unutmayalım | " /> unutmayalım | "/>

En Sıcak Konular

17 Ağustos'u unutmayalım

18 Ağustos 2008 00:01 tsi
17 Ağustos'u unutmayalım Bugün 17 Ağustos depreminin yıldönümüydü. Depremin acısı hafızalarımızda taze. İyiBilgi yazarı Hasan Soylu, “17 Ağustos depremini unutmayalım” derken, depreme dair belki de günlük yaşamlarımızın akışında ihmal ettiğimiz bazı hayati gerçekleri

Bugün hafızalarımıza “Marmara Depremi” olarak acıyla kaydettiğimiz depremin 9. yıldönümüydü. 17 Ağustos 1999’da, saat 03.20’de gerçekleşen ve yaklaşık 45 saniye süren 7.4 büyüklüğündeki deprem, öncesindeki depremlerden farklı olarak Türkiye’yi daha fazla sarstı, derinden etkiledi ve toplum olarak bir “deprem” bilinç ve duyarlılığı geliştirmemize acı bir vesile oldu…

Kocaeli, Gölcük, Düzce, Sakarya ve Yalova’da büyük can ve mal kaybına neden olan depremde, resmi verilere göre 17 bin 480 kişi hayatını kaybetti, onbinlerce kişi de çeşitli biçimlerde yaralandı.

Yaklaşık 200 bin kişi evsiz kaldı. Yine resmi verilere göre, 66 bin 441 konut, 10 bin 901 işyeri yıkıldı. “Hafif hasarlı” binalar bu verilerin dışında.

Depremin ekonomik maliyeti de çok yüksekti. Sadece acil iyileştirme çalışmalarına 750 milyon dolar harcandığı kaydediliyor. Harcamalara kaynak oluşturmak için getirilen “deprem vergisi” kapsamında, 5.7 milyar dolar afet vergisi toplandı. Ancak depremin toplam zararı, bu rakamların çok üstündeydi.

Marmara Depremi, bize Türkiye’nin bir “deprem ülkesi” olduğunu öğretti. Eğri oturup doğru konuşmak lazım: Türkiye’nin yakın tarihinde Muş-Varto, Erzincan, Lice gibi, yine büyük can ve mal kaybına neden olan başka depremler de oldu. Ama birlik ve beraberliğine, bir ve bütün oluşuna büyük hassasiyet gösterdiğimiz ülkemizin “o” taraflarında olan depremler, ülke ve toplum olarak bizlerde Marmara Depremi’nin yaratmış olduğu etkiyi yaratmadılar…

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, bugün yaptığı açıklamada, uzmanların dikkat çektiği İstanbul’da meydana gelmesi olası depremde, 10 ilçenin ciddi risk altında olduğunu açıkladı. Çünkü İstanbul’da mevcut binaların neredeyse yarısı kaçak. Bu, onbinlerce insanımızı olası bir depremde kaybedeceğimiz anlamına geliyor.

Açıkçası, bugünkü tablo, sorumsuz yöneticilerin, oy kaygısıyla görevlerini yerine getirmekten imtina eden hükümetlerin yaratmış olduğu bir tablodur; yılların birikimidir. Dolayısıyla üstesinden kısa sürede gelmenin kolay olmadığını kabul etmek gerek. Fakat elbette bu, alınması kaçınılmaz önlemleri daha fazla ertelemenin mazereti de olmamalıdır. Söz konusu olan insan hayatıdır ve bazı şeyleri anlamak için daha fazla acı fatura ödememiz gerekmemelidir.

Dünyadaki yegane “deprem ülkesi”, Türkiye değil. Hatta çok daha ciddi deprem tehlikesi altında yaşamlarını sürdüren ülkeler var; Japonya bunun en çarpıcı ve ders almak gereken örneği.

Devlet, deprem konusunda ciddi ve sürekli bir politikanın sahibi olarak olası felaketleri acı çekmeden göğüslememize imkan vermenin öncülüğünü yapmalı. Deprem konusunda daha bilinçli ve hazırlıklı olmamızı sağlayacak çalışmalara daha fazla önem vermeli. Ama bütün bunların yanı sıra, toplum olarak, yurttaşlar olarak bizlerin de bilinçli, duyarlı, tedbirli ve hazırlıklı olmamız gerektiği çok açık.

“Ne yapabiliriz ki?” diye düşünmekle başlamalıyız. Çünkü yapabileceğimiz şeyler mutlaka var. Basitmiş gibi görünen bazı önlemler bile, gereğinde çok hayati bir rol oynayabilir. Mesela evlerimizde eşyalarımızın yerleşimlerini olası bir deprem ihtimaline göre yapmak gibi. Mesela evlerimizde, işyerlerimizde “deprem çantaları” hazırlamak gibi. Mesela yaşadığımız mekanları depreme dayanıklı hale getirmeyi daha fazla ertelememek gibi.

Ama öncelikle, “ne yapabiliriz?” sorusuna cevap vermemiz gerekiyor. Ve bu sorunun cevabı, herkes açısından mutlaka vardır; ve işte o cevap, bir başlangıç noktasıdır.

17 Ağustos Depremi’nin acısı hafızalarımızda taze; o halde, başka felaketler yaşamamak adına, kendimize, yaşamlarımıza, birbirimize ve ülkemize karşı daha özenli olalım...

Hasan Soylu www.iyibilgi.com




Bu haber 246 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,643 µs