Org. İlker Başbuğ’un özellikleri

5 Ağustos 2008 09:05 tsi
Milliyet gazetesi yazarı Fikret Bila, 1 Eylül 2008 itibariyle Genelkurmay Başkanlığı görevini devralacak Kara Kuvvetleri Komutanı Org. İlker Başbuğ'un özelliklerini yazdı...

Fikret Bila / Milliyet

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt’ı uğurlamaya hazırlanıyor. Org. Büyükanıt, sıcak diyalogları, babacan tavırlarıyla hem TSK’da hem de kamuoyunda olumlu bir izlenim bırakarak görevine veda ediyor. Yaşar Paşa uzun süre cumhuriyet ilkelerine “Sözde değil, özde bağlı olmak” sözüyle anılacaktır.
Kara Kuvvetleri Komutanı Org. İlker Başbuğ da Genelkurmay Başkanlığı görevini devralacak. 1 Eylül 2008 itibariyle TSK’da İlker Paşa dönemi başlayacak.

Başbuğ’un başarısı
İlker Paşa, hem cephe hem karargâh deneyimi yüksek bir komutan. Terörle mücadelede cephede görev almış, operasyonlar planlayıp uygulamış bir komutan olmanın yanı sıra, bir diplomatta bulunması gereken niteliklere de sahip.
İlker Paşa, terörle mücadelede cephede önemli görevler üstlendi. Güneydoğu’da Asayiş Bölge Komutan Yardımcısı olarak PKK’ya karşı hem yurtiçinde hem sınır ötesinde başarılı operasyonlar planlayıp uyguladı. 1993-1995 yılları arasında tümgeneralken, Asayiş Bölge Komutan Yardımcısı olarak Mart 1995’te gerçekleştirilen ünlü Çelik harekâtını planlayan ve uygulayan komutanlardan biriydi. O dönemde Asayiş Bölge Komutanı olarak harekâtı yöneten Korg. Hasan Kundakçı, anılarında, İlker Paşa’nın planlama ve uygulama başarısından sık sık söz eder.  

Entelektüel düzey
Org. Başbuğ’la, Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı, Genelkurmay İkinci Başkanı ve Kara Kuvvetleri Komutanı olarak değişik vesilelerle sohbet olanağı buldum.
İlker Paşa, entelektüel düzeyi yüksek bir komutan. Dünyayı yakından izliyor. İyi bir araştırmacı. Bir konuda bilgi sahibi olmadan fikir beyan etmiyor. Titiz bir çalışma anlayışı var. Ayaküstü konuşmayı sevmiyor. Sözcükleri dikkatle seçerek konuşuyor.
Birçok sohbetimizde Türkiye’nin sorunlarıyla ilgili olarak yerli ve yabancı kaynakları araştırıp, okuduğuna, yeni görüşlere ve tartışmalara açık bir anlayışı olduğuna tanık olmuştum. Türkiye ile benzer sorunlar yaşayan ülkelerde üretilen çözümleri incelediğini, Türkiye ile kıyasladığını, sorunları kökleriyle birlikte tarihi süreci içinde ele aldığını da söyleyebiliriz.
Son dönemde, terör, terörle mücadele, terörün nedenleri ve kaynakları; ekonomik, sosyal ve kültürel boyutları, etnik sorunlar, etnik karakterli terör gibi konularda araştırmalar yaptığını da biliyoruz.

Sosyal göz
İlker Paşa, terör olayına sadece asker gözüyle bakan bir komutan değil. Soruna ve sorunun kaynaklarına “sosyal göz”le de bakabiliyor.
Org. Başbuğ’un bu yönü, 24 Eylül 2007 tarihinde Kara Harp Okulu’nun açılış töreninde yaptığı konuşmada da dikkatimi çekmişti. İlker Paşa şu analizi yapmıştı:
“Güvenlik güçleri bugüne kadar terör örgütünün silahlı kadrosuna büyük zayiat verdirdi. Ama terör örgütü hâlâ neden var? Bu soruya verilecek cevap elbette kapsamlıdır. Ancak burada iki temel nedene değineceğim.
Birinci neden, örgüte katılımın tam olarak engellenememesidir. Bu görev devletin bütün kurum ve kuruluşlarına düşmektedir. Örgütün silahlı kadrosu güvenlik kuvvetleri tarafından etkisiz hale getirilirken, aynı zamanda örgüte katılım devam ediyorsa, terörle mücadele beklenenden uzun zaman alır.
* * *
Yapılan hataların başında ise terör eylemlerinin azaldığı bazı dönemlerde terör örgütünün bittiği yanılgısına düşülmesi olmuştur.
Tabii önemli nedenlerden biri de güvenlik, ekonomi, sosyokültürel ve psikolojik harekât alanlarında devletin paralel, eşzamanlı ve etkin bir mücadele anlayışına ve bu mücadeleyi koordineli ve etkin olarak yürütebilecek profesyonel bir yapılanmaya sahip olmamasıdır.”
Bu sözler İlker Paşa’nın, örgüte katılıma uygun zemin hazırlayan ekonomik, sosyokültürel ve psikolojik nedenlere verdiği önemi gösteriyor.
Genelkurmay Başkanlığı’nda terörle mücadelenin bu boyutları üzerinde de kafa yormaya devam edeceğini söylemek gerçekçi olur.

 

Bu haber 359 defa okundu.