toplama kampı bile değil! | " /> toplama kampı bile değil! | "/>

En Sıcak Konular

Tuzla Tersanesi toplama kampı bile değil!

19 Ağustos 2008 11:30 tsi
Tuzla Tersanesi toplama kampı bile değil! Toplama kamplarında bile insanlar yaşatılırken Tuzla Tersanesi'nde insanlar sapır sapır ölmekteler. Bu da modern egemenliğin nihai anlamı olan toplama kampı paradigmasından öte yeni bir paradigmanın Türkiye'de hüküm sürdüğü anlamına gelmektedir. Suheyb

Suheyb Öğüt/Yeni Şafak-Yorum

Tuzla Tersanesi'ndeki ölümleri sadece "Türkiye'de insan hayatına önem verilmediği" gerçeğinin somut bir mi-sali olarak değerlendirmek, işin içindeki siyasi ve ahlaki krizleri hafifletmek anlamına gelebilir. Zira Hitler Çingeneleri ve Yahudileri toplama kamplarına hapsettiği ve gaz odalarında feci bir şekilde öldürdüğü zaman sadece "insan hayatına önem vermeyen" biri olarak değerlendirilmedi. Aksine, birkaç psikologu hariçte tutarsak, bütün felsefecilerin, sosyologların, vs. Hitler'i bir zalim olarak tescil ettiklerini, Hitler'in psikolojisinden ziyade siyasi koşullarını tahlil etmeye çalıştıklarını görüyoruz.
Hatta bu tescil etme meselesi o kadar abartılmıştır ki neticede bazı felsefeciler, Hitler'in 'radikal şeytan' olarak telakki edilmesinin, yani kötülüğün yegâne kıstası haline gelmesinin oldukça ciddi sıkıntıları beraberinde getirdiğini bunun kötülüğü şeyleştirmek anlamına geldiğini ve bu sebeple tam da Hitler'i var eden Püriten ahlakı yeniden ürettiğini vurguladılar.

MÜSTEHCEN ZULÜM

Bu meselenin diğer tarafıdır. Fakat bu noktada bizim dikkat çekmek istediğimiz husus Hitler'in ya da diğer pek çok "topluma mal olmuş" katilin evvela ahlaki sonra da siyasi bir veçhede tenkit edildikleridir. Hitler zalimdir. Nokta. Hitler'i Hitler yapan siyasi-iktisadi- kültürel-toplumsal koşullardır, şunlardır. Nokta. Son derece müstehcen bir kötülük karşısında bildiğimiz kadarıyla felsefi ve sosyolojik olarak ancak bu şekilde söylemler kurulmuştur.

Dolayısıyla Tuzla'daki ölümleri de en başta zulüm boyutu içinde değerlendirmeli ve bu zulmün hangi siyasi pa-radigmalarla irtibatlı olduğu üzerinde durmalıyız. Böylesi bir yaklaşımın bizler için iki tür faydası vardır:

Birincisi, hayatını kaybeden işçilerin "mazlum" oldukları, onları filikaların içinde ölüme fırlatanların da "zalim" olduklarını tescil etmek imkânı bulacağız ve bu suretle mesele "işçi-işveren arasındaki antagonizma"nın ötesinde ele alınmaktan kurtulacak ve kendisini zulmün karşısına koyan herkes tepki koymaya "tahrik" edilecektir.

Unutmamak gerekir ki, Tuzla'yla beraber artık iyice pornografikleşen zulmün, bu raddeye varmasının arkasında yine bu zulümlerin kategorikleştirilmeleri söz konusudur. Şimdiye kadar kategorikleştirilen zulümlerin karşısında tabii olarak kategorik mücadeleler yürütülmüştür: Kapitalist zulmü karşısında (sendikalist) işçi mücadelesi, erkek zulmü karşısında kadın mücadelesi gibi. Neticede kategorikleştiği nispette profesyonelleşen, o kategorik zulme doğrudan maruz kalmayanlar için ahlaki olmaktan ziyade "siyasi" olarak telakki edilen ve edildikçe de yabancılaşan bir mücadele tipi ortaya çıkmıştır.

İkincisi, Tuzla'daki zulmün Tuzla'yla sınırlı kalıp kalmayacağını, başka nerelerde yeniden baş gösterebileceğini tespit etme fırsatını yakalamış ve bu sayede medyatik bir akıl ve vicdanla günü birlik infiallere kapılmaktan kurtulup radikal siyasi tertibatların önünü açmış olacağız.

O halde bir daha söyleyelim: İnsanlara kum torbası muamelesi yapanlar zalimdir! Ve bu zalimlerin zulümleri, aslında belli bir paradigma farklılığını da haber vermektedir. Şöyle:

TOPLAMA KAMPINDAN ÖTE

Orta Çağ'ın egemen iktidarları kendi egemenliklerini öldürme gücünde simgelerlerken modern egemen iktidarlar bunu bedenler üzerinde iktidar uygulamak suretiyle tesis etmişlerdir. Modern egemenlik, bedenlerin öldürülmeleri değil disiplinize edilerek "yaşatılmaları" üzerinde gerçekleşen bir süreçtir. Zira modernite sanayileşmeyi ve şehirleşmeyi doğurmuş, bunlar da hastalıkların ortaya çıkmasına hem de büyük nüfus patlamalarına sebep olmuşlardır. Egemen iktidar da bu sorunlar karşısında doğrudan bedenin disiplinize ve sterilize edilmesine yönelik tertibatlara gitmiştir. Nüfus planlamaları, bedenlerin sterilize ve üretken hale getirilmelerine yönelik tıbbi tertibatlar vs bu minvaldedir. Egemen iktidarın bedeni yaşatmaya yönelik biyo-siyaseti toplama kamplarını da beraberinde getirmiştir.

Hepsi de son yüzyılda inşa edilen toplama kampları insanların öldürülmeleri için değil, "yaşatılmaları" için inşa edilmiş olan mekânlardır. Buradaki bedenler, sahip oldukları dini, siyasi, sosyal bütün anlamlardan soyutlanır; saf bir biyolojik yığın muamelesi görürler. Sadece, ölmeyecekleri şekilde "idare" edilirler. Pek çok sosyolog ve felsefeci tarafından modern egemenliğin gerçek anlamı olarak tescil edilen toplama kampları çağımızın en büyük felaketidir. Hukukun, ahlakın ve insaniyetin bittiği mekânlardır toplama kampları. Hitler, Stalin, Bush gibi modernitenin radikal kötü/şeytan olarak tasvir edilen figürleri hep toplama kampı inşa etmiş olan kişilerdir...

Tuzla Tersanesi ise bir toplama kampı bile değildir. Zira toplama kamplarının aksine buradaki insanlar sapır sapır ölmektedirler. Bu da modernitenin siyasal paradigması olan toplama kampından bile kendisini tefrik etmeyi başarabilmiş yeni bir paradigmanın Türkiye'de hüküm sürdüğü anlamına gelmektedir. Toplama kampından bile aşağılık olan bu paradigmanın adını da varın siz koyun...



Bu haber 572 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,834 µs