En Sıcak Konular

Din adamlarına 'afet' semineri

26 Ağustos 2008 18:36 tsi
Türk Kızılayının ''Toplum Liderlerini Teşkilatlandırma Projesi'' kapsamında Kocatepe Camii Konferans Salonu'nda din görevlileri ve Kızılay personeline afetler konusunda seminer verildi.

Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, ''Bir insanın bir yerde acısı, sızısı, ıstırabı varsa onu dindirmede ilk görev alması gerekenlerden birinin din görevlileri olduğunu belirterek, ''Biz din hizmeti deyince, onu caminin dört duvarı arasına sıkıştıran bir anlayışa sahip değiliz'' dedi.

Türk Kızılayının ''Toplum Liderlerini Teşkilatlandırma Projesi'' kapsamında Kocatepe Camii Konferans Salonu'nda din görevlileri ve Kızılay personeline afetler konusunda seminer verildi. Seminere, Diyanet İşleri Başkanı Bardakoğlu, Türk Kızılayı Genel Başkanı Tekin Küçükali, Türk Kızılayı Genel Başkanlık Başdanışmanı Ahmet Mete Işıkara da katıldı.

Bardakoğlu, seminerde yaptığı konuşmada, din görevlilerinin, toplumun çektiği acıları paylaşan ve bunu topluma öğreten insanlar olduğunu, bunun için de Diyanet İşleri Başkanlığı olarak toplumla birliktelikten duydukları mutluluğu dile getirdi.

Kızılay ile yaptıkları protokollerden, Endonezya ve Pakistan'a yapılan yardımlardan da bahseden Bardakoğlu, ''Hayırı, hiçbir zaman insanlar bilsin diye değil, Allah rızası için ve görevleri olduğu için'' yaptıklarını belirtti.

Din görevlilerinin, öğretmenlerin ve muhtarların toplumun lideri olduğunu ifade eden Bardakoğlu, toplumun aydınlatılması ve bilinçlendirilmesinde bu liderlerin desteklerine ihtiyaç bulunduğunu söyledi.

Program çerçevesinde 13. toplantılarını yaptıklarını hatırlatan Bardakoğlu, burada verilen mesajlara en iyi sahip çıkanın din görevlileri olduğunu öğrenmekten mutluluk duyduklarını kaydetti.

Dinin önemli bir rahmet olduğunu vurgulayan Bardakoğlu, ''Bir insanın bir yerde acısı, sızısı, ıstırabı varsa onu dindirmede ilk görev alması gerekenlerden birisi de din görevlileridir. Biz, din hizmeti deyince, onu caminin dört duvarı arasına sıkıştıran bir anlayışa sahip değiliz. İnsanı mutlu eden, sıkıntıdan kurtaran bu adımı ibadet aşkıyla önemsiyor ve yapmaya çalışıyoruz'' diye konuştu.

-''İNSANLAR, AFETLER ÜZERİNE DÜŞÜNMELİ''-

Türkiye'nin deprem konusunda çok acı günler yaşadığını hatırlatan Bardakoğlu, bu tür felaket ortamlarında insanların birbirlerine destek olmaları ve birlik, beraberlik içinde acılarını en iyi şekilde dindirmeleri gerektiğine işaret etti. Afetler üzerine insanların düşünmesi gerektiğini vurgulayan Bardakoğlu, iki tür afet olduğunu belirtti. Bardakoğlu, bunlardan birinin deprem, sel, fırtına, yangın gibi doğal afetler olduğunu, diğerinin de insan eliyle üretildiğini ifade ederek, Kur'an-ı Kerim'deki ''insanoğlunun başına hangi sıkıntı geliyorsa, bilsin ki Allah'tan değil, kendi eliyle yaptıklarındandır'' ayetini anımsattı.

Bardakoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Öyleyse insanın önce iradesini eğitmemiz, disiplin etmemiz, insana insanlık görevini hatırlatmamız, insanın insanın kurdu olmasını önlememiz ve insani şefkati ve merhameti dünyaya inandırmamız gerekiyor. Üç kuruş çıkar için insanların birbirini ezdiğini, milletin birbirlerini yok etmeye çalıştığını ve dünyanın kan gölüne döndüğünü görüyoruz. Bu felaketi önlemeliyiz. Akan kanları durdurmada din görevlileri gereken uyarıları yapsınlar, barışın katillerine gereken uyarıyı yapsınlar, çünkü dünyada biz insan sevgisini öne çıkarmak zorundayız.''

Doğal afetlerin Allah'ın bir cezası olmadığına dikkati çeken Bardakoğlu, tedbir alındığında afetlerin üstesinden gelinebilecek sınavlar olduğunu kaydetti. Bu nedenle seminerlerde deprem sonrasında neler yapılabileceğinin konuşulmadığını vurgulayan Bardakoğlu, doğal afetlere karşı daha güvenli toplumu ve yapıları nasıl oluşturabileceklerini tartıştıklarını aktardı. Bardakoğlu, ''Camilerimiz, depremlerde en çok hasar gören binalardır. Halbuki camilerimiz, hastanelerimiz, kamu binalarımız bir sığınaktır, güven yuvasıdır ve oraların en iyi şekilde yapılmasını sağlamak zorundayız'' dedi.

-KÜÇÜKALİ'NİN KONUŞMASI-

Türk Kızılayı Genel Başkanı Tekin Küçükali de bugüne kadar konuşulanların artık icraat haline gelmeye başladığını söyledi. Başta İstanbul ve İzmir olmak üzere birçok ilde Diyanet İşleri Başkanlığı ile bu tür seminerler düzenlediklerini kaydeden Küçükali de Türkiye'de öğretmen, din görevlisi ve muhtarların toplum lideri olduklarını söyledi. Küçükali, bu liderlerin bir araya gelmesiyle acı çeken insanların bu sıkıntılarını atlatmalarına yardımcı olduklarını vurguladı.

İstanbul'un Güngören semtindeki patlamalara değinen Küçükali, ''Artık ne Türkiye'nin gündeminde ne de insanların aklında 'Güngören'de ne oluyor' sorusu var ama din görevlileri ve Türk Kızılayı tarafından sıkıntılar takip ediliyor. Çünkü o insanların evinde acı dinmedi. Psikolojik sıkıntıları atlatamadılar'' diye konuştu. Ankara'daki Anafartalar Çarşısı'nın önündeki patlama ve Güneydoğu'daki sel felaketlerini de hatırlatan Küçükali, buradaki insanların yaralarını da öğretmenler, muhtarlar ve din görevlileriyle sarmaya çalıştıklarını anlattı.

Küçükali, asıl birlik ve beraberliğin gönüllerde olduğunu dile getirerek, ''Biz bu üç toplum lideriyle gönüldeki birlik ve beraberliği kurduk'' diye konuştu.

-''RAMAZAN İÇİN TEDBİRLERİ ALDIK''-

Bardakoğlu, bir gazetecinin, ramazanın yaklaştığını hatırlatarak, sahura kalkmanın dini bir gereklilik olup olmadığını sorması üzerine, ''Ramazan bir rahmet ayıdır. Sadece sahuru değil; iftarı, sahuru, teravih namazı, yardımlaşma duygusunun gelişmesi... Hangi açıdan bakarsanız bakın ayrı bir güzelliği var. Sadece sahur üzerine yoğunlaşmak ramazanı aydınlatıcı değildir ama sahura kalkmak sünnettir'' bilgisini verdi.

Ramazan için Diyanet İşleri Başkanlığı olarak gereken tedbirleri aldıklarını kaydeden Bardakoğlu, il müftülerinin ramazana özel programlar hazırladıklarını bildirdi. Bardakoğlu, ''İnanıyorum ki ramazan ayını din konusunda magazinel, boş tartışmalarla geçirmek yerine birbirimizi sayarak, severek, hoşgörüyle, insani ilişkilerimizi geliştirerek geçiririz'' görüşünü ifade etti.

-4 BİN YILLIK HAMMURABİ KANUNLARI-

Türk Kızılayının seminer öncesinde dağıttığı bilgi notunda yer alan ''Eğer bir müteahhidin sağlam yapmadığı bir binanın çökmesi sonucunda bina sahibi hayatını kaybederse müteahhit ölüm cezasına çarptırılır'' ifadesini içeren Babil Kralı Hammurabi Kanunları gazetecilerin ilgisini çekti.

Gazetecilerin, ''Bu kanunlar günümüzde de uygulanmalı mı?'' sorusu üzerine Bardakoğlu, 4 bin yıl önceden örnek verilen konuda toplumsal bilincin oluşturulması gerektiğini söyledi. Bardakoğlu, ''Bunu sadece yasalara bırakmamız yetmez, onun için çocuklarımızın geleceğini yarınlarını düşünüyorsak doğal afetlere karşı tedbir almamız gerekir. Aklını başına alanlar, tedbirini alanlar, bu afetleri çok kolay atlatıyorlar. Bunu sadece belediye yasalarına bırakmak doğru değil ama Diyanet İşleri Başkanlığı olarak biz, 'bu sorunu çözeriz' diye yola çıkmadık'' dedi.

Depreme dayanıksız ev yapmanın bir cinayet olduğunun insanlara anlatılması gerektiğini vurgulayan Bardakoğlu, ''Çok acı depremler yaşadık ve kamu görevlileri olarak, din görevlileri olarak, toplumun diğer kesimleri olarak görevlerimizi çok iyi ifa edemedik'' diye konuştu. Bardakoğlu, depreme dayanıksız, malzemeden çalarak, zayıf bina yapmanın hem Allah katında hem de insanların gözünde insanlık suçu olduğunu ifade etti.

Afet denilince yalnızca maddi afetlerin akla gelmemesi gerektiğini söyleyen Bardakoğlu, dünyanın açlık ve kıtlıkla karşı karşıya olduğuna, maddi ve fiziki imkanların boşa harcandığına işaret etti. Bardakoğlu, ''Allah'ın verdiği nimetleri paylaşmasını ve tasarruflu kullanmasını bilmemiz gerekiyor'' dedi.

Tekin Küçükali de bu kanunların çıktığı dönemdeki insanların şartlarına iyi bakılması gerektiğini hatırlattı. O günün şartlarında savaşlarda sivillerin zarar görmediğini söyleyen Küçükali, teknolojik gelişmelerin yaşandığı günümüzde ise savaşların insanların evlerine kadar girdiğini ifade etti. Bu kanunlarla o günde insanların doğal afetlere karşı tedbirler aldıklarını belirten Küçükali, ''Biz de şimdi medeni dünyada birtakım müteahhitlere ceza vermeye çalışıyoruz. Tabii ki insan öldürmek doğru değil ama o insanların da onun bedelini ödemesi lazım ve eğer becerebilirse bizim toplumumuz bu sorunu aşmış oluruz'' görüşünü bildirdi.

-''DEPREM DEĞİL, TEK ÇIKIŞ ÖLDÜREBİLİR''-

Gazetecilerin, din görevlilerinin deprem anındaki etkinliğini değerlendirmesini istemesi üzerine Işıkara, camilerin çok önemli bir eğitim yeri olduğuna işaret etti.

Fırsat buldukça cuma günleri camiye gittiğini söyleyen Işıkara, vatandaşlara depremden korunma yollarını anlattığını dile getirdi. Diyanet İşleri Başkanlığından din adamlarının belli aralıklarla cuma günleri doğal afetler konusunda vatandaşları bilgilendirmelerini istediklerini belirten Işıkara, ''Din adamlarına da bu konuda önemli görev düşüyor, bu seminerler o yüzden çok önemli'' dedi. Camilerin çok önemli bir barınma yeri olduğunu da vurgulayan Işıkara, buraların mutlaka ayakta kalması gerektiğini ifade etti. Işıkara, ''Ancak maalesef bugün birçok camimiz gelişi güzel yapılıyor. Bundan Diyanet İşleri Başkanımız da ben de müştekiyiz. Camilerin çoğunun tek çıkış kapısı var. Halbuki camilerimizde çok çıkış kapısı olması lazım. Tahliye etmemiz gerektiği zaman kapıya sıkışırsak, depremin kendisi değil, kendi yanlış hareketimiz sonucunda hayatımızı kaybedebiliriz'' diye konuştu.

aa



Bu haber 539 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,233 µs