Abdullah's return!

9 Mart 2015 09:08 tsi
Anlamadığınız ne: İS-TE-Mİ-YOR!

(*) Abdullah Gül'ün 'dönüşü'?

iyibilgi ankara

Abdullah Gül'ün siyasete/Ak Parti'ye dönüşüne ilişkin çok şey söylenip, yazılsa, fısıldansa da, iki önemli gösterge başlangıç sayılıyor; 1. Gül'ün bir soba etrafında seyyar satıcılarla sohbetini gösteren fotoğraf karesi ve 2. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, yöneltilen, "Seçimler yaklaşırken 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile bir görüşmeniz oldu mu veya olacak mı? Gül'ün adaylığı söz konusu olabilir mi?' sorusuna verdiği, "Bana göre, böyle bir şey için vereceği karar, güzel de olur, hayırlı da olur" yanıtı. Hatta tekraren sorulan, "Siz aktif siyasette yeniden görmek ister misiniz?" sorusuna, "anla işte" sertliğinde verilen, "Dedim işte, isabetli olur, hayırlı olur. Karar, tabii ki Abdullah Bey'indir" cevabı.

Sadece bu iki olsa da yeterli spekülasyon üretmek için ama hem İstanbul hem Ankara'nın artık durdurulamaz politik çarkları bu kulisi işlemeye başladı…

Kronoloji…

Bu tür "hayatın akışını bozan" durumlarda Ankara'nın hafızası garip bir şekilde çalışır ve önce ayrı ayrı söylense kimsenin umurunda olmayacak bir fikir silsilesini birbirine bağlar...

20 Şubat'ta Başbakan Ahmet Davutoğlu, Abdullah Gül'le  görüştüğünü, vekillik konuşmak için erken olduğunu, böyle bir ortamın oluşmadığını" söyledi. 6 Mart'ta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Gül'ün siyaset için vereceği kararla ilgili, "Güzel de olur, hayırlı da olur" dedi. Bugün gelinen noktada pek az kimse Abdullah Gül'ün siyasete dönmeyeceğini düşünüyor. "Eğer siyasete dönerse" ile başlayan kestirmeler ise muhakkak bir makam biçerek konuyu bağlıyor. Eski Cumhurbaşkanı için Başbakanlık ve TBMM Başkanlığı'ndan başka bir koltuk da dar geleceğinden, Gül ismi Ak Parti liderliği hatta aklından geçiren başkaları için de bir rakibe dönüşüyor.

Bal…

Kuşkusuz, Abdullah Gül'ün dönüşüne dökülen en büyük bal, Ak Parti oylarının yükseleceği fikri. Hatta "yeniden" lafı da eklenerek. (Ne zaman siyasi anlam ifade edecek kadar düştüğü bilinmiyorsa da önemsiz.)

Başbakan Ahmet Davutoğlu'nu tamamen etkisiz gösteren bu senaryoda, Başbakanlığın Abdullah Gül'e nasıl devredileceği de gayet basit biçimde ifade ediliyor; "AKP'nin yeni iktidara geldiği dönemde Gül, yasaklarından kurtulan Erdoğan'a Başbakanlık koltuğunu bırakmıştı. Davutoğlu da Gül'e bırakır."

Kuşkusuz eski ne varsa hallaç pamuğu gibi yeniden ortaya çıkarılıyor ve akli gibi sunulan bu akışa ekleniyor. Bunlardan biri de, Cumhurbaşkanı Gül'ün görevine veda edeceği gün, eşi Hayrünnisa Gül'ün söyledikleri; "Bizi kaç yıldır tanıyorsunuz; çizgimizde bir değişiklik oldu mu? Hayır. Bir de etrafımızdakilerin geçirdiği değişime bakın. Neler yazılıyor, söyleniyor, insan inanamıyor. Ben her şeyi biliyorum. Şimdi ben de susuyorum, ama fazla susmayacağım; asıl intifadayı ben başlatacağım. AKP'de intifada başladı; haber vereyim..."

Tuzak böyle kurulur

Abdullah Gül gibi Ak Parti için anlam ve ayrıcalık ifade eden bir ismin yeniden oyuna davet edilmesinin bir anlamı var. Partiyi, Haziran seçimlerine bölünmüş ve yorulmuş olarak sokmak. Hepsi bu.

Abdullah Gül konusuna gelince. Kendisinin bunu istediğine ilişkin açık bir emare bulunmadığı gibi, "bunu istemediği"ni söyleyenler de var. Esasen, işin kestirilip hemen atılması gereken bir noktadayız ve o da Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in, "seçimlerde birinci maddemiz 'Başkanlık' olacak" açıklaması. Bu Abdullah Gül üzerinden Haziran sandığının yoluna döşenen tüm mayınları temizliyor.

Elbette, Abdullah Gül ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın iktidar etmekteki yol/yöntem farklılıkları da bu "olmaz" listesine eklenebilir ama yine en önemlisi, Abdullah Gül'ün böylesi belirgin bir tuzağa düşmeyeceği. Zaten asıl nokta burası çünkü tekrarlamak gerekirse, Gül siyasete dönmeyi şu an istemiyor. Nokta.

www.iyibilgi.com

Bu haber 2,726 defa okundu.