En Sıcak Konular

Artan işsizliğe karşı ne yapılabilir?

1 Aralık 2008 09:53 tsi


Küresel krizin ayak sesleriyle birlikte, işsizlik cephesinden olumsuz haberler gelmeye başladı. Krizin yarattığı belirsizlik ortamıyla birlikte firmalar; yatırımlarını durdurmaya, üretimlerini kısmaya ve işçi çıkarmaya başladılar. İşçi çıkarmalarla birlikte işsizlik, kamuoyunun da gündemine girdi. Halbuki işsizlik, bugünün değil, yılların sorunu.

Gerçekten de Türkiye, hızla artan nüfusa istihdam yaratamamaktan kaynaklanan bir işsizlik sorunuyla yıllardır karşı karşıya. Türkiye’deki işsizlik, temelde ekonomik kalkınma süreci içinde hızlı nüfus artışı ve kentleşmenin beslediği işgücü arz ve talep artışları arasındaki dengesizlikten kaynaklanıyor. Bununla birlikte; eğitim sistemi, makroekonomik ortam, yasal çerçeve ve mevzuat, kurumsal yapı ve benzeri pek çok faktör de mevcut işsizliğin nedenleri arasında.

Ciddi bir sorun olan işsizliğin, 2001’deki ekonomik krizden sonra giderek arttığı ve adeta ‘yapısal’ bir sorun haline geldiği görülüyor. 2000 yılında yüzde 6,5 olan işsizlik oranı, 2001’de yüzde 8,4’e yükseldi. Sonraki yıllarda da artmaya devam ederek 2002’de yüzde 10,3’e ve 2003’te de yüzde 10,5’e çıktı. 2004 ve 2005 yıllarında yüzde 10,3’te kalan işsizlik oranı, 2006 ve 2007 yıllarında ise yüzde 9,9 olarak gerçekleşti. 2007 yılı itibarıyla işsiz sayısı ise 2 milyon 333 bin kişi. Kaldı ki, sorun, resmi rakamlarda görünenden çok daha vahim boyutlarda. İşsiz olup çalışmaya hazır, fakat ümidini kaybettiği için iş aramaktan vazgeçmiş 2 milyona yakın kişi bu rakamlara dahil değil çünkü.

Diplomalı işsizler

2001 yılından sonra makroekonomik dengelerde görülen iyileşmeye ve büyüme başta olmak üzere bazı ekonomik göstergelerdeki müthiş performansa rağmen, işsizlik yüksek düzeyini ısrarla sürdürdü. Dolayısıyla son yıllardaki ekonomik büyüme yeterli düzeyde istihdam yaratamadı. Bu, işsizliğin asıl nedeninin başka faktörler olduğunu gösteriyor. Gerçekten de, Türkiye’deki işsizliğin temel nedeni, emek piyasasında hem arz, hem de talep yönünde var olan çeşitli sorunlar/katılıklardır. Bu çerçevede, ‘yapısal’ hale gelen işsizliğin temel nedeninin istihdamda arz ile talebin çakıştırılamaması olduğu söylenebilir.

Mevcut işsizliğin temel nedenleri, yüksek nüfus artışı ve eğitim sistemidir. Yüksek nüfus artışı ve genç nüfus yapısı nedeniyle Türkiye, her yıl 600-650 bin kişiye istihdam yaratmak zorunda. Nitekim 2007 yılında çalışma çağındaki nüfus, önceki yıla göre 730 bin kişi artmış. İşsizliğin önemli nedenlerinden biri de, vasıf-meslek uyumsuzluğudur. 2 milyon 333 bin işsize karşın eleman arayan firmaların varlığı, ancak bununla açıklanabilir. Bu, Türkiye’de yüksek öğretimin ve mesleki-teknik eğitimin yanlış planlanmasının sonucu. Mevcut eğitim sistemi, ekonominin ihtiyaç duyduğu nitelikte, yeni teknolojilere uyumlu, çağın gereklerine uygun bir işgücü, özellikle de ara işgücü yetiştirmekten çok uzak. Mevcut eğitim sistemi, adeta bir ‘diplomalı işsizle’ ordusu yaratıyor.
İşsizliğin diğer bir nedeni, Türkiye’de tarım sektörünün yıllarca istihdamın önemli bir kaynağı olması ve tarımdaki istihdamın son yıllarda hızla çözülmesidir. Diğer sektörlerde istihdam yaratılırken, tarımda istihdamın azalması işsizliği artıran önemli bir faktör durumunda. Örneğin, 2007 yılında tarım dışı sektörlerde çalışan sayısı 347 bin kişi artarken, tarım sektöründe çalışan sayısı 112 bin kişi azalmış. Türkiye’de işsizliğin nedenlerinden biri de, yasal çerçeve ve kurumsal yapının ‘istihdam-dostu’ olmamasıdır. Mevcut yasal çerçeve-mevzuat ve kurumsal yapı, istihdam yaratmayı teşvik etmek yerine, adeta engelliyor. İstihdam üzerindeki ağır yük ve esnek olmayan yapı, buna örnek.

İstihdam-dostu kurumlar

Kısa vadede Türkiye’nin işsizlik sorununu tamamen çözmesi çok zor. Buna rağmen, krizle birlikte daha da artma eğilimine giren işsizliğe karşı kısa vadede atılabilecek bazı adımlar var elbette. Bu amaçla, ilk olarak yasal mevzuatla kurumsal yapı ‘istihdam-dostu’ hale getirilmeli. Bu çerçevede, istihdam üzerindeki yüklerin azaltılması ve kriz ortamında işçi çıkarmayan ve/veya istihdam yaratan firmalara bazı desteklerin/teşviklerin sağlanması yoluna gidilmeli. Ayrıca, OECD ve AB ülkeleri başta olmak üzere birçok ülkede işsizlikle mücadelede uygulanan çeşitli aktif emek piyasası politikaları da uygulanmalı. Bu politikalar kapsamında eğitim, mesleki eğitim ve yeniden mesleki eğitime yönelik projeler geliştirilmeli ve bu projelerle belirli işsiz gruplarının meslek edinmesi sağlanmalı.
Örneğin, krizde işini kaybeden ya da mesleğinin geçerliliği kalmayan işsizlere, ihtiyaç duyulan alanlara yönelik olarak eğitim verilerek yeniden meslek edinmeleri ve iş bulmaları sağlanabilir. ‘İşsizlik Fonu’ bu amaç için kullanılabilir. Fakat söz konusu meslek kazandırıcı eğitimleri kamunun vermesi yerine, bunun firmalar tarafından yapılması ve bunu yapan firmalara çeşitli destekler sağlanması, uygulamada daha etkili olabilir.
Öte yandan, alınacak ekonomik önlemlerle, firmaların, özellikle istihdamın önemli bir kaynağı durumunda olan KOBİ’lerin kapanmasının önüne geçilmeli. Açıklanması beklenen ekonomik önlemler paketiyle IMF programının bu açıdan önemli olduğunu belirtelim.
Son yıllarda, işsizlikle mücadele konusunda neredeyse hiç adım atmayan hükümete, şimdi büyük iş düşüyor. Çünkü işsizlik; hem ekonomik, hem sosyal, hem de psikolojik boyutu olan bir sorun. Bu sorunun ileride daha ağır sonuçlara yol açmaması için, geç kalınmadan bazı adımların atılması şart!


Doç. Dr. Mehmet Hüseyin Bilgin: Kadir Has Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi

Radikal



Bu haber 223 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    37,536 µs