Asker Anayasa değişikliğine ne der?

30 Ağustos 2008 16:04 tsi
Anayasa değişikliğinin tartışıldığı ve yeni genelkurmay başkanının konuşulduğu şu günlerde, Salih Yaylacı bir yazı yazdı ve Anayasa değişikliği tartışmalarına yeni bir boyut kazandırdı.

Salih Yaylacı / internethaber.com

Asker neden Anayasa değişikliği istemesin?

Halen yaşanan uluslar arası krizler, Türkiye"yi bir kez daha tarihi öneme haiz kılıyor.

Daha önce iç çekişmeler sarmalında defalarca heba edilen fırsatların, bu kez kaçırılması tarihi bir sorumsuzluk olur.

Muhtemel ABD başkanlarından Obama, Türkiye ye mesajlar verirken, aslında bizim görmemekte ısrar ettiğimiz ama bir türlü yakamızı bırakmayan tarihi, beşeri ve felsefi birikimimize işaret ediyor.

Aslında bu birikimin yeni yeni keşfedildiği bir zeminde ağır aksak geçmişimiz ile yüzleşiyoruz.

Bize her türlü geri kalmışlığın, cehaletin, mağlubiyetin, mağduriyetin fatura adresi olarak gösterilen ama hiç de öyle olmadığını yeni yeni öğrendiğimiz geçmişimizi, bütün yönleri ile öğreniyoruz.

Yaşadığımız coğrafya ve dünya üzerinde önemli bir ülke olma imajımızı, sadece çok zikredilen ve kabak tadı veren ne olduğunu hala elitlerin bile tarif etmekten aciz olduğu laiklik vurgusu ile özdeşleştirmek bana çok havada ve naif bir izah gibi geliyor.

Laiklik muhakkak bu ülke için çok önemli.

Ama bu laiklik ilkesi, egemen olma meraklısı bir zümrenin halkı yönetimden uzak tutma adına bir terbiye kırbacı olarak asla kullanılmamalı.
Bu güne kadar olan uygulama hep öyle oldu.
Maalesef bu alanda verilen anlamsız kavgalarla, büyütülen korkularla ülkeyi sürekli kaos ortamında yönetmeye alışmış bir zihni yapı hala var olmaya çalışıyor.

Dünden bu güne var olan bu zihni yapı ortadan kaldırılmadıkça, daha bir sürü Ergenekonvari yapılar büyüyüp gelişir bu ülke de.

Daha dün adına Derin Devlet adını koyduğumuz, sonra 28 Şubatta BÇG şeklinde karşımıza çıkan, bu günlerde Ergenekon olarak konuştuğumuz hukuk, ahlak, ilke ve şefkat tanımaz yapılanmaların son bulması bu ülkenin gerçek gücünü bulmasının önünü açacak.

Bununda ancak ev ancak bir yolu var.

Evrensel insani değerler ve özgürlükler ekseninde şekillenecek, toplum dokusuna uygun bir Anayasa ve etrafında şekillenen Adalet mekanizması.

Eli kalem tutan ve içinde yaşadığı sosyal bünyeyi Edirne"den Karsa bütün yönleri ile anlamaya çalışan erbabı fikrin ortak bir kanaati var ki; o da bu ülkenin ciddi bir Anayasa ve Adalet mekanizması sorunu olduğu.

Bu sorunun varlığı konusunda CHP ve alışkanlıkları ile her türlü değişimin karşısında utanç duvarı tarzlı bloklar oluşturan bürokrasi hariç bütün siyasi zemin ve toplumun çok küçük Ergenekonsal tepkiler veren azınlığı dışında ana gövdesi ittifak halinde.

Toplum Anayasanın değişmesini istiyor.

Toplum vatandaş olma eşitliğinde aynı hakları, aynı ölçüler içinde kullanmak istiyor.

Toplum kavgaları ortadan kaldıran hakem olacak bir ortak sözleşme arıyor.

O çok bahsedilen uzlaşmayı Anayasa temelinde gerçekleştirmek istiyor.

Bu talebe uygun arz karşılanıncaya kadar ortalığı nifak ve korku ile birbirine katmak isteyenlere her zaman gün doğacak demektir.

CHP gibi her türlü Anayasa değişiklik talebini rejim meselesi haline getireceğini deklere etmiş bir partinin varlığı toplumsal mutabakat anlamına gelecek olan yeni Anayasa"nın önündeki gözüken en büyük engel.

Bu gün 30 Ağustos. Dün Genelkurmayda devir teslim töreni vardı.

Yeni komuta kademesinden yansıyan ve çok eleştiri alan mesajlar, toplumun aldığı fiili ve fikri mesafenin askeri ve sivil bürokrasi tarafından doğru okunmadığının en açık göstergesi.

Bir sürü şeye değinen komutanlarımız keşke yeni bir Anayasa ihtiyacına da değinselerdi.

Şimdi hemen şöyle tepkiler duyar gibi oluyorum.

Amma da yaptın ha!...

Bunu beklemek neden fazlası ile absürt gözüksün?

Neden bu ülkenin komutanları ülkeleri için daha fazla demokrasi ve özgürlük isteyen bir Anayasa talebi içinde olmasın?

Bu ortak talebe ortak bir çözüm neden üretilmesin?

Hala aynı yerde patinaj yapan bir zihin dünyasının, fiil dünyasındaki yansımaları da maalesef yaşanan gerçeklerin rağmına oluyor.

Toplumun karşılanmayan taleplerine rağmen sürdürülmeye çalışılan bir sistem, daha çooook krizlere gebe olmaya müsait ortamlar hazırlıyor.

AKP"nin yoğurdu bile derin dondurucuya koyarak yediği şu günlerde, Anayasa gibi bir değişikliğe soyunması çok zor bir ihtimal olarak can sıkıyor.

Ama AKP uzun ömürlü bir siyasi proje olmak istiyorsa, ekmek, su, hava otoyol, baraj ve köprüden daha çok muhtaç olduğumuz, bizi kısır döngülerden kurtaracak ve muasır medeniyetler seviyesine çıkaracak bir Anayasa değişikliğini bu ülkeye armağan etmelidir.

Yapanların bile bu gün beğenmediği bir ihtilal Anayasasının, topluma deli gömleği giydirircesine dayatılmasına karşı mücadele vermek AKP"nin esas işi olmalı.

Bu nokta da MHP"nin Anayasa ile ilgili önerisi, bütün kuşkulara rağmen dikkate alınmalı, bu hususta toplumun beklentisine cevap verilmelidir.

Neticeyi başa bağlarsam son sözüm şu olur.

Kendi hanesinde daha Anayasa gibi bir temel konusunu tartışamayan bir ülkenin, uluslararası bir aktör olması ham hayalden öte bir şey değil.

 

Bu haber 559 defa okundu.