ağır iç ve dış baskılara rağmen, 10 üyenin, AKP’nin cezalandırılmasına karar vermesi, suçun netliğini gösteriyor. Bu sonuç AKP’nin kendini gözden geçirmesini, Cumhuriyet ve laiklik karşıtı eylemlerden sakınmasını sağlar mı?
AKP, kapatma sürecinde böyle bir eğilim göstermedi... Bundan sonra da gösterecek gibi görünmüyor. Umarız yanılırız...
Her şeye rağmen, Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı herhalde irticai gelişmeleri demokrasi veya özgürlük diye yutturmaya çalışanların sesini biraz olsun kısacak, saf vatandaşların gözünü biraz olsun açacaktır. Karar hayırlı olsun.

Türkiye büyük bir utançtan kurtuldu (Ekrem Dumanlı – Zaman)

Dün Anayasa Mahkemesi tarihî bir karara imza attı. AK Parti'nin kapatılmamasına ancak Hazine yardımının kesilmesine karar verildi. Dengeli bir karar. Bu kararla hem demokrasi kazanmıştır hem hukuk.
Bu karardan gerekli dersler çıkarılacak, gelecekte herkes daha dikkatli bir yol izleyecektir. Şayet AK Parti kapatılsaydı yapılanın tek bir açıklaması olacaktı: Yargı darbesi! Bu ülkenin yeni bir darbeyle sarsılması sadece Türkiye'deki demokrasiye değil, aynı zamanda dünya demokrasisine zarar verecekti. AYM, doğru bir karar vererek Türkiye'yi büyük bir utançtan kurtarmıştır.

Çok iyi oldu (Ahmet Hakan – Hürriyet)

ANAYASA Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın "AKP kapatılmamıştır" açıklamasının ardından "Çok iyi oldu" dedim...
Çok iyi oldu, çünkü...
Miadını henüz doldurmamış bir siyasi harekete, dışarıdan yapay ve zorlama bir müdahaleyle bir "hayat öpücüğü" şansı daha verilecekti...
Verilmedi...
Çok iyi oldu, çünkü...
Demokrasilerde siyasi hesaplaşmaların yeri mahkemeler değil, sandıktır...
Bu vurgulanmış oldu...
Çok iyi oldu, çünkü...
Demokrasilerde şiddete başvurmamış partilerin kapatılmaması Türk demokrasisini geri götürecekti...
Öyle olmadı...
Çok iyi oldu, çünkü...
Tayyip Erdoğan’a bir kez daha "mazlumu oynama" hakkı tanınacaktı...
Tanınmadı...
Çok iyi oldu, çünkü...
AKP ile Refah Partisi arasında bir fark vardı...
Fark ortaya konmuş oldu...
Çok iyi oldu, çünkü...
Karar, Tayyip Erdoğan’ın tiranlaşmasına engel olacak türden bir uyarıyı da kapsıyor...

Yargısal darbeye geçit verilmedi (Hasan Cemal – Milliyet)

Türkiye’de demokrasi açısından Anayasa Mahkemesi’nin kararını sevindirici bir gelişme olarak görüyorum.
Yüksek Mahkeme, kıl payı farkla da olsa, AKP’yi kapatmayarak bir ‘yargısal darbe’ye geçit vermedi.
Bir başka deyişle:
Siyasal sistemin işleyişinde, Türkiye’ye birçok bakımdan çok pahalıya mal olacak bir kesintiye olanak tanımadı.
Ancak Yüksek Mahkeme, iktidar partisini laiklik konusunda çok ciddi biçimde uyardı.
Mahkeme’nin bu kararı, Türkiye’nin demokratik istikrara ve siyasal yumuşamaya açılmasını hızlandırabilecek bir gelişmedir.
Bu açıdan şimdi top Erdoğan’da!
Başbakan Erdoğan, Anayasa Mahkemesi’nin kararından bazı dersler çıkarabilirse, son bir yıldır ülkede yaşanan siyasal kutuplaşma ve cepheleşme çözülmeye başlayabilir.
Bu dersler laiklikle ilgilidir.
Türkiye’de, laiklik elden gidiyor ya da gidiyor mu sözünde düğümlenen kaygı ve korkular gerçektir, ciddidir.

Üçüncü yol (Fikret Bila – Milliyet)

Anayasa Mahkemesi, AKP hakkında merakla beklenen kararını dün açıkladı. Yüksek Mahkeme, AKP’yi kapatmadı. Mahkemenin 6 üyesi partinin kapatılması yönünde karar verdi, ancak 7 oya ulaşılamadığı için, AKP’ye kapatma kararı çıkmamış oldu. 4 üyenin Hazine yardımının 1/2 oranında kesilmesi yönünde oy kullandığı, Başkan Haşim Kılıç’ın kapatma talebinin reddedilmesi yönünde oy kullandığı açıklandı.

Üçüncü yol
Karar, siyasi açıdan Anayasa Mahkemesi’nin “üçüncü yolu” uygun gördüğü biçiminde yorumlanabilir. AKP’yi kapatmadı ama mahkeme çoğunluğu, partinin laiklik karşıtı eylemlerin odağı haline geldiği sonucuna vardı.
Bu AKP açısından üzerinde dikkatle düşünülmesi gereken bir sonuçtur.
Kapatma kararı için aranan en az 7 oyun bulunmamış olmasına dayanarak, iddianameye konu olan eylemlerin “yerinde” olduğu sonucuna varmamalıdır.

Tuhaf karar (Can Dündar – Milliyet)

Tuhaf karar! Baba evini yakmaya kalkışmakla suçlanan çocuk hakkında “Evet, yakmaya kalkışmış, ama harçlığını kessek yeter” kararı çıktı.
Çocuğa da “Bir daha yapma. Yaparsan elim yakanda” denildi.
Bitti.
Peki “Laiklik karşıtı eylemlerin odağı haline geldiği” Anayasa Mahkemesi üyelerinin çoğunluğunun kararıyla tescillenmiş bir parti nasıl iktidarını sürdürebilecek?
* * *
Elbette işin bu boyutu çok tartışılacaktır. Ama önümüzdeki süreçte iki kesimin tavrı önem kazanacaktır:
Birincisi, parti kapatmalardan siyasi sonuç bekleyen kesimlerin, demokrasilerde partileri ancak seçmenin sandıkta cezalandıracağına artık inanmaları ve hukuku siyasi hesaplaşmaların dışında tutmaları...
İkincisi, AKP’nin bu ciddi uyarıdan gereken dersi alması Başbakan’ın son seçim gecesi balkondan yaptığı ve sonra tamamen unuttuğu vaatlerine geri dönmesi...
Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın deyişiyle “Birlikte yaşamanın şartlarını sağlama” yörüngesine girmesi...
Kapatma kararlarını eleştirsek de şu siyasi bir gerçek ki, her kapatma, kendisinden sonra doğan hareketi biraz daha merkeze yaklaştırdı.
Dileriz bu kez, kapatmama kararı aynı etkiyi yapar. AKP iktidarını, hem yönetim üslubunu, hem uzlaşmaz, hem dayatmacı tavrını değiştirmeye, toplumdaki laiklik hassasiyetini önemsemeye, başka partilerin de kapatılmasını zorlaştıracak demokratik bir anayasa girişimine yönlendirebilir.

 



Bu haber 688 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,092 µs