CE-İ-ZE-RE!

19 Ocak 2015 09:01 tsi
1) Hükümetin Cizre olaylarının hedefine ilişkin iki analizi var. 2) Bölgede ne olduğunu inceleyen kalemler ise, ‘barış süreci ilerledikçe hükümete darbe yapılabileceği’ iddialarını yansıtıyorlar... iyibilgi Ankara

Cizre’de yaşanan olaylar hem hükümet hem kamuoyu/medya ve bölge halkı tarafından ayrı yönlerden değerlendirilse de, hepsinin ortak noktası burada iyi bir durum olmadığı.

Bir başka mutabakat alanı da; Cizre’de yaşananların aşikâr biçimde önce barış süreci ile sonra da seçim süreci ile ilgili olması. Buna bakılmalı ama bir de pratik ile ilgili sorular var ortada.

Dün (Pazar) Vatan Gazetesi’ndeki köşesinde bu soruları derli-toplu listeleyen Hüseyin Yayman şunları kaleme aldı; “Cizre emniyet müdürü neden bu kadar değişiyor? Paralel yapı iddiaları neden araştırılmıyor? Hendekler açılmadan önce neden gerekli tedbirler alınmadı? Sadece son bir ayda dört çocuk hayatını kaybetti. Emniyet bu ölümlerin sorumlusunun kendileri olmadığını söylüyor. Peki tamam da fail kim? Bu failleri kim bulacak? Polis araçları neden plakasız dolaşıyor?  90’lı yıllarda olduğu gibi kimliği belirsiz kişiler akşam karanlığında ortaya çıkıyor. Şeyh Sait seriyyeleri diye yeni bir grup çıktı. Bu grup kim?”

‘Cizre’de ne oluyor?’

Polisiye ve adli soruların üstünde hükümet Cizre olaylarını analiz ederken ağırlıklı olarak “barış süreci”ne bakarak bir okuma yapıyor ve bu noktada billurlaşmış bir bakışı var. Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın sözleri sağlam görünüyor. Mealen, ‘büyük büyük konuşan ve hem HDP hem de içinde bir sürü harf barındıran örgüt bileşenleri bu olayları kontrol edemiyorsa, muhataplık pozisyonlarını kaybederler. Demek sözleri geçmiyor ve etkisiz elemanlar’ anlatımı ortaya çıkıyor.

Peki HDP ne diyor? HDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın bu soruya verdiği yanıt işin önemini tespit ediyor ama çözüm yolu gerçekten de “naif”; “Çözüm sürecini en çok zorlayacak nokta Cizre'dir. Cizre'de yabancı ajanlara, provokatörlere meydanı bırakmamak gerekiyor. Bunların çözümü için bölgeye gözlemci heyete gönderilmesi lazım."

Elbette hükümetin eş-değer gördüğü bir tahmin, analiz daha var. O da bu olayların barış ve seçim süreciyle birlikte paralel giderek hükümet üzerinde bir baskı aracı, açılımlar konusunda “teşvik” aracı oluşturmak. Her iki tez de yine hükümet tarafından “şantajla hiçbir şey alamazlar, bu açık” noktasına bağlanıyor.

İmralı: ‘Gidin bunları onlara söyleyin’

Hem bu olaylar hem de süreç noktasında Abdullah Öcalan’ın ne yaptığına, ne yapacağına ilişkin beklentiler de var. Yine bizzat Yalçın Akdoğan, İmralı’dan daha ileri ve daha yapıcı, silahların bırakılması noktasına yaklaşılırken bunun zeminini hazırlayacak dolulukta açıklamalar beklendiğini söylüyor.

Hüseyin Yayman ise yine aynı yazının kısa bir bölümünde bu konuda şunları yazıyor; “En başından beri Ankara’nın paralel yapı ve Cizre olaylarını yeterince ciddiye almadığını düşünüyor. Provakasyona dikkat çekip amacın süreç olduğunu belirttiği iddia ediliyor. Sürecin sonlanması durumunda tarihte görülmemiş olayların olacağını söylediği öne sürülüyor.”

Tabii aynı kalemin bir başka, ek cümlelerine de dikkat gerekiyor; “Öcalan’ın devlet heyetine süreçte sona yaklaşıldıkça provokasyonların çoğalacağını ve eğer başarırlarsa Özal’ın zehirlenmesi gibi hükümete karşı darbe yapılacağının söylediği iddia ediliyor.”

www.iyibilgi.com

Bu haber 2,082 defa okundu.