Ahmet Altan'dan hodri meydan
3 Mart 2015 15:20 tsi
Eski Taraf Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Altan, Balyoz darbe planı belgelerini temin ettiği gerekçesiyle Mehmet Baransunun tutuklanmasına tepki gösterdi.
Tarafın kurucularından biri olduğunu hatırlatan Altan, O haberi basan, o haberi basmaya karar veren, Balyozun bir darbe hazırlığı olduğundan bir an bile kuşku duymayan adam benim. Ben buradayım, benimle konuşun! dedi. Ne zamandan beri darbe planları devletin güvenliğine ilişkin belge ve devletin gizli kalması gereken bilgileri olarak niteleniyor? diye soran Altan, Ne zamandan beri olacak, hırsızlarla darbeciler hukuktan kurtulmak için kol kola girdiğinden beri
cevabını verdi.
Ahmet Altanın Cumhuriyet gazetesinde yer alan yazısı şöyle:
Bizim Mehmet Baransunun evini basmışlar, on saat aramışlar, gözaltına almışlar, sonra da mahkemeye sevk edip tutuklamışlar. Niye yapmışlar bütün bunları, neymiş suçu? Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, devletin güvenliğine ilişkin belgeleri yok etmek, devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin etmek, devletin gizli kalması gereken bilgilerini açıklamak.
Örgüt kurmuş ama şimdilik örgütün diğer üyelerini saptayamamışlar. Bir bavul dolusu belgeyi savcılığa teslim ettiği halde devletin güvenliğine ilişkin belgeleri yok ettiğini söylüyorlar, ne kadar belge vardı ki Baransu yok etti? En çok da Balyoz darbe planından devletin güvenliğine ilişkin bilgi ve devletin gizli kalması gereken bilgileri diye söz etmelerine bayıldım.
Ne zamandan beri darbe planları devletin güvenliğine ilişkin belge ve devletin gizli kalması gereken bilgileri olarak niteleniyor?
Ne zamandan beri olacak, hırsızlarla darbeciler hukuktan kurtulmak için kol kola girdiğinden beri
Hırsızlık yaparken yakalanan bir iktidar, paçasını kurtarabilmek için hırsızlıktan da büyük suçlar işlemeye başlayınca, gidip darbecilere sığınmaya karar verdi.
Ellerinde planlarıyla ortaya çıkan darbeciler de, dizleri korkudan titreye titreye, hırsız olduklarını açıkça bildikleri adamların arkasına utanmadan saklandılar
Birlikte onların suçlarını ortaya çıkaranları suçlu ilan etmeye çalışıyorlar.
Çoluk çocuğu bırakın
Önce işi bir netleştirelim.
Ben Taraf gazetesinin kurucularından biriyim, o gazeteyi beş yıl yönettim, Balyoz darbe planlarının basılmasına ben karar verdim.
O planları bin defa önüme getirseler bin defa da basarım.
Darbecilerin zorbalığından da, hırsızların zorbalığından da nefret ederim.
Bu duygum hiç değişmedi, hiç değişmeyecek.
Onun için çeşitli insanların isimlerini ortada dolaştırarak, Baransuyu tutuklayarak meselenin etrafında dolaşmaktan vazgeçin.
Yasemin Çongarı, Baransuyu, şimdi itirafçı olmuş çoluk çocuğu bir kenara bırakın.
O itirafçılar kendilerinin kullanışlı aptal olduklarını söyledikten sonra bizim de kullanışlı aptal olduğumuzu söylüyorlarmış.
O zavallı çocuklar, birkaç kuruş için bir hırsız çetesinin oda hizmetçiliğine soyundukları için hayat onlara alçaklıkla aptallıktan başka seçenek bırakmadı.
Daha yaşları kırka varmadan, alçaklıklarını itiraf etmemek için aptal olduklarını söylemek zorunda kaldılar.
Aptal olduklarını kabul etmezlerse, alçak olduklarını söylemek zorunda kalacaklar çünkü. Zavallı çocuklar. Onlarla uğraşmayın, onlar zaten sizin adamınız olmuş.
O haberi basan, o haberi basmaya karar veren, Balyozun bir darbe hazırlığı olduğundan bir an bile kuşku duymayan adam benim.
Hadi gelin bir konuşalım bakalım, Balyoz planları devletin gizli kalması gereken bilgisi miymiş?
Donanmadaki belge aynı
Bana gelirken uğramanız gereken bir yer var. Genelkurmay Başkanlığı.
Yayınladığımız belgeler, Gölcük Donanma Komutanlığı İstihbarat Dairesi Başkanlığından çıktı.
Birebir aynı belgeler. Şimdi o belgelerin sahte olduğunu söyleyen hiç kimse gidip de Genelkurmay Başkanlığına, O belgeler sizin Donanma istihbaratın merkezinden nasıl çıktı diye sormuyor.
Resmi bir kuruluşta bulunan, resmi belgeler onlar. O belgelerin sahte olduğunu mu söylüyorsunuz? O zaman, o sahte belgeler Donanmanın istihbarat merkezinde ne arıyordu diye soracaksınız. Bütün subayların sicil numaralarını, görev yerlerini gösteren bavul dolusu belgeyi Donanma İstihbarat Merkezine kim yerleştirdi?
İstihbarat merkezi bu, halk plajı değil.
Parolası, şifresi, kamerası, muhafızı, kayıt defteri olması gerek.
Nerede kayıtlar? Nerede kamera görüntüleri? Kim koydu onları oraya? Neden Genelkurmay beş yıldan beri bu konuda tek bir açıklama bile yapmıyor? Neden sahte olduğu iddia edilen resmi belgeleri istihbarat merkezine koyanları açıklamıyor, yakalamıyor, suçlamıyor?
Eğer Genelkurmay, kendi Donanma istihbaratına bir bavul dolusu belgeyi koyanı bulmaktan acizse, siz zaten o orduyu lağvedin gitsin
Ordu falan değil o. Ya da o belgeler gerçek ve bizzat askerler tarafından oraya saklandı. Şimdi bana bunu bir açıklayın önce. Darbeci kayınpederini aklayabilmek için kıvranıp duran damada da, askeri vesayetin yıkılmasında onurlu bir rolü bulunanlardan nefret eden askerci gazetecilere de şu soruyu sormak isterim:
Neden aklınıza bu soruyu Genelkurmaya sormak hiç gelmedi? Neden hiç gelmiyor?
Neden o belgelerin Donanma İstihbarat Merkezinden çıktığından bir kere bile söz etmiyorsunuz? Çünkü darbeciliğin ortaya çıkmasından ödünüz patlıyor. Hırsız bir iktidarın zaaflarından yararlanarak darbeciliği aklamaya çalışıyorsunuz. Tabii ki darbecilerle ve hırsızlarla işim böyle bir soruyla bitmiyor. Bir adam var, adı Yalçın Akdoğan, şimdiki işi Başbakan Yardımcılığı. Bu rezilliği, Ordumuza kumpas kuruldu diyerek o başlattı. Bugüne kadar da hiçbir savcı ona Bu kumpas hakkında ne biliyorsun diye sormadı.
Eğer bir kumpas varsa, Başbakan Yardımcısı bunun bilgilerine ve belgelerine sahipse, bunu derhal adalete ulaştırmak zorunda.
Açıklasın bakalım şu kumpasın belgelerini.
Eğer elinde bir belge yoksa, o zaman da bir davanın seyrini değiştirmekten muradının ne olduğunu, neden yalan söylediğini, iftira attığını bir anlatsın.
Askerci gazetecilerin aklına bu konu da hiç gelmiyor nedense. Şimdi gelelim şu Balyoz Darbe Planlarına. Bir kere şunu söyleyeyim, başka hiçbir belge olmasaydı bile sadece oradaki generallerin resmi konuşma bantlarını dinleseydim, gene onları darbe hazırlığı olarak yayınlardım.
Herkese soruyorum, bizzat darbe komutanının emriyle kayda alınan o konuşmaları dinlediniz mi?
Yalçın Akdoğana soru
Yalçın Akdoğana da soruyorum, dinledin mi o konuşmaları? Adamlar neyi hazırladıklarını zaten o konuşmalarda açıkça anlatıyorlar. Şimdi o konuşmaları tümüyle unutup, bulunan diğer belgelerle ilgili olarak belgeler sahte diye ortada dolaşanlar var. Araya sahte belgeler karıştı mı karışmadı mı, o sorunun cevabını verecek bir yazılım uzmanlığına sahip değilim.
Ama Namık Çınarın defalarca sorduğu bir soruyu, belgeler sahte diyenlere bir daha sormak istiyorum. O belgeler sahte ise gerçekleri nerede? Nerede gerçek belgeler?
Zaten hiç belge yoktu demeye hazırlanan kurnaz hırsızlarla, kurnaz darbecilere ve kurnaz askercilere de cevap vermeleri gereken bir soru soracağım.
Engin Alanın sözleri
Korgeneral Engin Alanın o seminerdeki konuşmasını dinlediniz mi ya da okudunuz mu? Ben size o konuşmanın bir bölümünü hatırlatayım:
Birlikler tamam. İstanbul üzerine çöküyoruz. Yönetime el koyuyoruz. Belediye başkanları, kamu kurumunda çalışanlar değiştirilecek. Tutuklanacaklar. Sert müdahale olacak. Acıma bilmem ne yapmak yok, tepeleme var. İsrail örneğinde olduğu gibi sert müdahale olacak. Rejim aleyhtarı dernek, gazeteler, yurtlar, kuruluşların listesi dosyada ve perdede.
Şimdi söyleyin bakalım, sahte olmayan listedeki rejim aleyhtarları kimler?
Nerede o gerçek liste? Benim gördüğüm listenin tepesinde karde - şimin adı yazıyordu.
Sizin gerçek listenizin üstünde kimlerin adı vardı? Kimleri tutuklayacak, vuracak, öldürecektiniz?
O spor salonlarına, futbol sahalarına kimleri dolduracaktınız?
Bütün hırsızlara, darbecilere, askercilere söylüyorum
Bunlara cevap verin, sonra isterseniz size daha başka sorular da sorarım. Balyoz darbe planı değildi ha, ordumuza kumpas kuruldu ha
Devletin gizli kalması gereken belgeleri ha
Bütün suçları işleyip şimdi bir de devletin gücünü elinize geçirdiniz diye, o suçları ortaya çıkaranları suçlamaya kalkıyorsunuz.
Balyoz, bir darbe planıydı. O planları ben yayınladım. Ben buradayım. Ne konuşacaksanız benimle konuşun. Ve bana sorular sormadan önce, benim sorduğum sorulara cevap verin. Verebilirseniz tabii
CİHAN
Bu haber 710 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle