En Sıcak Konular

Ferit Şahenk'le Ali Koç niye sarmaş dolaştı

0 0 0000 00:00 tsi
Ferit Şahenk'le Ali Koç niye sarmaş dolaştı Şükrü Saracoğlu Stadı'nda önceki akşam oynanan Fenerbahçe-Galatasaray derbisinin sonunda Ali Koç ve Ferit Şahenk liseli iki arkadaş gibi uzun bir süre birbirine sarılı kalmışlar. Bir şahit anlatıyor...

Eyüp Can'ın köşe yazısı

Şükrü Saracoğlu Stadı'nda önceki akşam oynanan Fenerbahçe-Galatasaray derbisinin benim için en unutulmaz anı, maçın sonunda Ali Koç ve Ferit Şahenk’in liseli iki kafadar gibi uzun bir süre sarmaş dolaş kalması oldu.

Bir de Galatasaraylı dostlarımın yüzlerinden okunan 'Bu kez de Şükrü Saracoğlu Stadı'nda şeytanın bacağını kıramadık' hüznü...

Futbol, insanın kişiliğini değiştirir mi?

Kiminle konuşsam cevap aynı: "Kesinlikle değiştirir. Gündelik yaşamlarında kuzu gibi olanlar, statta bir anda kurda dönüşebilir! Ağzından ‘ulan’ kelimesi çıkmayanlar en ağzı açılmadık küfürleri savurabilir..."

Bu değişime defalarca tanık olmuş biri olsam da bence kesinlikle değiştirmez;

çünkü taraftarlık sonucu ortaya çıkan "en olmadık hallerimiz", aslında değiştiğini zannettiğimiz kişiliğimizin bir parçası.

Dolayısıyla maçtaki küfürbazla, işyerindeki centilmen illa da kişilik bölünmesi yaşayan bir şizofren olmak zorunda değil.

Hatta modern psikiyatrinin son yıllarda en moda kavramı "öfke yönetimi"; duygularını ifade edemeyenleri açılması için maçlara, aşırı ifade edenleri ise dengelensin diye toplu terapilere göndermeyi öneriyor.

Yani maçlarda kendisini kaybedenleri görüp endişelenmeye gerek yok.

Yeter ki kendini kaybetmenin bile bir sınırı olması gerektiği unutulmasın.

Ben kendi adıma bu hesabı fazla yapmaktan mustaribim.

Neden mi? Çok basit.

Düşünsenize iyi bir Fenerbahçeliyim ama buna benden başka inanan yok!

En son sevgili Cengiz Çandar bile "Senin gibi, taraftarlığın 't'sini bile yaşamayan biri, olsa olsa light-Fenerli olur" dedi.

"Aslında Fenerlinin her şeyi olur ama light’ı olmazmış" ama hadi neyse...

Tabii uluslararası siyaset ustası Cengiz Çandar’ın ne dediğini anlamanız için o "ağır abi" modunda siyaset analizleri yapan adamı unutup Fenerbahçe TV’deki ve stattaki hard Çandar’ı görmeniz gerekiyor.

Her sezon özellikle derbi maçları için Fenerbahçe Stadı'na gitmekten geri durmam ama itiraf ediyorum herkes maçı izlerken ben kendimi herkesi izlerken bulurum.

Elbette takımım gol attığında heyecanlanırım, gol yediğinde keyfim kaçar.

Fakat o kadar! Ne fazla ne eksik. Ne öfke ne gözyaşı!

Madem itirafnamemi sundum şimdi gelelim pazar akşamı Şükrü Saracoğlu Stadı'ndan bir "light-Fenerli" olarak devşirdiklerime.

Fakat durun, bir minik itirafım daha var.

Ülker Grubu’nun yeni Kurumsal İletişim Başkanı Zuhal Şeker ve Yardımcısı Yurdanur Semerci, Ülker’in locasında gazeteci arkadaşlarla maçı izlemeye davet ettiğinde ilk sorum, "Murat Ülker de gelecek mi?" oldu.

Biliyorsunuz Murat Ülker bu ülkenin Türk basınında tek kare doğru dürüst fotoğrafı olmayan "en gizemli" patronu.

Oysa onu tanıyanlar bu gizemli patronun gündelik yaşamda sadece çok mütevazı değil aynı zamanda çok renkli ve vizyoner bir kişiliğe sahip olduğunu söylüyorlar.

"Söylüyorlar" diyorum çünkü birçok basın mensubu gibi ben de kendisi ile tanışma imkânı bulamadım.

Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşlarından birinin patronu olarak Murat Ülker, biraz da babası Sabri Ülker’in yolundan giderek bugüne kadar medyadan ve gözlerden uzak durmayı seçti. Aslında ortalık medya maydanozlarından geçilmezken Murat Ülker’in bu davranışı bence fazlasıyla saygıdeğer.

Fakat tıpkı taraftarlıkta öfke yönetimine çift taraflı dikkat etmek gerektiği gibi iletişim konusunda da aynı ilkeyi dikkate almak gerekiyor. Nitekim Murat Ülker bu vizyonla Ülker Grubu’nda çok profesyonel bir iletişim departmanı kurdu. Açıkçası ben de maç davetini light-Fenerliliğimin yanı sıra bu iletişimi ve muhteşem derbiyi statta tecrübe edebilmek adına zevkle kabul ettim.

Gerçi Murat Bey yerine locada sempatik oğlu Yahya ile tanıştık ama yine de Ülker Grubu adına bunu bir ilk açılım olarak not ettim. Murat Ülker’in Hamdi Akın ile birlikte yan locadan maçı izlediğini sonradan öğrendim.

Aslında localar demek iş dünyası demek.

Şükrü Saracoğlu Stadı'nda 60 lüks loca var. Maraton tribününün locaları stat yapılmadan 1.5 yıl önce satışa çıkarıldığında işadamlarının akınına uğramıştı. 75 ile 100 bin dolar arasında satılan localar, her sezon sonunda yeniden satışa çıkıyor. Ancak eski sahiplerin hakkı bulunuyor. İş dünyasında localar hem prestij hem sosyalleşme hem taraftarlık hem de kimi zaman iş bitirme yerleri olarak kullanılıyor.

O yüzden loca deyip geçmemek gerekiyor.

Ülker locasının hemen solunda fanatik Fenerliliği ile bilinen Dinçkökler'in  locası var mesela. Sağ taraf ise Aziz Yıldırım’a ait. Dinçkökler'le birlikte maçı baştan sona yerinde duramayarak izleyen kişinin ismini söylesem, "Hadi canım sen de" dersiniz ama inanın öyle.

Maç boyunca çocuklar gibi zıplayan kişi İSO Başkanı Tanıl Küçük’tü.

Sağ tarafımızda ise Uğur Dündar ve oğlu dahil Fenerbahçe'nin "ağır abileri"  vardı.

Fakat asıl heyecan biraz ileride iki locada yaşandı. Çünkü birinde her zamanki gibi maça Fenerbahçe formasıyla gelen Ferit Şahenk, diğerinde ise Ali Koç vardı.

Maç boyunca oturmadılar desem yalan olmaz.

Ben benzer bir heyecanı ancak lise yıllarımda yaşadığımı hatırlıyorum.

Demek ki büyümek, patron olmak illa da duyguların bastırılmasını gerektirmiyormuş.

Koç da Şahenk de önceki akşam epey deşarj oldular.

Fakat benim için önceki akşam en unutulmaz an 2-1 biten maçın sonunda Ali Koç ve Ferit Şahenk’in liseli iki kafadar gibi uzun bir süre sarmaş dolaş kalması oldu.

Bir de Galatasaraylı dostlarımın yüzlerinden okunan "Bu kez de Şükrü Saracoğlu Stadı'nda şeytanın bacağını kıramadık"hüznü...

(Referans)



Bu haber 2,019 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,206 µs