Afrika: Bize bırakmazlar, kendileri Afrika: Bize bırakmazlar, kendileri

En Sıcak Konular

Afrika: Bize bırakmazlar, kendileri 19 Ağustos 2008 16:28 tsi
Afrika: Bize bırakmazlar, kendileri Afrika, bize ne kadar uzak gelirse gelsin küresel stratejinin yeni odağı. Türkiye-Afrika Zirvesi’den bu odağın göbeği! Peki ama dünya ülkeleri bu eski kıtaya, şimdi neden bu kadar ilgi gösteriyor? Zarif bir kılıfı bulunsa da siyah kıta büyük ve acım

Afrika Birliği Örgütü'nün kararıyla düzenenlenen Türkiye-Afrika zirvesi, Ankara’nın
1990'ların sonunda bu kıtayla ilgilenmesiyle başladı. Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in girişimiyle "Afrika'ya Açılım Eylem Planı" hazırlandı.

Ancak o tarihten bu güne değin stratejik değeri olacak denli çaplı bir gelişme yaşanmadı. 2005 yılını ise Afrika yılı ilan ettik. Afrika sadece Türkiye tarafından değil, aslında bir çok ülke tarafından eskiden beri ihmal edilmiş bir geniş coğrafyayı ifade ediyor.

Şu an gerçekleşen zirve ise Türkiye’nin, "Afrika'da güçlü ve sürekli varolmayı" hedefleyen vizyonunun içinde. Tabiî ne kadar başarılı olacak veya takip edilecek mi şimdiden bilinmez ama bugünkü durum bu.

Türkiye bugün Afrika Birliği Örgütü'ne gözlemci, Afrika Kalkınma Bankası'na hissedar.
Afrika ülkeleriyle ticaretimizde de olumlu değişiklikler var.  2000'de 742 milyon dolar olan hacim, 2007’de 13 milyar dolara yükselmiş bulunuyor.

2 önemli farkımız ne?

Türkiye aynı zamanda Afrika Birliği’nin "stratejik ortağı". Bu statüye sahip diğer ülkeler; Çin, Güney Kore, Japonya, AB ve Latin Amerika. ABD ise bekletiliyor.

İkinci bir avantajımız ise, bu gerçekten önemli ve Ankara’nın Afrika ile ilişkilerinde kritik bir kart olarak kullanıldığı anlaşılıyor. İşe yaramaması da mümkün değil, çünkü Türkiye samimi.

Türkiye’nin kıtanın kaynaklarını yağmalama niyeti yok. İşgücünü sömürme niyeti bulunmuyor. Bu Afrikalılar için çok önemli çünkü, yıllar içinde başlarına ne geldiyse bu yüzden gelmiş ve bu da özellikle Batı ile ilişkilerinde “güven” sorunu oluşturmuş.

Başbakan Erdoğan’ın açıklaması da bu düşüncenin bir ürünü gibi; “Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşları olarak Afrika'ya farklı bir gözle bakıyoruz. Biz Afrika'yı Afrika'nın her bir ülkesinin vatandaşlarını dostlarımız, kardeşlerimiz olarak bildik.”

Herkes Afrika’yı neden seviyor?

Buraya kadar işin biraz diplomatik biraz siyasi biraz da ticari boyutu ile kronolojisi. Ancak Afrika’nın son 3 yıl içinde küresel ilgiye mazhar olmasının nedeni elbette başka.

Şu an özellikle Kuzey Afrika’dan başlayarak, doğu Afrika ülkelerinden hareketle, orta kesimde daha zayıf olmak şartıyla Afrika’da büyük bir savaş yaşanıyor.

Bu savaş, Afrika’nın “bakir” enerji kaynakları birinci sırada olmak üzere, bugüne kadar ancak bu ülkelere silah satarak para kazanmış, istila ile sömürge haline getirmiş ülkeleri farklı bir boyuta itiyor.

Bu açından rahatlıkla söylenebilir ki, görülebilir bir gelecekte yaşanacak Afrika hakimiyeti stratejilerinin bugünden altyapıları oluşturuluyor.

Şu an için devletler daha çok “aracı” konumunda ama asıl işi büyük Batılı firmalar yapıyor. Bu manada, özellikle bölge ülkelerinin bir çoğunda bir çok uluslar arası şirketin ağır rekabeti yaşanıyor.

Hele enerji ve su ile ilgili yatırımlar söz konusu olduğunda bu rekabet hiçbir sınır tanımıyor. Bu ülkelerin siyasi ve ekonomik dengeleri tam oturmadığından, her birinde huzursuzluk çıkarmak ve dengeleri değiştirmek de hayli kolay.

Bugün özellikle Batı’nın yerin dibine soktuğu bir çok Afrika ülkesi ve liderinin bölgesine baktığınızda büyük maden ve enerji kaynakları hemen göze çarpıyor, bağlı alt yapı hizmetleri de ardından geliyor.

Şu an belli bölgelerde belli büyük güçlerin daha hakim olduğu seziliyor. Örneğin nispeten gelişmiş Kuzey bölgesinde Avrupa’nın, Fransa’nın, İspanya’nın ve benzer ülkelerin daha aktif olduğu görülüyor.

Doğu tarafında ise İsrail ve Çin’in büyük gücü mevcut. Aslında Çin’in Afrika konusunda en öngörülü ve çalışkan ülke olduğunu, bu yüzden belli bir öncülük elde etttiğini söylemek olası.

Güney tarafında birden çok ülke mevcut ama bunların çoğu İngilizce konuşan, İngiltere, Avustralya ve ABD gibi ülkeler. Orta kesim ise yeni tartışma ve rekabet alanı. Türkiye ise şimdilik daha mütevazı ve yaygın girişimler yapıyor.

Örneğin Türkiye’nin küçük küçük ticaret hacmini yükselttiği ülkelere baktığınızda neredeyse Afrika kıtasının tamamını kapsıyor. İş doğu ve batıdaki adalara kadar uzanıyor. Ama Ankara özellikle, “diğerleri gibi algılanmak” istemiyor!

Kısa süre sonra Afrika ile ilgili olarak, hem ülke hem ticaret konusu enerji, su, yatırım biçimleri vez hem de firmalar-ülkeler hakkında “spesifik” bilgiler Türkiye’de de görülmeye başlanacak.

Ve o zaman anlayacağız ki, Afrika sadece siyah değil aynı zamanda dipsiz bir kuyu! Peki Türkiye bu işin altından kalkabilir mi? Kesinlikle evet ve ispatlayabiliriz! Gerçekleşen zirveye ilişkin olarak Batı’nın tutumuna bakın, en çok hangi konuyu veriyorlar?

Bu korkuyorlar demek oluyor!



Bu haber 764 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler

    3,206 µs