Her komplo bir teori değildir...

23 Temmuz 2010 11:02 tsi
Obama, iç savaşa mı hazırlanıyor?

Bu aralar ABD kamuoyu, Washington Post gazetesinin hazırladığı yazı dizisini konuşuyor. ABD’nin saygın gazetelerinden Washington Post’un muhabirleri Dana Priest ve William M. Arkin, 2 yıllık kapsamlı bir araştırma sonucunda, ABD genelinde terörle mücadele alanında faaliyet gösteren devlet kuruluşlarının ve bunlara bağlı  çalışan özel şirketlerin ayrıntılı bir şemasını ortaya koymuştu. Bizler de  geçtiğimiz günlerde iyibilgi'de bu çalışmadan bir parçayı işlemiştik. (Bkz: Siber işgal çoktan başlamış)

"Çok gizli Amerika" dizisi ile ilgili sert eleştiriler yapıldı. Bu eleştirilerin en başta geleni ise Priest ve Arkin'in, ABD istihbarat birimlerinin "gizliliğini" yok ederek, Amerika düşmanlarına çok ciddi bir koz verdiği iddiası. Özellikle yabancı gazeteciler, yazı dizisi hakkında hiçbir görüş belirtmeyen Obama yönetiminin tepkisini merak ediyor. Nasıl olur da ABD hükümeti, devletin en gizli sırlarını ifşa edebilecek bir çalışmaya, üzerinden üç gün geçmesine rağmen ses etmez? Evet, ABD gibi demokrasilerde basın özgürlüğü kolay kolay çiğnenemez. Ancak söz konusu milli menfaatler olduğunda, Amerikan basınının da ne kadar ketum olabileceğini, Bush döneminde yaşanan bir takım olaylardan dolayı biliyoruz (Özellikle Irak'ta ABD askerleri tarafından işlenen insan hakları ihlalleri konusunda.)

Washington Post'un, devletin hatalı olduğunu düşündükleri bir konuda, kamuoyunu  bilgilendirme niyetiyle, yani "sırf gazetecilik" tutkusuyla böyle bir yazı dizisi yapmış olduğunu tartışmasız kabul edelim. Peki neden hala yönetimden hiç kimse Washington Post'u "milli çıkarları" zedelemekle suçlamadı? Neden söz konusu Amerikan istihbarat birimlerinden bir yetkili çıkıp da, ABD güvenliğinin "yıpratıldığını" iddia etmedi? Neden tartışma sadece gazeteciler ve akademisyenler arasında dönüyor?

Bu durum hayli ilginç. Üzerinde kafa yormaya değecek cinsten bir anomali var karşımızda.

Sorunun cevabını bulabilmek için spotumuzu çok farklı bir alana çevirelim: Amerika'da gösterime yeni başlayacak olan bir televizyon dizisine. Bu soru üzerine neden bir televizyon dizisine odaklandığımızı, adım adım açıklayacağız.

Dizinin adı Rubicon. Ağustos ayında yayına başlayacak. Fakat yayın öncesinde, izleyicilerin beğenisini ölçmek için bir "pilot" bölüm yayınlandı. Diziye dair bildiklerimiz, yayınlanan 42 dakikalık pilot bölümünden. Konusu ise kısaca şöyle:

Dizinin kahramanı Will Travers adında bir "kod çözme uzmanı", yani istihbarat analisti. Çalıştığı yer, düşünce kuruluşu görüntüsü altında işleyen devlete ait gizli bir istihbarat birimi. Will'in deyimiyle yaptıkları şey, insanlara "ne düşünmeleri gerektiğini söylemek". ("Düşünce kuruluşlarına" yapıştırılan bu etikete dikkat!) Kahramanımız Will, bir gün iş yerinde boş zamanında çeşitli gazetelerin bulmaca eklerini gözden geçirirken, bulmacaların içine saklanmış, daha önce hiç görmediği bir "kod" keşfeder. Bu kodun rastlantısal olmadığını düşünür ve o gün yayınlanan bütün bulmaca eklerini tek tek inceleyerek, aynı kodu görür. Kodun çok gizli bir mesaj olduğunu, ve işin içinde devletin bulunduğunu anlar. Ancak tam olarak kodun gizlediği mesajın ne olduğunu çözemez. Bunu biriminden sorumlu şefine gösterir. Şef kodu görür görmez, bunun mühim bir şey olmadığını söyleyip, Will'i odasından gönderir. Oysa, Will çıktıktan sonra, suratının hali görmeye değerdir..Bundan sonrasını ise daha fazla anlatmayalım, keza Türkiye'de yayınlanması muhtemel diziyi izlemek isteyenlerin tadını şimdiden kaçırmayalım. Ancak şu kadarını söyleyelim. Dizinin bundan sonrası, devletin "dördüncü kolu" üzerine odaklanıyor. Yasama, yürütme ve yargının dışında dördüncü kol ne derseniz, ne Will bunu biliyor ne de biz. Sadece elimizde belirli ipuçları var. Ancak bu dördüncü kol denilen şey, anladığımız kadarıyla "devlet içindeki devlet". Yani bir grup elitten oluşan gizli bir örgüt. Sembolü de, dört yapraklı yonca.

Dizinin yapımcı şirketi AMC, tanıtım bülteninde şöyle demiş yeni dizisi hakkında: AMC, yeni komplo dizisi Rubicon ile kollektif paranoyamıza değinecek...Her komplo, teori değildir!

Rubicon ise kelime anlamı itibariyle, İtalya'nın kuzeyinde bulunan bir nehrin ismi. Tarihsel anlamı bakımından ise çok önemli bir nehir, Rubicon. "Nehir, Roma Cumhuriyeti döneminde generallerin ordularıyla geçmesinin yasak olduğu sınır çizgisi olması nedeniyle önemlidir. "Rubicon'u geçmek" deyimi, geri dönüşü olmayan noktadan ileri gitmek anlamında kullanılır ve Jül Sezar'ın M.Ö. 49 yılında Lejyonu ile nehri geçmesine atıfta bulunur." (Bkz: Rubicon)

Yani kısaca bu dizinin işleyeceği tema, şimdiye kadar aşılmamış bazı sınırların, aşılması olacak. Anahtar kelime ise "gizlilik".

İşte, Washington Post'un "Çok gizli Amerika" dizisi de Rubicon nehrini aşılması için ilk adım olabilir. Eleştirilere bakılırsa, kesinlikle yeterli değil. Ama kapsadığı alan itibariyle bir ilk. Bilindiği üzere yazı dizisinin odağında olan binlerce kollu, hantal ve devasa ABD istihbaratı, 2001 yılından sonra büyümeye başlamıştı. 9 / 11 saldırısı ile...Neo-con'ların döneminde. Hani şu Başkan Obama'yı dört bir koldan sıkıştırdığı söylenen, neo-conlar.

Acaba hakkında hala sessizliğini koruduğu bu yazı dizisi ile, Başkan Obama, neoconların en önemli kalesi, istihbarat birimlerine el mi atacak? ABD "Ergenekon"unun sonun başlangıcı olabilir mi?

Önümüzdeki Kasım ayı, ABD'yi önemli bir seçim bekliyor. Böyle bir seçim öncesi bu tür bir operasyon, Obama için çok riskli olabilir. Tüm bu sorduğumuz sorular da, sadece fikir alanında kalabilir. Ancak her komplo, illa bir teori değildir...

www.iyibilgi.com özel

Bu haber 2,271 defa okundu.