En Sıcak Konular

Babacan fena halde yanılıyor...

5 Ağustos 2008 09:25 tsi
Özay Şendir / Habertürk

'Tatsızlığa' ve 'yersizliğe' devam ediyorum
Babacan fena halde yanılıyor...Özay Şendir yazdı...


Dışişleri Bakanı Ali Babacan,İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad'ın Türkiye'yi ziyaretiyle ilgili medyada çıkan haberlere kızdı.
Bakan Bey, ziyaretin özüne odaklanmak gerektiğini,bunun haricindeki tartışmaları,ziyareti gölgelemeye yönelik çok tatsız ve yersiz girişimler olarak gördüğünü açıkladı.
O zaman alfabenin A'sına dönmek şart oldu. 
Diplomasi ve protokol sorunu ilk kez 1815 yılında,Avusturya,Rusya,Prusya,İngiltere,Fransa,İsveç ve Portekiz'in katılımıyla düzenlenen ve  Avrupa haritasının yeniden çizildiği Viyana Kongresi'nde ele alındı.
Viyana'da diplomasi ve protokol kuralları üzerine varılan anlaşma 1818 yılında yapılan Aix-La-Chapelle Kongresi ile bir protokol haline getirildi ve imzalandı.
Tüm devletlerin katıldığı ve eşit sayıldığı toplantılarda ülkelerin alfabetik olarak sıralanması ya da diplomatik temsilciliklerin tasnifi bu protokol ile bir standarta kavuştu.
Söz konusu kurallar 1961 yılında toplanan Birleşmiş Milletler'in Diplomatik İlişki ve Bağışıklıklar Konferası'nda küçük değişikliklerle kabul edildi.
Bunları ukalalık olsun diye değil  herkes yaptığı işin öneminin farkına varsın diye yazıyorum.
Bakan Babacan sadece içeriğe bakın diyor ama fena halde yanılıyor.
Hemen her konuda sadece içeriğe bakabilirsiniz ama diplomasi ve protokol kurallarında bunu asla yapamazsınız.
Mesela Türkiye,ABD ve İngiliz vatandaşlarından niye vize istiyor?
Onlar bize vize uyluladığı için karşılıklılık gereği...
Peki Brezilya ülkesine gelen Amerikan vatandaşlarının neden parmak izini alıp,fotoğraflarını çekiyor?
Amerika,Brezilyalılar da dahil olmak üzere ülkeye gelen her yabancının resmini çekip,fotoğrafını çektiği için...
Yani diplomasi söz konusu olduğu zaman içerik kadar şekil de önem kazanır.
Protokolden laf açılmışken,biraz uç ama başka bir örnek vereyim,
Çoğumuz için Merkez Bankası Başkanı Atatürk,Kültür,Dil ve Tarih Kurumu Başkanı'ndan daha önemli bir iş yapıyor değil mi?
Oysa Dışişleri Bakanlığı'nın  Başkent Protokolü Öndegelim Listesi'nde Atatürk Kültür,Dil ve Tarih Kurumu Başkanı 44,Merkez Bankası Başkanı 47.sırada...
Hadi Merkez Bankası Başkanı'nın aldığı kararlar hayatımızı direkt etkiliyor deyip bu sıralamayı değiştirmeye kalkın bakalım...
Bunu yapamazsınız zira protokol kuralları son derece net...
Konudan sapmayalım:
Ben diyorum ki,Ahmedinejad Ermenistan ziyaretine başlarken "Soykırım Anıtına" gitmeyi kabul etti,resmi programına yazdırdı.
Yahudilerin soykırıma uğramadığı tezini işleyen,Tahran'da bu yönde konferanslar düzenleyen biri,Türkiye'nin canını sıkacağını bile bile Ermenistan'da o anıta gitmeyi kabul etti.
Aynı adam Anıtkabir'e gitmemek içinse herşeyi yapıyor.
Ahmedinejad Anıtkabir'e gitmedi diye Mustafa Kemal'in yaptıklarının değeri azalmaz.
Ancak Türkiye'nin arabuluculuğuna ihtiyacı olan Ahmedinejad'ın kaprislerine de bu kadar boyun eğilmez.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı o adamın ayağına gitmez,gitmemeli...
 
DIŞİŞLERİ'NİN B'Sİ...
 
İlk yazıda madem A'dan bahsettik ikinci yazıda B'yi de hatırlayalım...
Dışişleri Bakanları yurt dışında ülkelerini temsil ederken gelen eleştiri ve saldırılara karşı savunma pozisyonunda olurlar.
Temmuz 1974 Cenevre Zirvesi'nde Turan Güneş'in Yunanistan Dışişleri Bakanı Mavros ve İngiltere Dışişleri Bakanı Callagahan'a karşı söyledikleri arşivlerde duruyor
Sadece Dışişleri Bakanları değil tüm bakanlık personeli ve temsilcileri de benzer bir tavır içindedir.
Mesela 1978'de Ecevit'in Özel Temsilcisi sıfatıyla dönemin BM Genel Sekreteri Kurt Weldeheim'ın karşısına oturan Mümtaz Soysal adamla gırtlak gırtlağa geldi.
Diplomasi taktiktir ve Mümtaz Soysal,Genel Sekreterin zayıf gördüğü ülkeleri sindirmek için sesini yükseltmeyi bir taktik olarak kullandığını öğrenmiş ve karşı taktik geliştirerek masada istediğini almıştır.
Genel Sekreterin  o görüşmeden sonra yaptığı açıklama sonucunda Amerikan ambargosunun kalkması sağlanmıştır.
Tansu Çiller dahil hiçbir Dışişleri Bakanı bugüne kadar yurt dışında Türkiye'yi şikayet etmedi.
Avrupa Parlamentosu'nda konuşan Ali Babacan değil de bir başkası olsaydı Türkiye'deki azınlıkların haklarıyla ilgili soruya Müslüman çoğunluğun  sıkıntıları yerine Batı Trakya ile cevap verirdi.
AB üye adayı Türkiye'de tüm azınlıklar kendi dini liderlerini seçebiliyor ama AB üyesi Yunanistan'da yaşayan Türkler müftülerini bile seçemiyor derdi.
Bilmem aradaki farkı anlatabildim mi?



Bu haber 506 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,392 µs