Uzlaşma nedir, ne değildir | " /> Uzlaşma nedir, ne değildir | "/>

En Sıcak Konular

Uzlaşma nedir, ne değildir

7 Ağustos 2008 15:33 tsi
Uzlaşma nedir, ne değildir "Başörtüsüyle üniversiteye gitme, gerekli şartları yerine getirdiğinde cumhurbaşkanı olma, anadilini konuşma gibi temel haklar için uzlaşma gerekmez. Çünkü bu, adalete değil, adaletsizliğe denk düşer." İlhan Döğüş yazıyor..

İlhan Döğüş/Yeni Şafak-Yorum

Son dönemde demokratikleşme baskısıyla statüko ne zaman dara düşse, "uzlaşma" kelimesini diline doluyor. Cumhurbaşkanı seçim sürecinde olduğu gibi bugünlerde de aynı söylemler etrafı sarmış durumda. Tartışmaların iç bağlamlarından bihaber bir yabancı Türkiye'nin liberal-temsili demokrasiyi aşıp, katılımcı demokrasi seviyesine vardığını sanabilir. Fakat hem yabancılar artık meselenin özünü hem de "uzlaşma" diye tutturanların liberal demokrasinin en temel ilkelerine karşı olduklarını anladıklarından bu tutumun dış pazarda da alıcısı yok.

Analiz yeteneği ve biraz da bilgisi olan herkes, "benim oyum neden çobanınkiyle eşit" diyenlerin uzlaşma söyleminin samimi olmadığını, demokratlık kaygısı taşımadığını, sadece siyaseten sıkışıldığında dillendirildiğini görüyor. Yakın dönemde uzlaşma kelimesinin dolaşıma girdiği zamanlara baktığımızda AK Parti'nin siyaseten meşru hamleler yaptığı ve dolayısıyla güçlü olduğu dönemler olduğunu görüyoruz. Ergenekon terör örgütüne yönelik operasyonlar için bile bu talep dillendirildi.

KATILIMCI OTORİTERLİK

Uzlaşma bir adalet tesis etme aracıdır. Dolayısıyla en temel insan hakları üzerinde müzakere yürütülmez, mevzu bahis edilmez. Demokrasi üzerinde değil, demokrasi içinde müzakere edilir ve uzlaşıya varılır. "Demokrasi olsun mu, olmasın mı? Olacaksa sınırı ne olsun?" gibi noktalardan hareketle yürütülecek pazarlıklar uzlaşı değil, dayatmadır; karşıdakini kendine benzetme, hareket alanını daraltma çabalarıdır ve anti-demokratiktir. Dolayısıyla başörtüsüyle üniversiteye gitme, gerekli şartları ve prosedürü yerine getirdiği takdirde cumhurbaşkanı olma, anadilini konuşma gibi hakların ifa edilebilmesi için uzlaşıya varılması gerekmez. Çünkü bu durum adalete değil, tersine adaletsizliğe denk düşer...

Öte yandan uzlaşma, "hadi gel uzlaş!" emir kipiyle ifade edilmez, zorla olmaz... Çıkacak sonuç ise önceden bilinmez ve "bu sonuç çıkacak!" diye şart koşulmaz. Ucu açık diyalog süreci işletilir ve sonuçta tarafların razı geldiği bir sentez ortaya çıkar. Her zaman böyle bir sonucun çıkması da gerekmez. Müzakerelerden uzlaşı sonucunun çıkması içinse tarafların tartışmaya, etkilenmeye açık olması gerekir. Yapılan "uzlaşı" çağrıları da, AK Parti'yi ve taşıdığı demokratikleşme sürecini törpülemeyi hedeflerken statükonun yeniden üretilerek devam etmesini amaçlamaktadır.

Dolayısıyla bu tabloyu "katılımcı otoriterlik" olarak nitelemek mümkün... Çünkü niyet, otoriterliği uzlaşı gibi çağdaş demokrasi değerlerinin altına gizleyerek meşrulaştırmaktır. Bu, konuşma yasağıyla değil, iktidarın istediğini söyleme zorunluluğuyla işletilmektedir. AK Parti'nin kapatılmayarak "laiklik karşıtı odak" olarak yaftalanıp açık bırakılmasının açıklaması da budur: AK Parti yasak değil ama bizim istediğimiz gibi davransın, konuşsun...

İfade etmek gerekiyor ki, uzlaşma temsili-liberal demokrasinin krize girdiği son çeyrek yüzyılda üzerine düşünülen katılımcı demokrasi pratiklerinin önemli bir mekanizması. Buradaki temel husus, karar mekanizmalarının maksimum ve eşit katılıma endekslenmesidir, yerelleştirilmesidir. Bunun sebebi ise, "doğru bilginin" kimsenin tekelinde olmadığını kabul eden, ötekine muhtaç olunduğunu söyleyen demokrat zihniyetin gelişmesidir.

STRATEJİYİ BOZMAK İÇİN

Bu gelişmenin arkasında "çoğunluğun dediği doğrudur" diyen liberal zihniyetin toplumsal farklılıkları nötrleyen mekanizmalarının, nötrlüğün bir yanılsama olduğunun tespitiyle krize girmesi yatmaktadır. Azınlık olma hallerinin çoğaldığı, çoğunluk olma hallerinin azaldığı, kimliklerin ve yapıların kendi içlerinde parçalandığı, çoğullaştığı; dolayısıyla temsiliyetin imkansızlaştığı bu durumda karar mekanizmalarını iknalaşma, etkileşim-diyalog süreçleri üzerine tasarlamak karşımıza çare olarak çıkmaktadır. Uzlaşma, kendi bildiğini empoze etmek isteyen "karşıt" taraflarla değil; "bilmiyorum ve dolayısıyla konuşmak-öğrenmek durumundayım" diyen, "öğrenen" mütevazı-demokrat tarafların diyaloglarıyla, birbirleriyle empati kurmalarıyla mümkündür.

"Çoğunluğun her dediğinin olmaması gerektiği" ilkesi altında kendilerinin her istemediğinin olmamasına gayri siyasi yollarla çabalayan tavrın son uzlaşı çağrıları açık ki demokrat zihniyet içinden değil, otoriter zihniyet içinden kuruluyor. Çoğulluğu yaşatmak ve geliştirmek için geliştirilen uzlaşı mekanizması, eli-tist ve otoriter zihniyet içerisinde bugünlerde "azınlık tahakkümüne" dönüşmüş durumda. Bu çağrılardaki stratejinin şöyle bir hedefi var: Eğer AK Parti'yi uzlaşmaya yanaşmazsa demokrat olmamakla itham etmek. Fakat AK Parti uzlaşırsa da kendine benzetmek, törpülemek, hareket alanını daraltmak ve böylece demokratikleşmeyi sekteye uğratmak...

Açık ifadeyle, uzlaşma, demokratikleşme sürecine ket vurmak isteyen statükonun otoriter zihniyeti içinden değil; demokrat zihniyet içinden mümkün ve anlamlı... Bu durumda AK Parti uzlaşıyı otoriter zihniyet içinden tüketen ve stratejik bir nesneye çeviren bu tutumu ancak uzlaşıyı demokrat zihniyet içinden yeniden tanımlayarak bertaraf edebilir. Bu ise AK Parti'ye oy vermeyen toplumsal kesimlerle etkileşime açık diyalog süreçlerini başlatmayı, derinleştirmeyi içeriyor. Her ne kadar toplumun %80'i Ergenekon soruşturması, başörtüsüne özgürlük, sivil anayasa, kapatma davası, AB süreci gibi demokrasi taleplerinde uzlaşmış olsa da bunun sağlam bir toplumsal iletişim tabanına dayandığı söyle-nemez. Sivil anayasa sürecinden önce yapılması gereken bu toplumsal diyalog sürecidir. Nitekim statüko ve liberalizm toplumsal kesimleri iletişimsiz kılmış durumda ve bu iletişimsizlik, cumhuriyet mitinglerinde görüldüğü üzere demokrasi karşıtı manevralar için maniple edilerek kullanılıyor.

Özetle, siyasi aktörlerin kendi çıkarlarına dayanan pazarlıklar değil; toplumsal diyalogdan beslenen, bir uzlaşı demokrasiyi geliştirebilir...



Bu haber 582 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,776 µs