Ritmik mi, artistik mi? | " /> Ritmik mi, artistik mi? | "/>

En Sıcak Konular

TSK'yı anımsamak: Ritmik mi, artistik mi?

13 Ağustos 2008 11:45 tsi
TSK'yı anımsamak: Ritmik mi, artistik mi? ‘Komşuda sorun yoksa sizde de yoktur’ gibi ‘sade’ Dışişleri anlayışına dayanan Babacan-Davutoğlu diplomasisi, Gürcistan krizine tosladı. Olağanüstü şartlarda ‘ritmik’ politikalar, ‘artistik’ duruyor! Ordu di

Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı olmasından önce de uygulanan, Ali Babacan’ın Başmüzakereci sıfatını da ekleyerek devraldığı Dışişleri’ne bol Davutoğlu sosu katılarak uygulanan ‘ritmik diplomasi’, Gürcistan Krizi sırasında çok iyi bir sınav veremedi.

Ahmet Davutoğlu’nun “geliştirdiği” ritmik diplomasi, uluslararası ilişkiler bağlamında incelenmeden önce iyi anlaşılmalı ki, esasında “tek düzeliğe” dayanıyor. Ritmik, “aynı ton ve zamanlama ile tekrarlanan” demek ve “olağan” düzenlerde işe yarıyor.

Oysa ne Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafya ne de Ortadoğu, Kafkaslar, Orta Asya ve de Balkanlar “ritmik” değil. Türkiye’nin tüm bölgesel sıkıntıları komşularında yaşanan problemlerden kaynaklandığından, hedef olarak bu ülkelerin “ritim”li olması hedeflenebilir.

Ancak bunun için de küresel konjonktürün buna uygun olması, izin vermesi gerekiyor. Örneğin Suriye-İsrail arasında arabulucuk yapacaksanız, bu iki ülke kadar, bölgesel ve dünyasal güçlerin de sizin arkanızda durması gerekiyor.

Aslında bu da bir “ritim” sorunu. İsrail’in yanında duran ABD ve AB, BOP çerçevesinde küresel bir düzenleme arzusunun Ortadoğu’ya yönelmesi, komşu ülkelerin bütünüyle Suriye’yi uyumlu yapma arzusu ve niceleri, arabuluculuğa Türkiye’yi uygun hale getirebilir.

Aaa, A-ritmi!

Peki şartlar daha farklı ise? Örneğin Gürcistan tutup, Güney Osetya’ya saldırırsa, Rusya da buna misli ile karşılık verirse, şimdiye kadar Gürcistan liderliğinin arkasında bütün olarak duran Batı, kuru açıklamalar yaparak sorumluluktan kaçarsa, olayın tüm yönleriyle ilgilendirdiği Ankara ne yapar?

Bu tablo tam anlamıyla bir a-ritmi’dir ve o zaman ne yapacağınızı bilemeyebilirsiniz! Ve adlı adınca söylemek gerekir ki, bir anda küresel bir güç olan, enerji, ekonomi, diplomatik “bağ”larınız olan Rusya ile burun buruna kalıverirsiniz!

Aslında Profesör ve Büyükelçi Davutoğlu’nun “ritmik diplomasisi”, Atatürk’ün “Yurtta sulh cihanda sulh” bakışının daha “aktif/girişken” olmayı öngören versiyonundan farklı bir şey değil.

Ama kötü bir örneği! Üstelik daha iyisi merhum Turgut Özal döneminde, renkli versiyonlarıyla uygulandı. Kardiyoloji üzerinden yürütülecek bir beyin jimnastiği, ritmik olanın sağlıklı olacağını vâzeder.

A-ritmi’nin ne olduğu Kalp uzmanlarına sorulduğunda ne olduğu “daha iyi” anlaşılır. Diplomasi’de de farklı değildir ve ritmin yakalanması için farklı ama “ek” tedavi yöntemleri tavsiye edilir!
Peki, Batı ve Doğu çatışmasının özel alanlarından biri olan Gürcistan Krizi’ndeki yöntemler nelerdir? Görülüyor ki “ritmik diplomasi”nin bir ayağı olarak görülmeyen “Silahlı Kuvvetler” argümanı hatırlanmak zorunda kalmış bulunuyor.

Bu o kadar açık ki, diğer ülkelerden, şöhretli haber ajanslarına, Cumhurbaşkanı Gül’den akademisyenlere kadar hemen herkes, Rusya-Gürcistan savaşında Türk ordusunun diplomaside de ne kadar “güvenilir” olduğunu, “gücünü” aynen hatta artırarak koruması gerektiğini anımsamış bulunuyor!

Diplomasinin silahı!

Konuyu yakından izlemeyenler ya da bilmeyenler için bu gerekliliğin parametrelerini, “kaynaklarıyla” açıklayalım.

Rusya Genelkurmay Başkan Yardımcısı Anatoliy Novogitsin; “Çatışmalar süresince Rus savaş uçakları BTC petrol boru hattını hiçbir zaman bombalamadı. Bu söylentiler Türkiye’yi savaşa sürüklemek için çıkarıldı.”

Rus RİA ajansı; “Aslında yardıma koşabilecek tek ülke Türkiye’ydi. Ama Rusya ile savaşa girmek için ABD’den olağanüstü askeri ve ekonomik yardım, AB’den de üyelik sözü isterdi. Oysa Batı’nın Gürcistan için bu kadar büyük bedel ödemeye hazır olduğu çok kuşkulu.”

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül; “Türkiye’nin çevresinde tüm dünyayı ilgilendiren olaylar gerçekleşiyor. Bütün bunlar şunu gösteriyor ki, Türkiye bu bölgede daima güçlü olmalıdır. Türk Silahlı Kuvvetleri daima güçlü olmalıdır ve istikrarını daima muhafaza etmelidir.”

Elbette Türkiye gidip Rusya ile savaşacak değil. Bunu arzu eden kimsenin olduğu da şüpheli. Ama şüphesiz olan Silahlı Kuvvetler’in bu coğrafyadaki tüm emsallerinden daha güçlü ve gücünü hep artırarak bulunması gereği. Bu herşeyden önce diplomasinin önemli şartı.

“Ritmik diplomasi” pratisyenlerinin ise belki, Rusya’ya karşı yumuşak karın yaratan enerji bağımlılığını ortadan kaldırma veya Rusya ve çizgisindeki ülkelere karşı açık bir pozisyon tutma yerine “dengeleri” koruyan politikalar üretmeleri lazım.

Yoksa “a-ritmi”ler kısa sürede “taşikardi”ye dönüşebilir!



Bu haber 1,075 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,499 µs