Baykal Büyükanıt'ı hedef alıyor

Türk siyasetinde bir ilk yaşanıyor. CHP, açık bir biçimde Genelkurmay’ı hedef alıyor. Üstelik Genelkurmay’ı hedef alan sadece CHP yönetimi değil. Vatan yazarı Ruhat Mengi, Hürriyet gazetesi yazarı Bekir Coşkun ve bağımsız milletvekili Kamer Genç Genelkurmay’ı açıkça eleştiriyor. Sebebi ise çok basit: YAŞ’tan ihraç kararının çıkmaması.

İlk önce eleştiriler YAŞ kararlarına yönelik oluyor. Ancak Genelkurmay Başkanlığı’ndan ‘tatmin edici’ bir yanıt geliyor: YAŞ’taki ihraç kararları birilerini memnun etmek diğerlerini etmemek için değil, disiplin için çıkıyor. Üstelik bunlar yeterli delile dayanması gerekiyor. Aksi halde, yani yeterli delil olmazsa ihraç kararı çıkmıyor.

YAŞ’tan çıkan ihraç kararları bugüne kadar hep tartışma konusu oldu. Bunun çağdaş çözümü elbette YAŞ kararlarının hukuka açılmasıdır. Çünkü TSK’den kimin ne için çıkarıldığı bilinse de ordu ile ilişkisi kesilenlerin kendilerini savunma hakkı ellerinde olmuyor. Bu en temel insan hakkının bu süreçte gözden çıkarılması demek.

Ancak CHP’nin itirazı buna değil. CHP neden ‘irticai’ gerekçeyle ihraç yapılmadığı konusunu sorguluyor. Bu yıl ihraç yapılmamasını hükümet ile TSK arasındaki yakınlaşmaya bağlıyor ve bundan kaynaklanan rahatsızlığını açıkça ortaya koyuyor.

CHP grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun dün yaptığı açıklama sonrasında TSK’dan kimseyi memnun etmeyiz açıklaması gelince bu kez eleştiri konusu farklı bir alana kaydı: Genelkurmay Başkanı Büyükanıt’a alınan zırhlı araca…

Genelkurmay Başkanlığı yapılan açıklamada zırhlı aracın ‘dört kez suikast girişiminden kurtulmuş’ bir ordu mensubu için ihtiyaç olduğunu ve bunun vergilerden düşülerek alındığını açıkladı. Şimdi CHP bunu sorguluyor. Daha önceki Genelkurmay Başkanlarına araç alındı mı? Bu soruyu soruyor…

Emekliliğe hazırlanan bir Genelkurmay Başkanına zırhlı araç alınması anormal mi? bu soru Türkiye’nin ekonomik şartları göz önüne alınarak yanıtlanabilir. Emekli bir Genelkurmay Başkanı’nın güvenliği elbette tüm Türkiye için hayati bir önem taşıyor. Üstelik bu isim çetelerle mücadelede hükümetle uyum içinde çalışmışsa… Üstelik 2004’ten bu yana Türkiye’nin Genelkurmay Başkanlarına açıkça suikast girişiminde bulunulmuşsa… Öte yandan söylediğimiz gibi zırh ile konfor arasında ince bir çizgi bulunuyor ve emekli olan devlet görevlilerine araç tahsis edilirken iki unsur arasındaki ince çizgiye dikkat etmek gerekiyor.

Elbette TSK’nın bir siyasi parti ile ilgili açıklama yaparken kullandığı dile de dikkat etmesi gerekiyor. AK Parti ile ilgili TSK açıklamalarına nasıl karşı çıkıldıysa, CHP ile ilgili yapılan açıklamalarda da TSK’dan aynı ‘düzeyli’ tutumun beklenmesi gerekiyor. Ancak YAŞ kararlarından ihraç çıkmamasına ‘F tipi örgütlenme’ ve ‘hükümetle yakınlaşma’ gibi pek de kimsenin aklına gelmeyen bir açıklama getiren CHP ve diğer ‘muhalif’ unsurların da artık bulundukları pozisyonu gözden geçirmelerinin vakti geldi de geçiyor.

Bu tartışmadan çıkan sonuç belki de şu olabilir: TSK elbette eleştirilebilir. Bu demokrasinin kaçınılmaz sonucu. Çünkü Türk Silahlı Kuvvetleri ile Devlet Su İşleri arasında demokrasilerde bir fark olamaz. Hata yapan bunun bedelini her yerde ve her zaman öder. Ancak bu güne kadar yapılan hayati yanlışları eleştirmeyen, hatalar üzerinde koruyucu şemsiye görevi gören, makul eleştirileri bile ‘Türk Silahlı Kuvvetlerine saldırı’ olarak niteleyen köşe yazarı ve siyasetçilerin şimdi Genelkurmay’ı hedef alması yakışık almıyor. En azından tutarlı bulunmuyor.

Üstelik Genelkurmay’ı hedef alan CHP’nin açıklamalarını Baykal üzerinden değil, Kılıçdaroğlu üzerinden yapması da diğer bir ‘tutarlılık’ sorusu…

CHP'li Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları için tıklayınız
Genelkurmay Başkanlığı'ndan yapılan açıklama için tıklayınız