En Sıcak Konular

Pakistan geçmişiyle hesaplaşıyor...

8 Ağustos 2008 13:50 tsi
Pakistan geçmişiyle hesaplaşıyor...
Türkiye, Ergenekon üzerinden geçmişiyle yüzleşirken, Pakistan da Müşerrefin azli tartışmalarıyla kendi sürecini başlattı. İşte GASAM'ın tespitleriyle Pakistan gerçeği...

Türkiye, darbe hesaplarını Ergenekon üzerinden görürken, Pakistan bu süreci General Müşerrefin Cumhurbaşkanlığı’ndan azliyle işletmeye çalışıyor.

Güney Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (GASAM) Başkanı Ali Şahin, şu anda Pakistan’da yaşanan gelişmeleri 'Pakistan’ın kısa dönem darbe geçmişiyle hesaplaşması' şeklinde yorumluyor.

İşte GASAM Başkanı Ali Şahin'in tespitleriyle Pakistan'da yaşananlar...

“TEKERLEK DURDURMA OPERASYONLARI”

Türkiye ile Pakistan’ın kaderi aynı teknede yoğrulmuş. Şöyle arkamızı dönüp geri doğru baktığımızda her iki ülkenin siyasi tarihinde askeri ve sivil yönetimler arasında sürekli el değiştiren, boğuşmalarla dolu bir siyasi kader belirir karşımızda. Türkiye darbeye Adnan Menderesi’ni kurban verirken, Pakistan Zülfikar Ali Bhutto’yu feda etmiş. Türkiye’de her 10 yılda bir yaşanan darbe geleneği Pakistan’da da yaşanmış.

1958 Yılında General Eyup Han, 1969 yılında General Yahya Han, 1977 yılında General Zia-ul-Haq ve son olarak 1999 ve 2007 yıllarında General Pervez Müşerref tarafından yapılan balans ayarları, Pakistan’daki siyasal, ekonomik ve sosyal yaşamı altüst ederek ülkeyi istikrarsızlığa ve belirsizliğe sürükledi. Sivillerle askerler arasında süren güç ve iktidar mücadelelerinde her iki ülke sadece enerjilerini, zamanlarını, kaynaklarını ve insanlarını kaybetmekle kalmadı, kutuplara ayrılarak parçalanma ve bölünme tehlikeleriyle de karşı karşıya kaldılar.

Darbezede ülkelerin en önemli ortak özelliklerinden biri de Amerikan müttefiki olmaları. Amerikan yönetimine yakın ve gelişmekte olan ülkelerde darbe gelenekleri çok daha köklü ve başarılıdır. Benazir Bhutto, suikasta kurban gitmeden 2 ay önce tamamladığı hatıratında, 1977 yılında CIA’nın askerlere “Tekerlek Durdurma Operasyonu” eğitimleri vererek Zülfikar Ali Bhutto hükümetini nasıl yıprattıklarından ve Pakistan’da darbe zeminini nasıl hazırladıklarından bahseder.

Amaç yavaş yavaş hızlanarak gelişmeye, büyümeye başlayan, hız alan güçlü potansiyellere sahip Müslüman ülkelerin tekerleklerini, hızlarını alamadan durdurmak ve gelişmenin önüne geçmek. Tıpkı şu sıralar Pakistan ve Türkiye’de yaşanan siyasi istikrarsızlıklar gibi.

Darbe Hesaplaşmasında Sıra Pakistan’da

Türkiye, darbe hesaplarını Ergenekon üzerinden görürken, Pakistan bu süreci General Müşerrefin Cumhurbaşkanlığı’ndan azliyle işletmeye çalışıyor. Şu anda Pakistan’da yaşanan gelişmelerin adını koymak istersek bu süreci, Pakistan’ın kısa dönem darbe geçmişiyle hesaplaşması şeklinde adlandırabiliriz. Bugün Pakistan Devlet Başkanı General Müşerref’in karşı karşıya kaldığı azil süreci, 1999 yılında Nevaz Şerif hükümetine karşı gerçekleştirdiği darbe ile başlayan ve Aralık 2007’de Benazir Bhutto’nun suikasta kurban gitmesiyle devam eden kaos döneminin bir hesaplaşmasıdır.

Koalisyon ve muhalefet partilerinin almış oldukları ortak kararla Cumhurbaşkanı Koltuğu’nda oturmakta olan Pervez Müşerref’in azli için düğmeye basılmış durumda. Koalisyon hükümeti Müşerrefin hem federal meclisten hem de 4 eyalet meclisinden güven oyu almasını istiyor. Müşerrefin güven oyuna yanaşmaması durumunda Nevaz Şerif ve Asıf Ali Zerdari’nin başını çektiği koalisyon hükümeti Müşerref’in azli için hazırlanan tasarıyı parlamentoya sunacak. Tasarının parlamentoda görüşülebilmesi için parlamento üyelerinin yarısının imzasına, onaylanması için ise üçte iki çoğunluğun oyuna ihtiyaç duyuluyor. Parlamentoda bulunan ve azil tasarısına destek veren Awami National Party ve Jamiat-e- Ulamai Islam partilerinin de desteğiyle üçte iki çoğunluk şu an için sağlanmış durumda.

UFUKTA KAOS VE KUTUPLAŞMA VAR

Ancak bu hesaplaşma, maalesef Pakistan’da yaşanacak yeni bir kaos, kutuplaşma ve istikrarsızlık döneminin habercisi gibi.

Söz konusu kutuplaşma Müşerref ve anti Müşerref kutuplaşması formatında şekillenmiş durumda. Bir tarafta mevcut iktidarı oluşturan darbe mağduru PML N Gurubu lideri Nevaz Şerif ve Müşerref’i eşi Benazir Bhutto’nun katili olmakla suçlayan Pakistan Halk Partisi (PPP) Lideri Asıf Ali Zerdari. Yine mecliste sandalyesi bulunan Awami National Party ve Jamiat-e- Ulamai Islam liderleri de anti Müşerref cephesi içinde yer alıyorlar.

Karşı cephede ise Devlet Başkanı Müşerref, parlamentodaki Müşerref yanlısı PML-Q gurubu ve Pakistan siyasetinde her zaman söz sahibi olmuş Müşerref tarafından 2007 yılında Genel Kurmay Başkanı olarak atanan General Ashfaq Parvez Kayani komutasındaki Pakistan Ordusu.

MUHTEMEL SENARYOLAR

Önümüzdeki günlerde Pakistan’da yaşanması muhtemel senaryolardan en önemlisi General Kayani komutasındaki Pakistan Ordusu’nun istikrarsızlık vurgusu içerikli bir muhtıra ile sürece müdahale ederek tavrını müşerreften yana ortaya koyması. Genel Kurmay Başkanı Kayani, Müşerref tarafından 2007 yılında Genel Kurmay Başkanlığı’na atanmış Pakistan Ordusu’nun şahin komutanlarından birisi. Bu senaryoyu güçlendiren nedenlerden biri de mevcut koalisyon hükümetinin Pakistan Ordusu’nun siyasete müdahalesini önlemeye yönelik anayasal bir çalışması içerisinde olması. İlerleyen gün ve hatta saatlerde Pakistan Ordusu yaşanmakta olan bu sürece ilişkin tavrını bir şekilde dile getirecek ve kamuoyuna yansıtacaktır.

Yaşanması muhtemel ikinci bir senaryo ise Müşerref’in koalisyon partilerinin ülkeyi istikrarsızlığa sürüklediklerini ileri sürerek halen elinde bulunan parlamentoyu feshetme yetkisini kullanması. Parlamentoda bulunan kendisine yakın PML-Q gurubu ve Pakistan Ordusu’nun desteği ile Müşerref azil sürecinin ciddiyetine de bakarak parlamentoyu feshetme yetkisine başvurabilir. Müşerref 7 Ağustos tarihinde kendisine destek veren PML-Q partisinin lideri ve diğer bazı parlamento üyeleriyle yaptığı toplantı sonucunda azil sürecine karşı gerekli her türlü direnci göstereceği ve kendini savunacağı yönünde bir açıklama yapmış bulunuyor. Bu durumda Müşerrefin başvurmak zorunda kalacağı teşebbüslerden biri de parlamentoyu feshetmek olabilir.

Azil süreciyle ilgili üçüncü senaryo ise uluslararası kamuoyu desteğini yitirmiş olan Müşerref’in içerden gelen baskılara da dayanamayarak azil sürecine teslim olması. Başında bulunduğu askeri yönetim döneminde Amerika’nın bölgedeki çıkarlarını Pakistan’ın ulusal çıkarlarının üstende tutmakla suçlanan Müşerref, başta İslami Cemaatler olmak üzere kamuoyunun desteğini ciddi anlamda yitirmiş ve ordu içinde Ziya-ül Haq çizgisindeki bazı komutanların da tepkisini almış durumda. Bu aşamada ordu içinde yaşanacak bir bölünme ve kutuplaşmayı göze alamayacak olan Genel Kurmay Başkanı Kayani, sessizliğini koruyacak olursa Müşerref’in istifadan başka bir seçeneği kalmayabilir.

ÜLKENİN GELECEĞİNİ PARLAMENTO DIŞINDAKİLER BELİRLİYOR

Pakistan’da yaşanan tüm bu karmaşa ve boğuşma içerisinde gözden kaçan çok önemli bir detay ise kimse tarafından fark edilmiyor nedense. Müşerref’in azli için karar alan ve süreci başlatan Asıf Ali Zerdari ve Nevaz Şerif parlamento dışındalar ve yasama bağlamında siyasi hiçbir yetkileri olmadığı halde ülkenin geleceğinde önemli rol oynuyorlar. Hatırlanacağı üzere Nevaz Şerif ve Asıf Ali Zerdari yasaklı oldukları için 18 Şubatta yapılan seçimlerde aday olamamışlardı. Her ikisi de seçilmiş iki lider gibi partilerini parlamento dışından idare ederek koalisyon hükümetini yaşatmaya çalışıyorlar. Öyle ki, Başbakan Yusuf Rıza Gilani’nin bu süreçte adı bile geçmiyor. PPP Lideri Asıf Ali Zerdari’nin durumu ise daha ilginç. Eşi Benazir’in ölümünden sonra Partinin başına getirilen oğlu Bilaval’e vekalet ediyor. Bu resim aslında mevcut koalisyon hükümetinin Pakistan’ı pamuk ipliğine asılı bir şekilde yönettiğinin de bir göstergesi.

Tek cümleyle özetlemek gerekirse önümüzdeki günlerde Pakistan siyaseti çok sıcak gelişmelere gebe.


timetürk



Bu haber 355 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,305 µs