Tükiye mi? Evet, büyük devlet!

19 Ağustos 2008 16:51 tsi
Türkiye’nin Afrika’ya açılım politikasının en somut tecellisi olan ‘Türkiye-Afrika İşbirliği Zirvesi’ aslında tarih içinde çok önemli bir dönüm noktası anlamına geliyor. Neden mi? Osmanlı-Afrika ilişkileri uzmanı Prof. Ahmet Kavas

Osmanlı Devleti’nin Afrika’da büyük bir nüfuz sahibi olduğunu biliyoruz. Peki Osmanlı bu kıtada sömürgeci bir siyaset izledi mi?

Hayır Osman Devleti için kesinlikle böyle bir şey söz konusu değildir. Osmanlı Afrika’ya bir yardım eli uzatmak maksadıyla girmişti...

Asıl Osmanlı Afrika’dan çekildikten sonra en başta İspanya ve Portekiz gibi devletler kıtayı işgal etmişler ve burayı sömürme imkânı bulmuşlardır. 1830’da Cezayir, 1881’de Tunus ve 1912’de Libya işgal edilmiştir ve birer sömürge haline getirilmiştir…

Kaldı ki Osmanlı’yı Batılılar da sömürgeci bir devlet olarak takdim etmemektedirler. Avrupalı devletlerin Afrika’da hem insan hem de yerüstü ve yer altı kaynaklarını sömürme yoluna gitmelerine karşın Osmanlı, bölgede güvenliği tesis etmeyi amaçlamıştır...

Mısır örneğinde de olduğu gibi Afrika ülkelerle ticaret yapmıştır. Fakat hiçbir zaman için Avrupa’nın yaptığı gibi kendi topraklarındaki insanları alıp Afrika’ya yerleştirmemiştir. Afrika’ya yerleşen Türk-soylularsa buranın kültürünü asimile etmek gibi bir teşebbüste bulunmamışlar, Afrikalı kadınlarla evlenip bölge insanıyla kaynaşmışlardır. Osmanlı ne kültürel, ne askeri ne de iktisadi olarak bölgede bir tahribat yapmamıştır. 

Zamanında Osmanlı’nın nüfuzunda olan bölgelere dikkat edin, buralarda hiç Türkçe konuşulmaz.  Fakat Avrupa’ya gelince durum böyle değildir:  Avrupa, sömürgeleştirdiği, işgal ettiği yerlerde kendi dilini ve kültürünü empoze etmiştir.

Ülkemizin öncülüğünde Türkiye’de düzenlenen ‘Türkiye-Afrika İşbirliği Zirvesi’ için bir tür emperyalizm-karşıtı-Osmanlı-siyasetidir diyebilir miyiz?

Bugün Afrika’daki devletler elbette bağımsızlıklarını kazanmadan önceki durumları kadar Avrupa tarafından sömürülmüyorlar. Fakat bu sefer de kaynaklarını yok pahasına satıyorlar. Üretmekten ziyade tüketiyorlar…

‘Türkiye-Afrika İşbirliği Zirvesi’ kıtadaki ülkelerin faydasına olan bir zirvedir. Elbette Türkiye açısından da ekonomik anlamda pek çok faydası olacaktır ancak, burada önemli olan şey Türkiye’nin Afrika’da sadece kendi çıkarlarının hesabını yapan bir devlet değil karşılıklı menfaatleri gözeten bir devlet olduğudur…

Unutmamak gerekir ki zamanında Osmanlı kıtanın yarısına hükmetmişti ve kıtanın Müslümanların hemen hemen hepsi Osmanlı’ya gönülden bağlıydı… Türkiye’nin tam anlamıyla bir Osmanlı siyaseti tatbik etmeye çalıştığını söyleyemeyiz ama uluslar arası ilişkilerde yeni ve önemli bir vizyon geliştirdiğini teslim edebiliriz…  

Bu zirvede bir iki eksiğin dışında bütün bir kıta temsil ediliyor. Dolayısıyla zirvenin sadece sembolik bir mahiyette olduğunu düşünmek de yanlış olacaktır.

Afrika açılımı ne zamandan beri gündemde olan bir konu?

1998 yılında Afrika’ya bir açılım planı yapıldı. O zamandan itibaren bu konu değerlendirmeye alındı ve 2005 yılında hayata geçirilmeye başladı. Bugün yapılan zirve bilhassa bu son üç yılda yapılan yoğun çalışmaların sonunda oluşturulabildi…

Bundan sonra Türkiye’yi çok güzel günler bekliyor..

www.iyibilgi.com özel Erkam Can   

Bu haber 927 defa okundu.