CHP'den suç duyurusu

25 Kasım 2014 17:14 tsi
Gezi Parkı merdivenlerinde açıklama yapmak isteyen CHP Gençlik Kolları temsilcileri ile polis arasında çıkan arbedede iki arkadaşlarının yaralandığını öne süren CHP'liler, müdahalede bulunan çevik kuvvet polisleri ve amirleri hakkında suç duyurusunda bulu

Gezi Parkı merdivenlerinde açıklama yapmak isteyen CHP Gençlik Kolları temsilcileri ile polis arasında çıkan arbedede iki arkadaşlarının yaralandığını öne süren CHP'liler, müdahalede bulunan çevik kuvvet polisleri ve amirleri hakkında suç duyurusunda bulundu.

Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı önünde toplanan grup, slogan atarak polis müdahalesini protesto etti. Ardından hazırlanan suç duyurusu dilekçesi, CHP Parti Meclisi Üyesi Avukat Sera Kadıgil tarafından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na sunuldu.

Burada gazetecilere açıklama yapan CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, elindeki fotoğraf karelerini göstererek, şöyle konuştu:

"Şu fotoğraf karelerine iyice bakın, polis memurlarının arkadaşlarımıza yönelik doğrudan doğruya bir metre gibi yakın mesafeden yüzlerine biber gazı kullandığı çok açık. Polis memurunun eşkali de belli oluyor. Siyasetçi kimliğimizden önce insan hakları savunucusu ve avukat kimliğimiz vardır, bu anlayışla, bu polislerle yıllarca mücadele ettik. Ben bu polis memurlarına sesleniyorum, yarın, öbür gün ceza alacaksınız hiçbir tane siyasetçi yanınızda durmayacak. Evinize gidemeyeceksiniz, işten atılacaksınız. Bu nedenle İçişleri Bakanlığının, Emniyet Müdürünün size dayattığı kanunsuz emri yerine getirmeyin. İnsanların barışçıl gösterilerine izin verin. Eğer adalet varsa döner sizin başınızı keser."

Türkiye'nin binlerce kez Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne mahkum olduğunu, şimdi bu vazifeyi Anayasa Mahkemesi'nin üstlendiğini hatırlatan Tanrıkulu sözlerini şöyle sürdürdü:

"Anayasa Mahkemesi, bu hükümet aleyhinde onlarca mahkumiyet kararı verdi. Altını çizeceğimiz husus şudur, herkes önceden izin almaksızın düşünce, ifade ve toplantı özgürlüğünü kullanır. Bunun için izin almaya gerek yok, bunun için herhangi bir meydan da yasaklanamaz. Herkes kamuoyu oluşturmak amacıyla kamu düzeni aksasa bile toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkına sahiptir. Ancak bu hakkı İstanbul'da ve Türkiye'nin kullanmak maalesef imkansız hale geldi. Ben buradan İçişleri Bakanına sesleniyorum; Hukuku ihlal ediyorsun, yasaları çiğniyorsun, unutma birgün hukuk senden de hesap sorar. Böyle kabadayı kabadayı meydana çıkıp 'şunu yapacağız, kimse şunu yapamaz' diyemeyeceksin ve dememelisin"

- "Hukuk içerisinde demokrasi mücadelesi vermeye devam edeceğiz"

Kamuoyunda "İç Güvenlik Paketi" olarak adlandırılan "Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın TBMM Başkanlığı'na sunulduğuna işaret eden Tanrıkulu, halkından, özgürlüklerden ve demokrasiden korkan iktidarların böyle otoriter bir yasayı Meclis'e sevk edebileceğini ve yasalaştırmaya çalışacağını dile getirerek, şunları söyledi:

"Hangi valiye yetki vereceksiniz 48 saatlik gözaltı için, hangi valiye yakalama yetkisi vereceksiniz hakim ve savcı kararı olmadan 48 veyahut 4 gün? Edirne Valisine mi vereceksiniz? Valilerin, tutumu ve tavrı ortadayken hukuku, yargıyı devre dışı bırakarak, hele hele güvenlik güçlerinin bu pervasızlığı ortadayken nasıl bunu yapacaksınız? Ama biz yılmayacağız. Hukuk içerisinde demokrasi mücadelesi vermeye devam edeceğiz. Buradan, dün kendisini Hz. Ömer'in sözleriyle tarif eden 'zalim sultan'a sesleniyorum. Bin odalı sarayda da olsan birgün sana da hukuk lazım olacak. Dün zalim sultan yargıya laflar söyledi, Galataport'a durdurma kararı Danıştay üyelerini vatan hainliğiyle suçladı. Vatan hainliği, alçakların sığınacağı son kaledir. Eğer gerçekten yargıçlara vatan haini diyorsan tümünü kaldıralım cumhurbaşkanlığı mahkemeleri kurulsun, sana bağlı savcı ve hakimler olsun. Hiçkimse, eksik de işlese, yanlış da işlese yargının bu düzenine vatan haini diyemez. Yeni seçilen HSYK üyelerine sesleniyorum; eğer gerçekten bağımsız ve tarafsızsanız cumhurbaşkanının bu pervasızlığına ses çıkarmanız lazım."

CHP İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt ise CHP gençliğinin bu mücadelesini desteklediğini, bugünün aynı zamanda "kadına şiddete hayır" günü olduğunu vurgulayarak, "Şiddet Türkiye'de herkese var, bugünü şiddete hayır günü olarak kutlamakta yarar var" dedi.

CHP İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı da Beylikdüzü'nde yedi uluslararası gençlik örgütünün lideriyle birlikte toplantı düzenlemek istediklerini belirterek, "Toplantıda, Türkiye'nin de içinde bulunduğu insan hakları ihlallerini masaya yatıracaklardı. Bunun için pazar günü Gezi Parkı'nın önünde açıklama yapmak istediler, polis Türkiye'deki insan hakları ihlallerini teorik olarak tartışma ihtiyacı duymadı, pratik olarak uyguladı. Uluslararası gençlik örgütü liderleri Türkiye'de nelerin yaşandığını bizzat polis baskısına maruz kalarak görmüş oldu. İki arkadaşımız yaralandı biz o iki arkadaşımızın yanında olduğumuzu göstermek için suç duyurusunda bulunuyoruz" ifadelerini kullandı.

- Suç duyurusundan

İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'na sunulan dilekçede, kimliği belirlenemeyen çevik kuvvet polisleri ve amirlerinin darp, hakaret, ifade özgürlüğünü engellemek ve 29911 sayılı kanuna muhalefet suçundan cezalandırılması talep edildi.

Dilekçede CHP Sancaktepe Gençlik Kolları İlçe Başkanı olduğunu belirten Burak Aslan, 23 Kasım Pazar günü 7 ülke ve 3 kıtadan gençlerin buluşması ve dünyadaki gençlik hareketlerinin tartışılması üzere bir etkinlik planladıklarını ve etkinliğin 13.00'de Beylükdüzü'nde gerçekleştireceklerini belirtti.

Arslan dilekçesinde konferans öncesi Gezi Pakı direnişini anmak için Gezi Parkı girişinde basın açıklaması yapmak istedikleri ancak polis tarafından engellendiklerini, polisin uyarı yapmadan kendilerine saldırdıklarını belirtti. Arslan, yarım metre mesafeden kendisine biber gazı sıkıldığını, darbedildiğini ve sin kaflı hakaretlere maruz kaldığını belirterek polislerden şikayetçi oldu.

Aras Atbaş da dilekçesinde kimliği belirlenemeyen çevik kuvvet polislerinden şikayetçi olduğunu ifade etti.

AA

Bu haber 510 defa okundu.