İşte çözüm sürecinin 10 yıllık geçmişinde kritik kavşaklar:
GÜZEL ŞEYLER OLACAK
Başbakanlığı döneminde Erdoğanın Diyarbakırda 2005 yılındaki konuşması tüm ezberleri bozdu. Erdoğanın demokratikleşme müjdeleri 4 yıl sonra somutlaştı. Dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Mart 2009da Tahrana giderken Yakında çok güzel şeyler olacak diyerek önemli müjdelerin yolda olduğu mesajını verdi. Dönemin İçişleri Bakanı Beşir Atalay ise 2009 Temmuzunda Milli Birlik ve Kardeşlik Projesinin hayata geçirildiğini açıkladı.
İNSAN HAKLARI PAKETİ
Atalay, çözüm süreci doğrultusunda hazırlanan İnsan Hakları Paketini açıkladı. 16 Ocak 2010da açıklanan pakete göre; cezaevlerinde Kürtçe gibi farklı ve dil lehçelerde görüşme yapılmasına imkân sağlandı, özel kanalların farklı dil ve lehçelerde 24 saat yayın yapmasına izin verildi, farklı dil ve lehçelerde enstitü, araştırma merkezi kurulması yönünde YÖK karar aldı, Yaşayan Diller Enstitüsü kuruldu.
İLK YOL KAZASI: HABUR
Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi, Haburda büyük bir yol kazasına uğradı. Kandil ve Mahmur Kampından gelen 34 örgüt üyesi, Şırnakın Silopi ilçesindeki Habur Kapısından giriş yaptıktan sonra serbest bırakılmıştı. Fakat bunun örgüt tarafından adeta şova dönüştürülmesi, kamuoyunda büyük infial uyandırdı.
İKİNCİ KAVŞAK: OSLO
Erdoğanın talimatıyla MİT ile PKK arasında Norveçin başkenti Osloda yapılan görüşmeler de süreçte yaşanan ikinci kaza olarak tarihe geçti. Oslo görüşmelerinin tutanakları kamuoyuna sızdırılarak süreç baltalanmak istendi. 13 Eylül 2011 tarihinde Dicle Haber Ajansında sabah saatlerinde yayınlanan ses kayıtları ortamı bir anda gerdi.
ÜÇÜNCÜ PATİNAJ: 7 ŞUBAT
Erdoğanın sır küpüm dediği eski MİT Müsteşarı Hakan Fidanın koordinasyonunda yürütülen görüşmeler paralel yapı eliyle sabote edilmek istendi. 7 Şubat 2012 tarihinde MİT Müsteşarı Hakan Fidan, eski Müsteşar Emre Taner ve eski Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş, özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Sadrettin Sarıkaya tarafından şüpheli sıfatıyla ifadeye çağrıldı. Paralel örgütün yargıdaki ayakları tarafından kurulan hain plana göre, Fidanın da içinde bulunduğu çok sayıda MİT görevlisi tutuklanacaktı. Ancak bu oyun da Erdoğan tarafından bozuldu.
SONRA PARİS CİNAYETİ
Çözüm sürecini engellemek isyeten güçler yeni bir operasyona daha imza attı. Tarihler 9 Ocak 2013ü gösterirken PKKnın kurucu üyelerinden Sakine Cansız ve Kürt aktivistler Fidan Doğan ile Leyla Söylemez Pariste öldürüldü. Fransız istihbarat servisinin Parisin göbeğinde işlenen bu cinayetin perde arkasını çözememesi dikkat çekti. Tetikçi Ömer Güneyin de devlet içindeki paralel örgüt üyelerince yönlendirildiği iddia edildi.
Bu patinajların hasarsız atlatılmasının ardından Erdoğan, 15 Şubat 2013te projenin yeni ve daha genel adını kamuoyuna açıkladı: ÇÖZÜM SÜRECİ. Erdoğanın ismini koyduğu çözüm süreci, 28 Şubat 2013 tarihinde bir başka sarsıntı daha geçirdi. Bir gazete, BDP heyeti ve Abdullah Öcalan arasında geçen görüşmenin detaylarını İmralı Zabıtları başlığıyla yayınladı.
VE İLK ÇEKİLME...
Öcalan 21 Mart 2013de örgüte bir mektup yazdı. Hem Türkçe hem de Kürtçe olarak Diyarbakırda nevruz etkinlikleri sırasında okunan mektupta PKKnın silahlı güçlerinin Türkiye topraklarından çekileceği ve silahlı mücadeleye son verildiği bildirildi. PKK, Öcalanın bu emirlerine uyacağını ve Türkiye topraklarından çekileceğini açıkladı. 2013 nevruzu 30 yıllık çatışmanın bitirilmesi için büyük bir adım olarak tarihe geçti. Ancak Gezi süreci ve 17/25 Aralık darbe girişimleri bu süreci sekteye uğrattı.
AKİL İNSANLAR HEYETİ
3 Nisan 2013de Akil İnsanlar Heyeti kuruldu. Çözüm sürecini kamuoyuna anlatmak ve halkın beklenti ile taleplerini öğrenmek için 7 ayrı bölgede görev yapan bu heyet, çalışmalarının sonunda raporlarını Erdoğana sundu. Aldığı büyük siyasi riske aldırmadan yola devam eden Erdoğan, 1 Ekim 2013te Demokratikleşme Paketini açıkladı. Pakette çözüm süreciyle ilgili farklı dilde eğitim, seçim barajında değişiklik, eski köy isimlerinin verilmesi, öğrenci andının kaldırılması, x, w, q harflerinin kullanılabilmesi gibi yenilikler yeraldı.
SON KIŞKIRTMA: 6-8 EKİM
TBMM çatısı altında Çözüm Komisyonu kuruldu. Fakat muhalefet, çözüm karşıtlığını burada bir kez daha ortaya koydu. CHP ve MHP komisyona üye vermedi. Çözüm sürecine ilişkin belki de en önemli yol kazası, 6-8 Ekimde Kobani bahaneli eylemler sonucunda yaşandı. 30dan fazla vatandaşın hayatını kaybettiği olaylar, Suriyede DAEŞ terör örgütünün Kobaniyi işgal ettiği ve Türkiyenin buna sessiz kaldığı iddialarıyla 7 Ekimde HDPnin sokak çağrısı yapmasıyla başladı. HDPnin, Kobaninin düşmesi durumunda çözüm süreceğinin biteceğini söylemesi, süreci açmaza sürükleyen kritik bir gelişme olarak kayıtlara geçti.
Yeni Şafak
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle