En Sıcak Konular

Yeni "Acarkent" üniversitede!

0 0 0000 00:00 tsi
Yeni "Acarkent" bu kez üniversitede ortaya çıktı. Bakan Pepe'nin suçlamalarına Üniversite rektörü Prof. Haberal sert karşılık verdi. iyibilgi tartışmanın siyasi alana doğru hızla kaydığını düşünüyor.

Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe, Süleyman Demirel'in cumhurbaşkanlığı döneminde Kızılcahamam ormanında Başkent Üniversitesi'ne tahsis edilen yerlerin izinlerinin iptal edildiğini açıkladı. İptal yazısını dün Başkent Üniversitesi'ne gönderdiğini kaydeden Pepe, "Bizim iznimizdeki irtifak hakkıyla alakalı sınırlarını aştıklarını uyarmıştık. Dinlemediler ve sınırlara uymadıkları için de yasal hakkımızı kullandık" dedi. Başkent Üniversitesi'nin üstüne giden Bakan Pepe'nin, Koç Üniversitesi ile ilgili ne yapacağı merak konusu!

Başkent Üniversitesi'nden yanıt geldi

Bu arada Başkent Üniversitesi Bakan Pepe'ye yanıt vermekte gecikmedi. Üniversite, “Tahsisli alanlarda Orman Bakanlığı elemanlarınca tespit edilen yasal kullanım alanları dışına kesinlikle çıkılmadığını” açıkladı.

Üniversite’nin rektörü kim?

Başkent Üniversitesinin rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal. Yenişafak yazarı Taha Kıvanç’ın ismini sık sık vurguladığı Haberal’ın adı solda birlik tartışmalarında geçiyordu. Dahası Haberal neredeyse Sezer’in yerine Cumhurbaşkanı oluyordu. İşte Mayıs 2002’de Taha Kıvanç’ın Prof. Haberal ile ilgili yazdığı yazı:

Ecevit ne hastası?

Halkın nabzını ölçmeme yarayan bir yakınım var; geçen sabah, liderler zirvesiyle ilgili haberleri izlerken, "Kaynaklarından Ecevit'in hastalığıyla ilgili haber alamıyor musun?" diye sordu bana. Haklı bir soru. Gazetecilik tutkusu yüzünden tıp eğitimini son sınıfta terk etmiş Cüneyt Arcayürek'ten hemen sonra "Ecevit hasta mı?" diye taa 1999'da soran benim çünkü...

Ecevit'in birkaç yıl öncesine kadar bildik bir rahatsızlığı olduğunu bugünün gençleri bilmezler; 'tiki' vardı ve gözü-kaşı sürekli oynardı. Beş-altı yıl kadar önce "Danimarka'ya gitti" denildi; artık nereye gittiyse, iki hafta sonra oradan 'tiksiz' olarak döndü Ecevit. Kendisini eskiden tanıyanlar, epey bir süre, kaşını-gözünü oynatmayan Ecevit görüntüsüne alışamadılar...

Bir dostum, Ecevit'in bugünkü sağlık sorunlarının başlangıcını tikini yok ettirmek için bıçak altına yatmasına bağlıyor. Daha önce kendisiyle ilgilenen başbakanlığın kadrolu doktorunun ortada görünmeyip açıklamaları sinir hastalıkları uzmanı Prof. Turgut Zileli'nin yapmasını da buna bağlıyor. Oran'daki evine Prof. Zileli ile birlikte giden Başkent Hastanesi başhekimi Prof. Mehmet Haberal'ın, "Sayın Ecevit'in nörolojik sorunları devam ediyor" cümlesini sarf etmesini de tezini güçlendiren bir ayrıntı olarak görüyor dostum.

Kime söylesem, Prof. Haberal'ın az daha cumhurbaşkanı olacağını hatırlayamadı. Hayret, ne çabuk da unutuveriyoruz. Oysa, iki yıl önce bu zamanlarda, Süleyman Demirel'in '5+5' formulünün suya düşmesiyle başlayan arayışta en güçlü adaylardan biri Prof. Haberal'dı. "En yüksek yargı kurumunun başkanını Çankaya'ya taşıyalım" formulü telâffuz edilene kadar, onun da aralarında yer aldığı adaylardan birinin cumhurbaşkanı seçileceğine inanmıştı kamuoyu.

En iyisi, o günlerden bir habere göz atmak: "MHP yöneticileri ve milletvekilleri, DSP'nin adaylarından Dışişleri Bakanı İsmail Cem'i soğuk karşılarken, dışardan bir aday konusunda da kapı aralamadılar. MHP'liler, DSP'nin dışardan aday olmasını gündeme getirdiği Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın ise 'sağ tandanslı' olmasına karşın, sol kesime de sıcak bir isim olduğunu düşünüyorlar. Ancak MHP'liler, Haberal'ın şansını azaltmak için 'Aday Meclis içinden olsun' taktiğini öne çıkarmaya çalışıyorlar. MHP Genel Başkan Yardımcısı Şevket Bülent Yahnici, DSP ve MHP'nin önerdiği İsmail Cem, Mehmet Haberal, Sabahattin Çakmakoğlu ve Kamil Turan arasından, en çok hangi aday adayı üzerinde mutabakat sağlanırsa o kişinin 'ortak aday' gösterilmesinin uygun olacağını söyledi. Yahnici (..) şöyle konuştu: 'Uzlaşma olmazsa, herkes kendi adayını gösterir ve adaylar yarışa katılır. Bu uzlaşma arayışları Meclis zemininde ve ilk tur sonrasında da sürer. MHP, yeni Cumhurbaşkanı'nın uzlaşmayla seçilmesinden yana.' MHP kurmayları ise ANAP lideri Mesut Yılmaz'ın kesinlikle aday olacağı, kendisi aday olmasa bile arkadaşları tarafından aday gösterileceği iddiasında bulundular." (Hürriyet, 24 Nisan 2000).
Mehmet Haberal 'sağ eğilimli' olarak bilinir, bu bilgi doğru. 1991 seçimlerinde, memleketi Rize'de, Mesut Yılmaz'ın ardından, ANAP'ın ikinci sırasında aday gösterilmesi beklenirken, sürpriz yaparak, Demirel'in teklifini kabul etti Haberal ve DYP adayı oldu. Demirel'in Karadeniz sahillerini ANAP'a kaptıran "Balık kavağa çıkar mı?" sözünün mağduru o; milletvekilliğini pek az oyla kaçırdı.
Devletin sağlık sırlarına vâkıf bir doktor Prof. Haberal. Süleyman Demirel, yılda birkaç kez yaptırdığı 'check-up' için onun hastanesini tercih ediyor. Hikmet Uluğbay, "İntihara kalkıştı" denilerek hastaneye götürüldüğünde, tercih edilen yine Başkent Hastanesi ve Mehmet Haberal olmuştu. Bundan bir yıl kadar önce, borsayı havalandırmasın diye hafta sonuna denk getirilmiş bir 'check-up' için, Ecevit yine Başkent Hastanesi'ne gitmiş, endişeleri Haberal dağıtmıştı: "Sayın Başbakan'ın kulağında, gözünde veya başka bir yerinde küçük bir problem olabilir. Bu herkeste olabilir. Başbakanımızın sağlığı yerinde." (Hürriyet, 29 Haziran 2002). Askerler GATA'yı, siviller Başkent Hastanesi'ni tercih ediyor...
'Sağ eğilimli' deyimi yanıltmasın; cumhurbaşkanlığı için kendisini düşünen DSP lideri Bülent Ecevit'ti. Emin Çölaşan ve İsmet Solak gibi isimlerin çeşitli vesilelerle övme ihtiyacı duydukları bir kişi Prof. Haberal. Ayrıca, Yusuf Bozkurt Özal da hastalığının kritik dönemlerini onun hastanesinde geçirmişti.
Hemen her alanda eğitim veren koskoca bir üniversite kurmuş, sadece Ankara'da değil Türkiye'nin değişik köşelerinde yanık ve organ nakli konusunda uzman hastane ve poliklikler açmış, birden fazla otel işleten bir girişimin öncüsü Prof. Haberal.

Başkent Hastanesi Anıtkabir'in hemen karşısında ve Çankaya Belediyesi ile ihtilâflı fazladan dört katı var. Bu bir gerçek. Ancak, o yükseklikten hoşnut olanlar da var. Bir ara, rahatsızlık geçirerek Başkent Hastanesi'ne kaldırılan İsmet Solak'tan okuyalım: "Prof. Mehmet Haberal, koluma girip en üst kattaki bir odaya götürüyor: - İşte İsmet Solak'a göre bir oda; karşıda Anıtkabir, Atatürk var. Türküdeki gibi 'Yiğidim, aslanım orda yatıyor!" (Hürriyet, 18 Haziran 2001). Ecevit de şimdi aynı katta yatıyor.

Bence, soruyu, "Ecevit ne hastası?" diye değil, "Ecevit kimin hastası?" diye sormalısınız; sonucu o sorunun cevabı belirleyecek çünkü.

iyibilgi.com



Bu haber 316 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,004 µs